Merhaba
141223
Hayat, ya cesaretle yaşadığınız bir macera ya da hiç bir şeydir ☆.
-
Genç çocuk, dakikalardır kendisine söylenen sözleri algılamaya çalışıyordu fakat bu konuda pek başarılı olduğu söylenemezdi. Boynunda hissettiği ıslaklık bunun kanıtıydı şayet işittiği cümlelere mantıklı bir kılıf uydurabilseydi şu anda sessizce ağlamıyor olurdu.
Hoş, ağladığının farkında bile değildi ki.
Evleniyorsun, demişlerdi. Ağzını açmasına izin verilmemiş, fikri sorulmamış, haber dahi verilmemişti. Kendi mahkemelerinde genç çocuğun kaderini belirlemişler ve söyleyeceklerini söyledikten sonra onu öylece bırakıp gitmişlerdi. Suçsuz yere hapis yatan, masumiyetini kanıtlayamamış masum bir kader mahkumundan farkı yoktu. Bedeni dış dünyada olsa da düşünceleriyle beraber artık kaderi, duyguları ve ona ait olan her şey bu evlilikle hapis yatacak gibi görünüyordu.
Artık toparlanması gerektiğini sayıkladı kendi kendine. Yastığını damlamak üzere olan göz yaşını elinin tersiyle sildi ve yattığı yerden doğruldu. Derin bir nefes almaya ihtiyaç duyuyordu zira düşünceler ile boğulurken nefessiz kalmak istemiyordu. Burnu ağlamaktan tıkandığı için bu ihtiyacını ağzıyla gidermek zorunda kalmıştı. Evde tek olduğunun bilincinde, odasından sersemleyerek çıktı ve duvarlardan destek alarak banyoya ilerledi.
Kendisini kimle nasıl evlendireceklerini düşünüyordu o esnada, kim neden tanımadığı ve sevmediği bir insanla evlenmek ister diye düşünüyordu. Düşünceleri aynada ki yansımasını görmesiyle bölündü . Gözleri şişmiş ve kızarmış, yüzü kireç gibi olmuştu. Hasta gibi görünüyordu. Daha fazla aynaya bakmaya dayanamadı yıkadığı yüzünü ve ellerini hızlıca kuruladı ve geri odasına döndü. İçinde bir sıkıntı vardı keşke sebebini bilmeseydim diye düşündü.
Hızlıca üzerini değişti ve telefonuyla cüzdanını cebine atıp evden çıktı. İş yerine gidiyordu, istifasını vermek için. Evet annesi işinden de çıkması gerektiğini gelince ayrıntıları konuşacağını söyleyerek müstakbel eşinin ailesi ile görüşmeye gittiğini söyleyerek onu evde bırakıp çıkmıştı. Bir anda kendi kendine gülmeye başladı o esnada ayakkabılarını giymeye çalışıyordu ,müstakbel eşim diye düşündü tekrar.
Kendisine ne kadar yabancı ve itici bir kelimeydi.
Acaba babası mı ayarlamıştı bu evlilik işini, ya kim yapacaktı ? Peki ya ablası da biliyor muydu? Bu düşüncenin kendisini ne kadar kırdığını fark etti. Canından çok sevdiği ablasının kendisiyle ilgili bu kadar önemli bir durumu kendisine söylememesi.. Düşünmek bile istemiyordu. Demek babası son günlerde bu yüzden bu kadar keyifliydi, evde bir boğaz eksiliyor her zaman fazlalık olduğunu düşündüğü ve bu düşüncesini belirtmekten hiç bir zaman çekinmediği oğlunun evlenmesi onu bu kadar keyiflendirmişti. Tekrar gözlerinin dolduğunu hissetti. Başka bir şey düşünmeye çalıştı, tekrar ağlamak istemiyordu.
Zaten iş yerine de varmıştı, hızlıca bitse de kurtulsam düşüncesiyle adımlarını hızlandırdı. İçeri girdiğinde onu gören çalışma arkadaşları şaşırmıştı. Bugün izin günüydü, ayrıca son günü pekte üzülmüyordu aslında bunun için.
Çalışma arkadaşlarına bir baş selamı vererek yanlarından geçti ve kendisiyle konuşmaya çalışmadıkları için çok minnettar hissetti. Müdürün odasına geldiğinde sakin bir şekilde kapıyı çaldı ve içeri girdi. İşten ayrılmak istediğini ve nedenini çok derine girmeden anlatıp işten çıkış kağıdını aldı ve arkadaşlarına kısa bir veda edip eve doğru yürümeye başladı. Aynı anda annesi aramaya başladı sıkıntı tekrar içine çökmüştü ama sabah ki kadar değil ne ara bu kadar kabullenmişti evleneceğini. Zaten pekte sahip olmadığı özgürlüğünün elinden alınmasına. Telefon kapanıp tekrar çalmaya başlayınca artık açması gerektiğini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eyes can't lie,yoonmin
Hayran KurguHep 'evinde' olan ama asla gerçek ev sıcaklığı hissedemeyen Park Jimin, kendisine evde hissettiren kişiyi en yanlış yerde, en yanlış zamanda ve en yanlış durumda bulmuştu. Ya şimdi ne yapacaktı? Şu dünyada ki en büyük ve tek günahları birbirlerine a...