6

229 15 14
                                    

Felix'ten;

Konuşmamızdan sonra içim gerçekten rahatlamıştı. Mutlu olmuştum böyle düşünmelerinden. Jisung'un dediği gibi birbirimizi seveceğiz. Sonuna kadar...

Gülüşmelerle geçen bir yolculuğun ardından lunaparka gelmiştik. Bizim hemen ardımızdan diğerleri de gelmişti. Minho hyung arabadan somurtarak inmiş ve hemen yanımızı gelmişti.

" Beni bir daha bu arabada yanlız bırakmayın! Jeongin dönüşte aynı arabada olmak zorundayız."

Diyerek Jeongin'in elini tutmuştu. Bununla birlikte Jeongin kızarmaya başlamış diğerleri de onlara imalı bakışlar atıyordu. Jeongin kendine gelmiş olmalı ki elini çekip konumaya başladı.

"Neden hyung, ne oldu ki?" Derken yüzünü Minho hyunga çevirmiş tatlı gözlerle gözlerinin içine bakıyordu. 

"Ne olacak yol boyu Chan ve Seungmin'in flörtleşmesini izledik Changbin'le!" Diye bağırmasıyla herkes Chanmin ikilisine baktık. Seungmin gülümseyerek Chan hyunga dönmüş ve aigo(?) yaparak, "Öyle mi hyung? Flörtleşiyor muyduk?" elini tuttu ve kolunu sarsıp sallanmaya başladı. Changbin arkadan, "Öğk. Sanırım kusucam.Aranızı yaptığıma pişmanım. Ben de sizinle gelmek istiyorum. Beni de bırakmayın." Diye gelmişti. Tepkilerine hep beraber kahkaha atmaya başladık.

Chan hyung sonunda gülmemizi bölerek, "Hadi içeri girmeyecek miyiz?" diye sorunca onu onaylayıp içeri girdik.  Hyunjin, Jisung ve benim aramızda gidiyordu ve birden ikimizinde elini tuttu. Bununla şok olmuş bir şekilde önce elimize sonra onlara bakmıştım. Hyunjin gerildiğimi anlamış olacak ki ikimizi de sürükleyerek koşmaya başladı. "Son giren akşam içkilerini öder." diye bağırıp gülerek koşuyordu.

Hepsi arkamızdan koşmaya başlamıştı. İçeri en son giren son dakika yavaşlamasından dolayı Chan hyung olurken Seungmin onunla dalga geçiyordu.

"Hah dedoş! O kadar yaşlısın ki en sona kaldın." Derken aynı zamanda gülüyordu. Chan hyung ise somurtmuş ve, "Ben yaşlı değilim!.." diye söyleniyordu. Onları izlerken herkes gülmeye başlamıştı.

"Madem yaşlıyım neden benimlesin?!" Seungmin durdu ve düşündü. 

" Bilmem. Belki dedoşları seviyorumdur. Senden başka yok endişelenme. Tek dedoş sensin." diyip ciddileşmiş ve Chan hyungun dudaklarına küçük bir öpücük bırakmıştı.

Minho hyung, Jeongin'in gözlerini eliyle kapatmış ve " Burada bebek var lütfen başka bir yerde yapın bunu." diye söylenmişti. Jeongin' in "Ya hyung, bebek değilim!" diye bağırmasıyla Minho hyung gülmeye başladı. Sağ elini kaldırıp Jeongin'in kafasının üzerine koydu ve "Sen benim bebeğimsin." diyip saçlarını olşadı. Bununla Jeongin kızarmış ve gözlerini kaçırmaya başlamıştı. 

Minho hyung bugün açık açık yürüyordu Jeongin'e. Hatta yürümüyor uçuyordu.

Sonunda lunaparka girmiş ve önce neye bineceğimizi seçiyorduk. En sonunda hız trenine karar vermiştik. Mutlu olmuştum, hız trenlerini severdim ama trenler ikişer kişilikti bu nedenle iki sevgilimle beraber oturamayacaktım. Hyunjin önemli olmadığını ve hemen arkamızda oturacağını söyleyip arkamıza Changbin'le binmişti. Onların arkasında Chan ve Seung ve onların da arkasına Jeon ve Minho oturmuştu. Tren yavaş yavaş hareket etmeye başlamış ve sonunda yokuş aşağı hızlanmıştı. Arkadan gelen Changbin hyung ve Minho hyungun bağırması dışında  diğerlerinin gülme sesleri ile tren turumuzu tamamlamış ve inmiştik.

Yazardan;

Hız treninden indikten sonra Chan ve Seungmin gruptan ayrılıp ayrı takılmaya karar verdi ve ikisi birlikte ayrı tarafa gitmeye başladı. Diğerleri onları umursamazken Jisung çekingence etrafına önce sevgililerine sonra diğerlerine bakıp "Biz de ayrılalım o zaman." diyip sevgililerini sürüklemişti. Changbin şüpheli bir şekilde arkalarından bakıyordu. Bir şeyler olduğunu seziyor fakat hiçbir şey belli etmiyordu. Sadece uzaktan izliyor ve tam olarak anlamaya bakıyordu. Jeongin, Minho ve Changbin' i sürükleyerek diğer aletlere götürmeye başladı. Changbin ise " Ben sizinle uğraşamam sevgilimi arıcam." diye söylenerek telefonu çıkardı ve bir yıllık sevgilisi olan Yeonjun'u çağırdı. Sevgilisi dünden razı gibi yakınlarda olduğunu söylemiş ve birkaç dakika içinde gelmişti. Bunun üzerine Jeongin ve Minho da yalnız kaldılar. İkisi tip tip birbirlerine bakıp gülerken Minho, Jeongin'in elini sürüklemiş ve diğer aletlere binmişlerdi.

unexpected *hyunsunglix* [MINI FIC]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin