ölümün saati yok. yanınızdaki kişiye değer verin; kırmayın onu. durup , durup sevdiğinizi söyleyin, özel hissettirin. en ufak şeyde biti demeyin, ağlatmayın, üzmeyin. neden mi? çünkü ölümün saati yok. belki son görüşünüzdür, belki de son sarılmanızdır belki de saatler sonra ona değil de, artık toprağına dokunacaksınız, onu değil de, toprağını öpeceksiniz sevdiklerinizin değerini kaybettikten sonra sonra değil, şuan bilin. toprak aldığında geri vermez. çünkü ölümün saati yok.
cenaze yıkanmış mezarlığa gidiyorduk yanımda devrim vardı arkasında Yasin abi arkasında Serkan kalan 2 kişiden birisi Yuşa yasemin annenin küçük oğlu vardı Yuşanın yanında da korumalardan birisi vardı arkamızdan ise kalan tanıdıklar vardı Genellikle devrim hakkında konuşuyorlardı nedeni de hem hamile olup en başta olması 2. nedeni ise cenaze taşınırken genelde erkekler taşıdığı için garipsenmiş bir şeydi onlar için
devrime bakıp güç verecek bir bakış atığımda gözünden bir kaç göz yaşı düşmüştü ağladığını görünce benimde gözlerim dolmuştu tek elimle göz yaşlarımı sildim kazılmış şekilde duran yere baktığımda bir kaç tanıdığın fakat çoğunluğun benim korumalarım olduğunu fark etiğimde gözümden düşen yaşa engel olamadım korumaları geçip diğerlerine baktığımda çoğunluk konuşuyordu geriye kalanlara baktığımda ağlıyorlardı ağlayanlarda yetimhaneden olan çocuklardı
tabutu yere bıraktığımızda devrime baktığımda yere oturmuş tabutun üzerini okşuyordu biliyordum devrimi buraya getirmemeliydim çocukların sağlığı için kötüydü ama devrim gelmezse evde daha kötü olacağını biliyordum, çoğunluk diyecekti kadın kısmı tabut mu taşır diye söyleneceklerdi bende istemezdim taşısın ama tüm korumaları diğer beyleri tehdit etmişti herkesi
tabutu açtığımda devrim elini dur anlamında ban uzatmış kefenin boğaz kısmını açmak için yeltenmişti ki "devrim açma hayatım" dedim titreyen sesimle "deniz lütfen" dedi ağlarken bir andan hıçkırarak ağlıyordu Yuşa ya baktığımda gözlerini kapatıp onayladı ardından yavaş adımlarla devrimin yanına doğru gelmişti devrimin yanına oturmuş kefeni açıyordu açtığında ikisi beraber hıçkırarak ağlamaya başlamıştı bende baktığımda teni solmuş dudakları bembeyaz olmuştu gördüklerimle beraber yere oturup hıçkırarak ağlamaya başladığımda Yasin abi arkama gelmişti
"hadi ağlama artık seni ve devrimi bu halde görmek istemezdi hadi kapatalım ve son görevimizi yapalım" dediğin de kolumla göz yaşlarımı sildim ve kefeni düzeltim bağladım yasemin anneyi yerine yerleştirdikten sonra 9 tahtayı üzerine koyduktan sonra topağı atmaya başladık toprağı atmaya başladıktan sonra devrimin bağırma sesleri geldi kulağıma küreği bırakıp devrimin yanına gidip sarıldım "şş sakin ol ağlama seni böyle görme istemezdi sakin ol lütfen sen öyle olursan bağırırsan ben ölürüm senin gözünden düşen her damla benim kalbimi dur duruyor lütfen ağlama biliyorum çok seviyordun ama şu anda dünyadan daha iyi bir yerde" dediğimde az daha da olsa sakinleşmişti geri çekilip gülümsemeye çalıştığımda bana gülümsemiş ardından yavaş şekilde ağacın kenarına yasladım ve toprak atmaya devam etim bitiğinde en sevdiği çiçekler olan gül, sardunya, zambak ve nergisi düzenli şekilde diktikten sonra suladık ardından ise beyaz çakıl taşlarını dizdik üzerine
öğrendiğim kadarıyla yasemin anne kalp hastasıydı ve bu son 1 aydır onu ölüme daha yakın olarak yaşıyormuş bize geldiğinde sırı söyleyeceğinde çok heyecanlı olmalı ki kalbi dayanamamış yasemin anne ölme riskinin artığını öğrendiğinde mezar taşını yerini her şeyini hazırlamıştı ve bize gelmeden 12 saat önce vasiyet namesini hazırlamış Yasin abinin demesine göre vasiyetine bize de yer verdiğini söylemişti ve ardından bunu gömüldükten hemen sonra açmasını istemişti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman aşıklar
RomanceDeniz ve devrim ayrılmaz ikililerdendi onlar asla ayrılmazdı deniz ölse devrim Devrim ölse deniz unutulmazdı bu ülke denizin ölümünü görmüştü ama devrim hala ayaktaydı devrim kolayca bitebilecek bir şey değildi devim ilk insandan beri vardı aradan...