25. Bölüm

142 26 2
                                    

Selammmmm. Nasılsınız canım piyon okurları? Ben çok iyiyim sizinde öyle olmanızı umuyorum. Hayatta her zaman her şey yolunda gitmeyebilir. Sorunlarınız olabilir, ama unutmayın her sorun geçer, her yol düzlüğe kavuşur. İhtiyacınız olan tek şey zaman. Zaman her şeye öyle iyi gelir kii acınızı, sorununuzu unutursunuz. Her zaman iyi olmanız dileğiyle...

Öpüldünüz, çokça kalp.  ^^

M. Şele

                                   ♟

Kutay, Uğur Dilmen ile konuşmamızın ardından gitmişti. Ben de ardından odama çıkmış, dinlenmeye çekilmiştim. Hafiften başlayan yağmurun sesi büyük bir huzur veriyordu. Sesin odayı doldurması için balkonun camını açtım. Tek kelimeyle yağmur huzurdu. Yatağa uzandım ve olanları düşündüm. Bulduğum her fırsatta olanları düşünüyordum. Uğur Dilmen'in beni kendi örgütünden koruyacak olmasını aşamıyordum. Duyduğum en mantıksız şeydi. Uğur Dilmen benim düşmanımdı, beni koruyamazdı.

Komodindeki telefonumu aldım ve yatakta doğruldum. Instagrama girip arama motoruna Uğur Dilmen yazdım. Son 1 yıldır hiç fotoğraf paylaşmamıştı. En son paylaştığı fotoğraf ikimize aitti. Bir gün salonda otururken Serkan, Uğur ile yaşadığı komik anları anlatmaya başlamıştı. O gün gülmekten karnıma ağrılar girmişti. Bu fotoğraf o an'a aitti. O zaman çekilmişti. Uğur gülümseyerek bana bakıyordu ben ise karşımda oturup Uğur ile yaşadığı komik anları anlatan Serkan'a. Otuz iki diş gülümsüyordum ve kıpkırmızı olmuştum. Fotoğrafı kapatıp telefonu yatağın kenarına fırlattım. Uğur Dilmen bu fotoğrafı neden silmemişti. Beni ihanetle suçladığı zaman bu fotoğrafı silmeliydi. Zira kendine ihanet eden bir kadının fotoğrafını hiçbir yerde tutmamalıydı. Battaniyeyi yüzüme kadar çektim ve uyumaya karar verdim. Gözlerimi kapadım ve kendimi karanlığın içine bıraktım.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum son ses çalan telefonun sesiyle gözlerimi araladım. Çok bile uyumuştum. Hemen uyandırmasalar olmazdı. Kayıtlı olmayan ama tanıdığım bu numara beni neden arıyor olabilirdi.

"Alo?" diyerek açmıştım telefonu.

"Nur,"

"Dinliyorum..." dedim.

"Neredesin?" diye sordu. Neden soruyordu.

"Evdeyim." diye cevap verdim.

Bu defa da "Kutay nerede?" diye sordu. Sorguya çekilmiştim de haberim mi yoktu.

"Sorguya mı çekiliyorum?!" diye sordum sitemle. Sesimden sitem ettiğimi anlamıştı.

"Kutay'a ulaş bana ulaşsın. Ben ona ulaşamıyorum."

"Ne oldu, ne yapacaksın Kutay'ı?" diye sordum.

"Kutay bana ulaşsın." dedi yine. Ne olduğunu söylemeyecekti.

"Ara kendin ulaş!" dedim ve telefonu kapattım. Kendinin adamı yoktu karşısında. Bana emir veremezdi. Ki biz düşmandık, bu düşünülemezdi dahi. Telefonumu uçuş moduna alıp tekrardan gözlerimi kapadım. Her ne varsa kendiler çözebilirdi. Ben bugün şuan sadece uyuyacaktım.

Gözlerimi araladığımda saat gece yarısını geçmişti. İkiyi elli dört geçiyordu. Doğrulup telefonumu aldım. Uçuş modunu açtım. Açar açmaz önüne onlarca çağrı ve mesaj dökülmüştü.

"Nerdesin sen?!"  (00.51)

"Nur, telefonun neden kapalı?"  (00.52)

"İyi misin?"  (01.23)

"Heeyy, sana diyorum."  (01.25)

"Umarım yine bir şeyler çevirmiyorsundur!"  (01.28)

PiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin