BÖRÜ

40 5 8
                                    

Gökbörü Tekin

Biz askerlerin zaman diye bir kavramı asla olamazdı. Bizden eğitim aldığımız zaman duygularımızı, yaşamımızı öldürmemizi isterlerdi ki bizde bunları bile bile asker olurduk. Küçüklüğümden beri her saniyesine tanık olduğum zamanlar aklıma geldiğinde boşluğa bakakalıyordum. Babam sürekli askeriyede olurdu bize ayıracak zamanı neredeyse yok denecek kadar azdı ama her tatillerinde ne kadar yorgun olsa da bizimle oyun oynardı. Annem ise bize her zaman bahçemizdeki olan salıncağa biner bizi gülümseyerek izlerlerdi. Daha sonra annemin yanına gider ve annemi ''Ela gözlü Aybalam'' diye onunla ilgilenirdi ama benim en mutlu olduğum zamanlar bir grup terörist tarafından sonlandırılmıştı. 28 Aralık 2001'de bir grup şerefsiz itler yüzünden ailemi kaybetmiştim. 28 Aralık 2001'de

Aybala Tekin şehit oldu.

İsmini son anına kadar büyük onur ile taşıyıp ismini hakkıyla veren Gökalp Tekin şehit edildi.

Adlarını bile ezberleyemediğim yüzlerce köylü şehit edildi.

3 yaşında olan Gökay Tekin teröristler tarafından kaçırıldı.

O köyden sadece bir kişi çıkabildi. Gökbörü Tekin. Yüzyılda bir veya iki kez ortaya çıkan Gökbörü gibi yüzlerce şehit'in arasından bir kurt doğmuştu ama beni en çok acıtan şey 45 saniyede olsa televizyonda haberlerde kahraman askerlerin arasında asla babamın, annemin ve onlarca  köylünün olmamasıydı. Benim çocukluğum bile bile toprağın altına diğerleri ile gömülmüştü. Küçük yaşta elime silah almış, yıllarca eğitim görmüş, başarıyla Kara Harp kuvvetlerine girmiştim. Bunda Barış amcanın da büyük bir etkisi olmuştu. Bana sahip çıkmış, okumamı sağlamıştı. Yıllarca bana baba şevkatiyle yaklaşmıştı ama hiç bir zaman gerçek olanın yeri dolmamıştı ki kimse de dolduramazdı. 

İlk görevime çıktığım zamanı hatırlıyorum da en ufak bir korku hissetmemiştim. Adam öldürüyordum ama onlar adam sayılmayacak kadar şerefsizlerdi. 3 yıl boyunca o timimde durmuştum. Biz duygularımızı yatıştırmış, köreltmiş olabilirdik belki ama bir konuda korkardık. Şehit vermek. Her ne kadar makamların en şanlısı olsa da şehit vermekten çok korkardık ama bunu iliğimizin sonuna kadar hissetsekte birbirimize olan güvenimizle sırtlarımızı birleştirir, bileğimizin gücü ile savaşırdık. Şuan da aynı duyguları yaşıyordum ve emindim ki diğerleride bu duyguları sonuna kadar hissediyorlardı.

Dün askeriyeye döndüğüm zaman akşam bir anda bulunduğumuz bölgeye yakın bir terörist grubunun olduğunu bu yüzden acilen görev verilmişti. Ani bir emirle gelen görevle herkes bir anda telaşlansa da hepsi anında toparlanıp hazır ol durumuna geçmişti. Helikopterin hazırlanışı ile de sabaha kalmak zorunda kaldık. Arka bahçeye gittiğim zaman bize korku dolu gözlerle bakan Zemheri ile karşılaşmam bir olmuştu. İçimden küfür ettim. Ulan bu kıza ne söyleyecektim ben şimdi. Hayatımda beni bekleyen bir kişi olmamıştı hiç, ki bunu istemiyordum çünkü hatırlıyordum babam göreve gittiği zaman ki annemin endişesini. 

Ben ne diyeceğimi bilemeden kalakaldım ama Zemheri hiç beklemediğim bir şekilde bana ilk adımı attı. Doğru sonuçta bir albay kızıydı, kardeşi askerdi. Onun kaderinde hep beklemek vardı bir de ben ortaya çıkıp ona bir yük daha koymuştum. Yavaş adımlarla yanıma geldiğinde gözlerinin içine baktım. Mavi gözler titriyordu, ne kadar zaman geçerse geçsin insan alışamıyordu.

''Göreve mi çıkıyorsunuz? Bu kadar ani mi?'' Titreyen sesi ile nefesimi dışarı verdim. Kafamı salladım. ''Ani bir emir geldi. Bizde hazırlandık biraz sonra gideceğiz.'' Verdiğim cevap ile gözleri dolsa da o bunu engellemek için hızla gözlerini kapattı. ''Leyla ile vedalaşabilir miyim?'' sorduğu soru ile kafamı tabi anlamında sallayıp Leyla'ya seslendim. Leyla dışarıya çıktığında Zemheri'yi gördüğünden ilk başta afallasa da sonrasında hızla adımlarla yanımıza gelip Zemheri'ye sıkı sıkı sarıldı. Bir anda gördüğüm görüntü ile aklıma kardeşim düştü. Eğer onu o gün koruyabilseydim acaba o da benimle böyle sarılıp, ağlar mıydı? Arkadan gelen sesler ile düşüncelerimden ayrıldım. Kendine gel Gökbörü bunun sırası değil. ''Kendine dikkat et Leyla tamam mı? Benim yanıma sağ salim gelmek zorundasın.'', ''Geleceğim kardeşim, geleceğim Zemherim. Sen de kendine dikkat ediyorsun ve çok ağlamak yok tamam mı? Geldiğim zaman gözleri ağlamaktan kan çanağı olmuş bir Zemheri ile karşılaşmak istemiyorum.'' Kafası hala Leyla'nın omzundayken hafif bir şekilde salladı.

GÖKBÖRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin