Bazen bir şeyi bilmemek bilmekten daha iyidir ☆.
-.
Jimin,
Aklımdan geçen onca düşünceyi en sonunda def edebilmiş yavaş yavaş mayışmaya başlamıştım. Sang-min benden dakikalar önce uyumuştu ve belki de mayışmamda onun sıcaklığı ve aldığı düzenli nefeslerin etkisi vardı, bilmiyorum. Mayışmış olduğum halde içimden gelen ve kaynağını bilmediğim bir hisle arkamı döndüm, sang-min'e yaklaştım ve suratını izlemeye başladım.
Minik bir burnu, pek de belirgin olmayan elmacık kemikleri, keskin bir çene hattı, büyük gözleri ve uzun güzel kahverengi saçları vardı. İç geçirmeden edemedim. En sonunda ellerimi saçlarına çıkardım ve yavaşça okşamaya başladım saçları o kadar yumuşaktı ki daha da mayıştığımı hissettim. İçimden gelen ve karşı koyamadığım bir hissle sıcaklığına sığınmak istedim ve kendisine biraz daha yaklaştım*.
Aniden çalan kapıyla hareketlerimi de bir anda kestim ve korkuyla pencereden dışarıya bakmaya çalıştım ama hiçbir şey görünmüyordu. Elimin altında hissettiğim hareketlenmeyele de sang-min'in uyandığını anladım.
''Özür dilerim, ben mi uyandırdım ?'' diyerek fısıldadım, uykulu gözlerle bana baktı
''Hayır kapının sesinden uyandım güzelim.'' hala uykulu olduğundan olsa gerek yavaşça yataktan kalktı ve odadan çıktı bende peşine takıldım.
Kapı bir daha çalmamıştı yanlış eve geldiklerini düşünsem de pek mantıklı değildi, saat çok geçti. En sonunda kapıya ulaşmıştım ama ben ulaşana kadar sang-min çoktan kapıyı açmıştı. Açık kapının önünde onu görmek beklediğim son şey bile değildi. Yoongi hyung.
''Hyung ? Bir sorun mu var ?'' diye sordu sang-min bende merakla beklemeye başladım.
''Annem gil evde değillermiş ve bende anahtarım olmadan çıkmıştım evden sizi rahatsız etmek istemedim ama gidebileceğim başka bir yerde yok.'' utangaç ve mahcup bir şekilde konuşmasıyla o kadar şirin duruyordu ki eriyeceğimi hissettim.
''Hyung bunu sorun etmeyeceğimizi biliyorsun, hadi gel.'' diyerek kapının önünden çekildi. Bende uyum sağlayarak kapının önünden çekildim. Sang-min'e bakıp gülümserken bana bakmadı bile göz ucuyla bile bakmadı ve içeri geçti onun peşi sıra giden sang-minle beraber kapının önünde yalnız kaldım. Kırıcı ve ezici bir burukluk hissi içimi doldurdu. Derin bir nefes vererek kapıyı kapattım ve içeri geçtim.
''Meğersem sevgilisi varmış onu eve bırakmaya gittiğimde kapının önünde bir adam bekliyordu.'' duyduğum şeyle şok içerisinde gözlerimi ayırdım ve yoongi hyunga doğru döndüm aynı anda kahkaha atan sang-min'e ise daha büyük bir şok içerisinde baktım, ''Ne ?'' diyerek şaşkınlığımı dile getirdim, cidden 'ne'
''Kendisiyle daha önceden tanışıyorduk ama sadece ad olarak bana mesaj attı ve buluşmak istediğini falan söyledi bende kabul ettim ve dediğim gibi evine vardığımızda bir adam bekliyordu ve kendisi çok..' derin bir nefes verdi ve gözlerini kapayıp şakaklarını ovaladı 'çok mutlu ve gururlu gözüküyordu sanki çok büyük bir şey başarmış gibi arabadan indi adamla sarıldılar ve bana gelip, çok özür dilerim ve teşekkür ederim yoongi, dedi sonra tam gidecekken döndü ve , zaten sen ona öyle bakarken benim yanında durmam bile hata, diyerek gitti.''sang-min gülmeyi çoktan bırakmıştı ve derin bir sessizlikle ona bakıyorduk çok.. şaşkındım...
''Yaptığı saçmalığı düşünmek bile istemiyorum cidden yoksa sakin kalamam ama asıl kafamı kurcalayan şey, kimden bahsettiği. '' bana saniyelik baktı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eyes can't lie,yoonmin
FanfictionHep 'evinde' olan ama asla gerçek ev sıcaklığı hissedemeyen Park Jimin, kendisine evde hissettiren kişiyi en yanlış yerde, en yanlış zamanda ve en yanlış durumda bulmuştu. Ya şimdi ne yapacaktı? Şu dünyada ki en büyük ve tek günahları birbirlerine a...