-BİLMİYORUM
Ne tuhaf değil mi? En yakınlarımıza kalbimizi açamıyoruz, sonra gidip bir yabancıya içimizi döküyoruz.
Nilüfer Kuyaş - Yok Adam(Vanessa Esta Kate)
Arabamın önüne atlayan Andre ile ani fren yapmıştım. kalbim o an çok şiddetli atmıştı korkudan. o sırada Andre arabanın önünden geçip oturduğum tarafa doğru yönelmiş camımı tıklamıştı. camı indirdim yavaşça.
"in aşağı" demişti, ama söylemek ve bağırmak arasında ki ince çizgideydi. arabadan inmek yerine bakışlarımı kaçırıp direksiyonu sıkıca kavradım. kapıyı açıp kolumdan tutup beni indirdiğinde derin bir nefes aldım sakince.
"bana söylemeyecek miydin?" neyi söyleyeyim ki bizim düzgün bir ilişkimiz mi var? sanki aramızda bir şey varmış gibi bunu sorması can sıkıcıydı.
" ne mutlu bir haber değil mi?" diye alayla sordum.
" bunu o mana da söylemiyorum. benim doğal hakkım öğrenmek."
seslice güldüm. ama o sadece ifadesiz suratla bana bakıyordu.
" Andre, geldiğin yere dönsene nasıl fikir? sen hayatıma girdiğinden beri başıma gelmeyen kalmadı. O kadar yorucu ki benim için"
"benim suçum mu? o gece sen beni öptün" geceyi hatırlıyorsa farkındaydı. eğer farkındaysa da engel olmalıydı. Benim üzerime yıkılacak bir şey değil bu.
" sen ısrar ettin, yanımda olmak istedin bende izin verdim. beni evime bırakmak yerine evine götüren sensin. karşılıklı olarak istediğimiz bir şey ise beni suçlayamazsın. zaten korkmanı gerektirecek bir durum yok aldıracağım."
arkamı döndüğüm an konuşmaya devam etti.
" istemiyorum aldırmanı. " arkamı dönüp ona baktım.
" senin isteğine bağlı değil bu Andre, o kadar kolay değil annelik ve babalık" yapmak ve bakmak birbirinden çok ayrı bir şey. kaldıramayacağın yükün altına girmemek gerekiyor.
" geçmişte ne yaşadın bilmiyorum ama arkanda bırakıp karnında ki umuda tutunman lazım." sen kimsin de benim geçmişim hakkında yorum yapıyorsun diye söylenmek istedim. ama sonra vazgeçtim aniden.
" benim geçmişim yok Andre" sesim kendinden emin ve sert çıkmıştı.
" bundan sonra geçmişin de geleceğin de benim Esta" o an kalbim o kadar hızlandı ki. böyle konuşmak kolaydı önemli olan icraat göstermekti. kendimi dizginlemeye çalıştım.
" Esta böyle ayak üstü konuşulacak bir konu değil bu gel bana gidelim ve sakin kafayla konuşalım." konuşacak bir şey yoktu lakin her şeye rağmen o bebeğimin babası oluyordu. ne demiştim ben bebeğimin babası mı? ne çabuk durumu kabullendim öyle.
" geleceğim ama yanlış bir hareketinde eve giderim"
" söz veriyorum, hem benim ne gibi bir yanlış hareketim olabilir ki"
kendi arabama geçince derin bir nefes aldım. o da arabasına binip önüme geçti. yol boyu en azından eğlenerek gitmiştim. çünkü resmen yarışmıştık.
onun evine geldiğimizde arabayı ben kapının önüne park ettim o ise garaja. kapının önüne geldiğimizde kapıyı Relian adında ki hizmetli açmıştı. ismini daha önce Andre'den duymuştum. içeri girip salona geçtiğimizde aklıma bazı kesitler geldi. merdivenlerden onun kucağında çıkışım ve dahası sesiyle düşüncelerim bölündü ve dikkatimi ona verdim.
" bak Esta ben bu bebeği istiyorum"
"istemek değil mükemmel bir baba olabilmen önemli" mükemmel değil de baba olsun yeterdi aslında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{LOTUSUN KOKUSU} - düzenleniyor 07.11.2024
Teen Fictioninsanı değersiz hissetiren şu yorucu hayatta, karşımıza çıkan küçük talihsizlikler ya hayatını kelebek etkisiyle büyük oranda etkiliyorsa.. - O metro da gördüm seni, - Seni çizdim ben ama. - İzin almalıydın güzel suratımı çizdiğin için.!