1

7.4K 371 18
                                    

Medya:Yağmur İzem Akça

Arabayı diğer arabaların yanına park ederek indim. Arka koltuktan şemsiyemi alıp açtım. Yağmur git gide hızlanıyordu.

Çizmelerim su birikintilerine girip çıkarken önümdeki tek katlı binaya girerek şemsiyemi kapattım. "Hoşgeldiniz Yağmur Hanım."

Karşımdaki yirmilerinin sonlarında duran kadın gülümseyerek selam verdiğinde karşılık verdim. "Hoş buldum. Ayaz nerde acaba?"

"Arkadaşlarıyla bekliyor. O sırada biz biraz konuşabilir miyiz?" Kafamı salladığımda beraber oturma alanına geçmiştik.

"Bir sorun yoktur umarım."

"Yok, yalnızca Ayaz son zamanlarda biraz durgun. Kendisiyle konuşmaya çalışanlara da ters tepkiler veriyor. Normalde çok uyumlu bir çocuk ama şu bir haftadır tepkileri biraz farklı." Dudaklarımı ıslatıp derin bir nefes aldım.

Bunun nedenini biliyordum. Demekki tahmin ettiğimden çok kafasına takmıştı bu durumu. "Teşekkür ederim bilgilendirdiğiniz için. Bir kaç tahminim var. En kısa zamanda halledeceğim."

Öğretmen hanım gülümsediğinde ben de gülümseyerek ayağa kalkmıştım. Ardından sınıfa ilerledik.

Sınıfa geçtiğimizde beni gören oğlum oturduğu yerden kalkıp koşarak yanıma gelmişti. "Anne." Eğilip onu kucağıma aldığımda kollarını sıkıca boynuma bacaklarını da belime sarmıştı. Yanağından sıkıca öptüm.

"Bebeğim, hadi gidip çantanı topla da gidelim. Hm?" Ayaz memnuniyetle bu dediğimi kabul ederken eşyalarını alıp gelmişti. Montunu giydirip önünü ve kapşonunu kapattıktan sonra oradan ayrılmıştık.

Ayazı arka koltuktaki çocuk koltuğuna oturtup kemerini bağladıktan sonra ben de bindim.

"Nasıl geçti bakalım okul?"

"Çok kötü. Gitmek istemiyorum." Dikiz aynasından baktığımda somurttuğunu gördüm. Halbuki okulu çok seviyordu.

"Neden anneciğim? Bir şey mi oldu okulda?"

"Hayır. Babamı istiyorum." Sesinin titrediğini fark ettiğimde arabayı kenara çekmiştim.

"Canım baban müsait değildi, o yüzden görmeye gelmedi. İstersen arayalım öyle konuş olmaz mı?" Şu an kabul edebileceği başka seçenek olmadığından kafasını salladı.

Telefonumu çıkarıp Gökalpi aradım. İlk çalışta açılırken kulağımı yorgun sesi doldurdu. "Yağmur?"

"Ayaz seninle konuşmak istiyor da. Müsaitsen tabii." Ayaza baktığımda heyecanla bekliyordu. Gülümsedim ona.

"Gökalp hadi hayatım. Çıkmıyor muyuz?" Arkadan gelen sesten sonra Gökalp konuşmuştu. "Şu an çıkmam gerekiyor. Ayaza onu arayacağımı ve geleceğimi söyle. Benim yerime de öp."

Sinirlenirken bunu belli etmemek için gülümsedim. "Keşke bazı şeyleri kendi yerine yapabilsen."

"Hadi Yağmur. Başlamayalım yine. Görüşürüz." Telefonu kapatırken sinirden delirmek üzereydim. Bunu belli etmeden gülümsedim.

"Tamam Gökalp. Ayazı sonra arayacak mısın tekrar? İyi o zaman. Görüşürüz. Tamam Ayaza iletirim." Telefonu indirirken Ayazın üzgün bakışlarını görebiliyordum.

"Anneciğim babanın acilen bir hastasını iyileştirmesi lazımmış. Biliyorsun baban kahraman ve yardıma ihtiyacı olanları bekletemez. İşi bitince seni arayacakmış." Ayazın yüzü biraz olsun düzelirken kafa salladı. Ama hala tatmin olmamıştı.

Telefonum tekrar çaldığında sabrım sınanıyor gibiydi. Bilinmeyen numara olduğundan açıp kulağıma götürdüm. "Alo?"

"Yağmur İzem Akçayla mı görüşüyorum?"

"Evet benim."

"Ciddi bir durum hakkında ... hastanesine gelmeniz gerekiyor. Gerekli bilgilendirmeler orada yapılacaktır." Kaşlarım çatılmıştı. Ciddi bir durum? Onaylayarak telefonu kapattım. Bir ara uğrayacaktım.

Arabayı eve doğru sürmeye devam ederken kısa sürede gelmiştik. Biz gelene kadar yağmur da azalmıştı.

Ayazın uyuyakaldığını gördüğümde uyandırmadan kucağıma alarak eve ilerledim. Müstakil bir evdi. Dubleks ve güzeldi. Arka bahçesi de oldukça genişti. Bahçe kapısından girip evin kapısını çaldım.

Kısa sürede açılırken Ülkü kucağımdaki Ayazı almaya yeltense de gerek olmadığını belli ederek odasına çıkarmıştım.

Üzerindeki montunu ve kıyafetlerini çıkararak pijamalarını giydirdim. Yatağına yatırdıktan sonra sarı saçlarını geriye tarayıp derince koklayarak öptüm. Mis gibiydi.

Odanın kapısını hafif aralık bırakarak aşağı indim. İlk elimi yıkayıp kabanımı çıkardım. Şimdi beni bekleyen İkinci birisi vardı. Salona girdiğimde benim eve geldiğimi anlamış olan kızım bana gelmek istediği için huysuzdu.

Salona girdiğimi görür görmez heyecanla ellerini bana uzatıp garip garip sesler çıkardığında kocaman gülümseyerek kucağıma aldım. "Aryam."

"Tüm gün huysuzdu. Seni gördü neşelendi prensesimiz." Ülkünün dediklerine gülümseyerek yanağından öptüğümde kızımın minik elleri yüzümde gezmeye başlamıştı.

"Uyudu mu hiç?" Ülkü kafasını iki yana salladığında Aryaya baktım. Yorgun dursa da beni gördüğü için mutlu olduğunu görüyordum. Biraz bana alışıp özlemi gittiğinde ağlayacaktı. "Ben Aryayı uyutayım o zaman. Gelirim yanına."

"Tamam. Yedin mi bir şeyler. Hazırlayayım mı?"

"Yok, aç değilim. Sen kahve yap ikimize." Dedikten sonra kendi odama girerek yatağa oturdum. "Çok mu özledin sen beni anneciğim?"

Boynundan öptüğümde huylanmıştı. O kıkırdarken ben de gülüyordum. Üzerimi çıkartarak Aryayı emzirmek için kucağıma aldım.

Kısa bir süre sonra yorgunluğun verdiği uykuyla uyumuştu. Odamdaki beşiğe yavaşta yatırıp üzerini örttüm.

Aşağı inerek Ülkünün yanına geçtim. Kahvelerimizi yapmıştı. "Anlat bakayım bir şeyler var sende." Dediğinde huzursuzluğum yine içimi doldurmuştu.

"Ayaz, Gökalpi özlüyor. Bugün konuşması için aradım ama o kadınlaydı. Sonra arayacağını söyledi ama sanmıyorum. Arya şu an çok küçük belki o fazla özlemini çekmez ama Ayaz çok üzülüyor. Okulda da sürekli durgunmuş."

Ülkü benim çalışanımdı. Benden yalnızca üç yaş büyüktü ancak yakın arkadaş olmuştuk. Ne zaman bir derdim olsa dinler, teselli ederdi. Aynı şekilde ben de ona karşı aynıydım. Başlardaki çalışan-iş veren ilişkimiz gitmiş abla-kardeş olmuştuk.

"Bir de hastaneden aradılar. Gidip konuşmam gerekiyormuş falan. Anlamadım." Kaşları çatıldı. "Sen tahlil falan verdin mi hiç?"

"Yok. Bir gidip konuşacağım bakalım." O akşam orda uzun uzun sohbet etmiştik. Ben anlatmıştım o dinlemişti. Çözüm üretmeye çalışsak da pek bir şey çıkmamıştı ortaya.

En sonunda saat geç olurken Ülkü gitmiş ben de odama çıkmıştım. Neyseki Arya aralıksız uyumuştu. Umarım gece de uyanmazdı. Kapı yavaşça açıldığında oraya döndüm.

Ayaz uykulu gözleriyle bana bakıyordu. "Anne." Kısık sesiyle konuşup yanıma geldi. "Bebeğim, ne oldu?" Yatağa oturmasına yardım ederken bana sıkıca sarılmıştı.

"Kabus gördüm. Seninle yatabilir miyim?" Gülümseyerek onu yatağın içine alıp göğsüme çektim. O da kollarını belime sarmıştı.

"Güzelce uyuyalım şimdi tamam mı? Ben yanındayım. Korkmana gerek yok." Ayaz kafasını sallayıp kokumu içine çektiğinde gülümsedim.

Ayaz uyuyana kadar bekledikten sonra ben de gözlerimi kapatmıştım.

***
Oo yeni kurgu mu bayılırım

İnsta:Freyaniiiz

Neler oluyor hayattaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin