5五*

47 5 51
                                    

Jisung'un kısmen daha küçük halinden bir bölüm yazmak istedim ve birkaç tane daha  var elimde.

BU BÖLÜM KALBİMİ O KADAR KIRIYOR Kİ KONUŞMAK İSTEMİYORUM
cinnet geçirmelik bölüm

#savejisung

(Yasanacaklardan aorumlu degilim)

&

O gün Minho'yla okul çıkışı kaykay parkının arkasında buluşup bir yerlere gitmek içi plan yapmıştık. Ama o her zamanki gibi beni pek takmamış olacak ki yaklaşık yarım saattir olduğum yerde oturuyor olsam da o henüz gelmemiş, büyük ihtimal diğer arkadaşlarıyla takılmaya gitmişti. 

Bir süredir beni ekip duran, savruk savruk davranışları olan Minho'dan hiç memnun değildim aslında. Kendinden yaşça büyük insanlarla takılıyor, her gece eve geç geldiğinden annesi olarak kabul etmediği o kadının beni aramasına ve çokça da üzülmesine neden oluyordu. Bir gün onlar gibi olacağı kesindi gözümde. Aslında zaten öyle de olmuştu değil mi? Belki de içten içe hep böyle biriydi zaten o asalakların etkisi bile olmamıştı.

Ben yine de onun elbet geleceğini bildiğimden arka tarafta bulunan demirliklerin birine yaslanmış onu bekliyordum. Buluşma teklif edenin o olmasına rağmen beni satmasına şaşırmamıştım aslında, sonuçta her seferinde aynı şeyi yapmıyor muydu?

Gelmesini beklerken birkaç saat içinde içim geçmiş olacak ki oturduğum  yerde uyuya kalmış, sol kulağımdaki kulaklığın alınması ve  Minho'nun o güzel dudaklarını dudağımın tam yanına minik bir buse kondurmasıyla uyanmıştım.

Ne zamandır bilmiyorum ama sanki kendimi bildim bileli onu tanıyor, en başından beri az da olsa hoşlanıyordum. Hayatım en pişman olacağım şeylerden birinin bu olacağını o an bile iyi biliyordum. Onun varlığı bile iyi gelse  de kendisi kesinlikle öyle hissettirmiyordu.

Minho o minik buseyi kondurduktan sonra kolunu da omzuma atıp yanıma oturuverdi. Ağzından gelen keskin alkol kokusuyla içtiği sigaranın dumanı birleşince çekinilmez bir ortam oluşturuyordu. 

Gözlerimi alan akşam güneşiyle birlikte soluma doğru döndüm. Tam ''Neden bu kadar geciktin?'' gibi zaten cevabını bildiğim bir soru soracakken dudağıma bastırılan dudaklarla sözüm kesildi. 

Sanki hayal ürünümmüş gibi hissettirmişti bu yaptığı, gerçeklik payı o kadar azdı ki. Belki de sarhoştur, kafası yerinde değildir diye düşünebildim sadece. Onun her zamanki yılışık tavırlarından bambaşka bir şeydi bu.

Hali hazırda bir kız arkadaşı olduğunu ve daha 5-10 dakika önce onun yanından geldiğini  düşündükçe daha da bulanıyordu beynim.  Ama o Minho'ydu, her gece başkasıyla olsa bile laf edilmeyecek kişi onun ta kendisiydi.

Olan bu saniyelik şeyi yok saymak geldi sadece içimden, kızaran yanaklarımla beraber birden bire ve ağzımdan çıkan  ''Neden?'' kelimesiyle beraber Minho yeniden dudaklarımızı birleştirmişti.  Kıvrılan dudaklarından güldüğü her halinden belli oluyordu. Neden bu derece mutlu olduğunu idrak edemiyordum şuan. 

Minho kendini geriye doğru çekip dudaklarımızı yeniden ayırdığında cümlemi bitirip ''Geciktin.'' diyebilmiştim.  Ne demeliyim veya nasıl tepki vermeliyim bilemiyordum. Onun gözünde küçük düşmekten korkuyordum çünkü. O biliyordu değil mi :) Onu sevdiğimi biliyordu.

Yüzünü ekşiten Minho boğuk bakışlarını dudaklarıma çevirmiş bir şekilde elini kendi ağzına doğru götürerek sigarasından bir fırt çekti. ''Noldu ki?'' dedikten sonra alt dudağından dökülen dumanı benim dudaklarıma doğru üfledi. 

midnight love. hyunsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin