Ateşin; şeytanın bir oyuncağı olduğunu unutmak, en az ne zaman alevleneceğini bilmemek kadar kötüdür.
Barın rengarenk yanan ışıkları genç kızın gözlerini almasına rağmen işine odaklanmaya çalışıyor ve bu yüksek gürültüyü düşünceleri ile bastırmaya çalışıyordu. Dışarıda ki soğukluğa karşı bar, birbirine yapışmış terli vücutlar ile alev alev yanmaya devam ediyordu ve koku son derece rahatsız etmeye başlamıştı.
Gölge, bardakları dizerken Bey babanın verdiği işi düşünüyordu. Nedensizce gözüne o donuk yeşil hareler geldiğinde barın terli havasından esen rüzgar kadının içini ürpertti. Kadın üşüdüğünü hissedince kollarını birbirine doladı. Bugün önemli bir müşteri geleceği için daldığı rüyasından çıkıp ona bakan barmene baktığında kızgın bakışların etkisinde kalmıştı.
"Yudum orada dikeleceğine bardakları dizsene!"
Yudum başını yukarı doğru kaldırdığında 'ya sabır' diye fısıldayarak tekrar bardakları dizmek için işine yöneldi. İlk kez birisi ona emir vermişti ve bu onun hiç hoşlanmadığı bir davranıştı. Genç kız bardakların yarısını dizmiş ve yorulduğu, derin derin nefes almasından belliydi. Bu işleri severek yapıyordu. Gerçi bunun bile bir nedeni vardı. Nedensiz bir şey yapmayan karanlık bir kadındı. Gözlerinde ki donukluk her zamanki gibi yerini almış soğuk bakışlarını etrafta gezdiriyordu.
O an yeşil hareler ile gözleri buluştuğunda şaşkınlığını belli etmeyerek gözlerinin içine baktı. Nedensizce yeşil hareler ona rüyasını anımsatıyor ve korkusu içinde ki yangını körüklüyordu. Kadın 'işte bu fırsat' diyerek gözlerinde ki donukluğu yok edip saf bakışlarıyla adama bakmaya devam etti.
Genç adam sebepsiz yere bu bakışlardan irkiliyor fakat kahvenin en acı tonuna bürünmüş bakışları kadında görebiliyordu. Ruhsuz, kadının dolgun kurumuş dudaklarına baktığında yutkunma hissini ona göstermeksizin yutkunamamıştı. Siyaha kaçan at kuyruğu saçları ile bu kızın bir esmer güzeli olduğunu anlamıştı. Kızın yanına gelen barmenle ne konuştuğunu anlamayan çakal ellerini nedensizce yumruk yapmış onları izliyordu.
Genç kız o yeşillere o kadar dalmıştı ki yorgunluğunu hatta bu dünyada olduğunu bile unutmuştu. Ona seslenen genç barmen sakallarını sıvazlayarak kızın kolunu dürtmeye başladı. Kız büyük bir ıstıraptan kurtulduğunda derin bir nefes aldı.
"Yudum, sen nereye bakıyorsun? İşine dön! Daha viski bardakları dizilecek."
Yudum'un artık sabrı kalmamış ve siniri, bir üst rafa taşınmıştı. Yiğit ise kızın saf olduğu kanısına varmış, dişli bir kız olduğunu varsaymamıştı. Tabiki de biraz sonra olacaklardan habersiz erken bir tanı ortaya atmıştı.
Genç kız o kadar sesli bağırdı ki barda çoğu kişinin gözü ona döndü.
"Eğer şu s*kt*ğimin çeneni kapatmazsan başka bir yerlerini de başka yerlere dizeceğim." diye bağıran kız ile Yiğit yanıldığını anlamış ve ilk kez bir insan hakkında yanlış teşhis koyduğunu anlamıştı. Bu görüntü onun hoşuna bile gitmişti. Tilki bir daha kurnazlığını konuşturmuştu.
Barmen bir şey demeden işine dönerken genç kız da gördüğü müşteriler ile kapıya doğru ilerledi. Yeşil harelere bakmamak için kendini zor tutuyordu fakat bir şey çakmaması için bunu yapmak zorundaydı. Genç kız sinirden kızaran yanakları ile müşterilerin yanına ilerledi.
Kırmızı göğüs dekolteli kıçının hemen altında biten etek ile adeta 'gel beni becer' diyen kadına baktığında yüzünü buruşturmamak için kendini zor tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sınırı Yok! +18
Genç Kurgu"Ben ! İçimde ki karanlık taraf benim için bir sınır. Masum değilim, sen göremedin, bakmadın. Sen çakaldın, nasıl kandın kurnaz bir tilkiye söylesene Ruhsuz ?!" Diyen genç kız delikanlının göğsüne vurarak bağırıyordu. Kanmaması gerekiyordu. K...