🐡
Boşluk hissi her yerde. Boşluk içimde kalbimde, odamda, günlüğümde. Çiçek gibi güzel de kokmuyor is gibi tuhaf eksik bir şey.
🐡
Kullanıcı bulunamadı. Bu ne anlama geliyordu? Daha önce böyle bir şey yaşamamıştım. Telefonum bozulmuş olmalıydı. Umursamamaya çalıştım. Birazdan gelirdi herhalde. Geldiğinde telefonunun bozulduğunu söylerdim ona. Çok önemli değildi.
Ama bana zaten geldiğini söylemişti. Kafa karışıklığımla aşağıya indim. Tuhaftı hemde çok tuhaf. Daha önce böyle bir şey yaşamamıştım. Orta kata vardığımda yavaş adımlarla kapıları aralayıp içeri daldım. Kitap odamın kilidini açıp oraya bile baktım ama yoktu.
Annem için ufak da olsa endişelenmiştim. Nefes alışlarım hızlanmıştı. Nefes alışlarımın normale dönmesi için sakin ve uzun nefesler çektim içime. Nefes alışlarım normale döndüğünde yavaşça merdivenleri indim. Diğer odalara baksam da annemi bulamadım. Belki beni merak edip dışarı çıktı diyerekten bahçeye çıktım. Ardından garaja baktım. Yoktu. Kayıptı. Benim gibi...
Belki komşuya sormaya gitti diyerek komşunun evine doğru adımladım. Komşuyla evlerimiz bitişikti. Yaşlı bir aile oturuyordu. Annem orada yaşayan kadınla yakındı. Ortak tanıdıkları insanların dedikodusunu yapıyorlardı. Evlerinin önüne adımlarken bir anda duraksadım. Gözlerimin yanıldığını düşünüp biraz daha ilerledim. Kapıda anahtarları vardı. Tatile gitmiş olsalar bile neden anahtarlarını kapıda bırakmış olsunlardı ki? Unutmuş olabileceklerini düşündüm. Bugün her şey bir tuhaftı.
Yerimde rahatsızca kıpırdandım. Bir hırsızlık olabilirdi. Bunu önlemek adına kapıdan anahtarı çekip cebime attım. Tam arkamı dönüp adımlamaya başlarken içimdeki ses bana içeri girmem söyledi. Eğer içerdelerse annemi aradığım için geldiğimi söylerdim. Sorun yoktu.
Hızla kapıya doğru yürüyüp anahtarı deliğe yerleştirdim. Sakin ve yavaş adımlarla ilerliyordum. içeri baktım önce. Kadının adını seslendim. Cevap veren bir ses olmadığından kapıyı biraz daha aralayıp içer girdim. Sadece birkaç dakika gerekti. Burada olup olmadığını teyit etmem gerekti. İlk önce salona ardından mutfağa girdim. Kimse yoktu.
Lavabonun ışığı yanmadığı için orada olamayacaklarını düşünüp üst kata doğru yürüdüm. Ayağımdaki ayakkabı sorun olmazdı. Eğer çıkarsaydım o zaman sorun olurdu işte. Hem onları giyerken zaman kaybederdim hem de görürse anlardı derken kapıyı kapattamadığımı hatırladım. Kendime lanet edip adımlarımı hızlandırdım. Hızlı olmalıydım. Orta kattaki banyonun ışığı da yanmıyordu. Yine de kapyı tıklattım. Bir ses alamayınca önümü odaların olduğu tarafa döndüm. Yatak odasının kapısı açıldı. Orada olabileceklerini düşündüm ama tık yoktu. Yine de teyit etmek için girdiğinde yanılmadığımı, kimsenin olmadığını fark ettim. Derin bir nefes alıp odanın balkonunun perdesini aralayıp balkona bakındım. Etraftan hiç arabalar da geçmiyordu. Ensemi kaşıyıp perdeyi çektim.
Diğer odaya hızla adımladım. Misafir odası olması gerekti. Bir erkek çocukları vardı. Üniversite okumak için ülkenin bir ucuna gittiğini anlatırdı kadın hep.
Odanın duvarları kan kırmızısı şeklindeydi. Diğer tüm eşyalarda metalik siyahtı. Yatak başlığı, çarşaflar, çalışma masası, fayans, dolap, perdeler. Perdelere daha önce dikkat kesilmemiştim. Bu adamda bir şeyler vardı.
Dolaba doğru yürüyüp dolabı açtım. Erkeksi bir parfüm kokusu sinmişti giysilere. Hala parfüm kokmalarından çocuğun buralarda olabileceğini düşündüm. Hızla odadan çıktım. Eğer beni burada görseydi deli olduğumu düşünürdü. Zaten öyle değil misin? Evet. Öyleyim. Neyse. Önemli değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
★ Ruhu Kayıpların Melodisi ★
Teen FictionBir yabancı hayatının anlamıdır ve sen hayatının anlamını bulduktan sonra bile o hep yabancı kalır. O yabancı hayatına girdiğindeyse senden eser kalmaz. Parçalanır durursun. Oysa hep yabancıdır. Onu tanımadan dünyan yaparsın o gittiğindeyse fark ede...