Selam!
-
Kırıldıkça öğrenir insan boş vermeyi.. belki de bu yüzden siler bir çok şeyi ☆.
Daldığım derin ve rahatsız uykudan boğulduğumu hissederek uyandım. Uyurken bile içimde ki o iğrenç duygu kendini hissettirmeye devam etmiş ve hayatımda ki en rahatsız uykuyu çekmeme neden olmuştu. Eskisinden katlarca ağır gelen bedenimi yataktan kaldırmaya çabaladım, her yanım ağrıyordu, gözlerimde ki sızılar da bir kaç gün daha seninleyim diyordu. Sonunda ayağa kalktım ve üzerimi değişerek banyoya ilerledim. Aynada ki yansımama bakmaktan olabildiğince kaçınarak hızlıca işimi halledip çıktım ve aşağıya indim.
Kaçmaya çalışmanın işe yaramayacağını bilecek kadar büyüktüm. Kabulleniyordum.
Herkes yine çok mutlu aile havasındaydı. Onlara uyum sağlayarak bende gülümsedim, zorla havaya kaldırdığım dudaklarım kendilerinden iğrendiklerini haykırıyordu bana, daha fazla zorlayamadan küçük bir tebessüm bıraktım dudaklarıma, annem beni görünce kocaman gülümsedi daha çok tiksindim gülümsemekten. ''Günaydın oğlum '' dedi ardından ablam da
''Günaydın bebeğim '' dedi ve bana gülümsedi son olarak babam da
''Günaydın'' dedi ki bu onun için çok büyük bir ilerlemeydi ama bu ilerlemeyi üzerimden kazandığı paraya borçluydum. Gereğinden fazla normal bir aile kahvaltısından sonra kaçarcasına odama giderken annem beni yanına çağırdı. Konunun ne olacağını bildiğim için içimde büyüyen sıkıntıyla mutfağa gittim. Elinde iki fincan kahve beni bekliyordu.
''Gel otur jimin konuşmamız gereken bir konu var'' dedi ve mutfak kapısını örtüp yanıma geldi. Sandalyeye oturdum o da karşıma oturdu ve kahvelerden birini önüme bıraktı ''Konu ne anne?'' Sıkıntılıymış gibi iç çekti kendisi öyleyken benim ne durumda olduğumu düşünüyor muydu acaba ?
''Sözümü bölmeden önce beni iyi dinleyip düşünmeni istiyorum'' beklentiyle bana baktı başımı salladım.
''Hiçbir zaman iyi bir aile olamadık bunu kabullenmek ve kendime itiraf etmek çok zordu, doğru şekilde annelik yapamadım, seninle ilgilenemedim sevgi gösteremedim hatamı anlayıp düzeltmeye çalışmam için çok geç farkındayım ama insan elindekinin değerini kaybettikten sonra anlarmış. Ama ben seni tamamen kaybetmek istemiyorum'' derin bir nefes aldı, burukça gülümsedi gerçek bir anne gibi davranmaya çalışıyordu ama hâlâ suçlunun kendi olduğunu kabul etmiyordu.
''Sen her zaman kusursuz bir evlat ve kardeş oldun jimin bunun için seninle gerçekten gurur duyuyorum ama bunu sana hiç hissettirmediğimi biliyorum, şimdi sen gidiyorsun bir daha yanımızda olamayacaksın ve ben bundan çok pişmanım .. Bunun için hiçbir şey yapamıyorum üzgünüm, belki de sana yaptığım en büyük kötülük bu olacak ama jimin, bu evliliği hiçbir sorun çıkarmadan kabul etmeni istiyorum. Bunu ne benim için ne de baban için yapacaksın bunu ablan için yapmalısın'' dediklerini anlamıyordum.?
''Eğer sen evlenirsen ve bu para bizde kalırsa aban da okulunu bitirebilir ve daha iyi bir hayat yaşayabilir. Sen zaten çok iyi bir aileye gidiyorsun böylece zorluk çekmeyeceksin ama ablanın böyle bir imkanı yok. Bunun için yapmalısın.'' en sonunda susmuş ve beklenti içerisinde bana bakmıştı.
Farkında değil miydi ? Zaten bu evliliği reddettme gibi bir şansım yoktu, edemezdim. Bunları anlatarak ne yapmaya çalışıyordu ? Kendimi iyi hissedeceğimi falan mı düşünüyordu ? Ama hayır, kendimi iyi falan hissettmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eyes can't lie,yoonmin
FanfictionHep 'evinde' olan ama asla gerçek ev sıcaklığı hissedemeyen Park Jimin, kendisine evde hissettiren kişiyi en yanlış yerde, en yanlış zamanda ve en yanlış durumda bulmuştu. Ya şimdi ne yapacaktı? Şu dünyada ki en büyük ve tek günahları birbirlerine a...