Hyunjin'den;
12 yıl önce(Hyunjin 6 yaşında)
Annem... O gitmişti. Yaklaşık bir yıl önce falan.
Annem iki yıldır kanserle savaşıyordu. Çok acı çekiyordu, bunu görebiliyordum. Çok küçük olduğum için bana söylemiyorlardı hiçbir şey ama ben salak ya da kör değildim. Annemle son zamanlarımızı heb beraber geçirmiştik. O da biliyordu az zamanı olduğunu ve bu zamanı bizimle kullanmak istedi. Bu yüzden son bir ay tedaviyi bıraktı... Ve bir hafta önce öldü. Babam benim yanımda hep güçlü duruyordu fakat geceleri odasında ağladığını duyabiliyordum. Ona yardım etmek istiyordum fakat elimden bir şey gelmiyordu. Eğer benim atlattığımı görürse o da bu kadar kötü olmaz diye düşünmüştüm. İşe de yaramıştı. Artık gülüyor ve eğleniyordum ama hepsi sahteydi, içim ağlıyordu aslında. Yinede babam daha iyi hissediyordu. Artık geceleri saatlerce ağlamıyordu. Uzun bir süre her hafta sonu annemi ziyarete giderdik. Okyonusa...
O hiçbir zaman gömülmek istemedi. Ateşi ve suyu severdi. Son zamanlarında yakılıp okyonusa salınmak istediğini söylemişti. Su sporlarını severdi. Özellikle sörf yapmayı. Babamla da böyle tanışmışlardı.
Yaklaşık bir yıl geçtikten sonra babam eve daha mutlu gelmeye başlamıştı. Üzerindeki kadın kokusundan, hep aynı kadın kokusu, bir sevgilisi olduğunu anlamıştım. Bana söylemesini bekledim uzun bir zaman ama hiç söylemedi. Ta ki düğünden bir hafta öncesine kadar... Onunla da o zaman tanışmıştık. Açıkçası mutluydum babam adına. O artık ağlamıyordu, güzel gülümsemesini görebiliyordum ve gerçekti. Başta üvey anne fikri beni korkutmuştu fakat bana gerçekten iyi davranıyordu.
Evlendiklerinde bu iyiliği devam etti fakat o gün... Babamın iş toplantısı olduğu ve geç geldiği o gün... Beni annemle (zorunlu olarak anne dememi istiyorlardı) yanlız bırakmıştı ve o gün gördüm onun o yüzünü.
Her zamanki gibi uyumamı kolaylaştırdığı için sütümü ısıtmıştım. Bunu kendim yapabiliyordum. Annem her zaman kendime bakabilmemi söyler, çoğu işini yaparken beni de alır ve beraber yapardık. Yemekler de dahil. Sütü bardağa doldurup odama götürüyordum fakat tam merdivenin son basamağına gelirken karşılaştık annemle(!). Tam son basamağı çıkarken ayağım takıldı ve yere düştüm. Tabi süt de döküldü ama onun elbisesine. Üstüne dökülen ılık sütle çığlık attı ve bana alev saçan gözleriyle baktı. Hemen kalkıp özür diledim ve iyi olup olmadığını sordum. O ise bana cevap olarak sert bir tokat attı. Kafam yana düştü. Ben daha ne olduğunu anlamadan saç diplerimden tutup kafamı kendisine çevirdi ve bana bağırmaya başladı:
" Başıma bela açacağını biliyordum zaten! Baban seni sevmese seni kabul bile etmezdim. Tıpkı annen gibisin iğrençsin! Bu yaptığın için bir cezayı hak ediyorsun!"
Beni saçımdan sürükleyerek odama götürdü ve yere fırlattı. Benim ise yapabildiğim tek şey ağlamaktı. İlk defa böyle bir şey yapıyordum. Annem ve babam bana hiç bağırmazdı çünkü hiç istemedikleri bir şey yapmazdım. Ben her zaman uslu ve aklıyla hareket eden bir çocuktum. İstemediğim şeyi yapmazdım ve nedenini de açıklardım. Küçüktüm ama olgundum, pek belli etmezdim küçük olduğumu. Yani en azından şu ana kadar.
Bana bağırırken vurmaya başladı. Ağladığım için daha da sert ve hızlı tekmeler savurmaya başladığında sesimi kestim ve sessizce ağlamaya devam ettim. Sesim kesildiğinde bu olanları babama söylersem bana daha çok zarar vereceğini söyledi ve kapıyı da kilitleyip odadan çıktı. Dışarıdan sesleri geliyordu;
" Babanın parası olmasa sana da o salak adama da katlanmazdım."
O gece sadece bacaklarıma sarılıp ağlamıştım. Odamdaki boy aynasına baktığımda yüzümde kızarıklık yoktu. Tabiki olmazdı çünkü babam görmesin diye yüzüme vurmamıştı. Ama karın bölgem ve sırtım çok acıyordu. Tabiki sabah babama her şeyi söyleyecektim. Korkmuyordum, eğer babam bunu öğrenirse o kadını hayatından çıkartırdı hatta daha fazlasını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unexpected *hyunsunglix* [MINI FIC]
Fanfictionokula yeni gelen çocuğa garip duygular hissetmeye başlayan Hyunjin ve Jisung'u ne bekliyor? peki onlar buna hazır mı?