3. Bölüm

37 5 29
                                    

Karl babamın mantıklı kelimesini vurgulamasından iyice korkmuştu. Amma korkak ha. İç sesime göz devirmemek için kendimi zor tuttum. Karşısındaki babamdı. Ben olsam bende korkardım.

Karl babama tedirgin bir şekilde bakmaya devam edince zor sabrettiğini belirten bir sesle.

-Eee anlatmayacakmısın şu, mantıklı sebebini.

Karl sertçe yutkunup anlatmaya başladı...

Karl sonunda sözünü bitirdiğinde gergin bir şekilde babama baktı. Bende aynı şekilde babama baktığımda babamın düşünceli ve ciddi bir şekilde baktığını gördüm. Bir kaç dakika sessizlik olmuştu. Sonunda babam konuştu.

-Karl anlıyorum neden kaçtığını ama, ya senin yerini bulurlarsa ve benim aileme zarar gelirse o zaman ne ne olucak.

Eliyle beni gösterdi.

-Benim kızım sınava, çalışıyor ya senin yüzünden bu sınavı kazanamazsa, o zaman ne olucak.

Karl tedirgin bakışları bu sefer bana döndü. Destek vermek ister gibi gülümsedim. Karl derin bir nefes aldı ve tekrar konuşmaya başladı.

-Efendim sizin endişelerinizi anlıyorum, ve haklısınızda. Ama ben burada zaten çok uzun kalmayacağım. Ben sadece kalabileceğim bir yer bulana kadar burada kalacağım. Sonrada buradan gideceğim. Emin olun bir daha yüzümü görmeyeceksiniz.

Babam düşünceli bir şekilde kafasını salladı. Anneme baktığımda onun rahat olduğunu gördüm.
Neden gergin olsun ki. Bence senin davranışların saçma.

İç sesimin haksız olduğu şeylere buda eklendi. Haksız olduğumumu! Çocuğu tanımıyorsun Elena. Of layarak iç sesimi sustturdum. Bir insan kendi iç sesine nasıl sinir olabilir. İşte örnek karşınızda. Babamın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

-Pekala kal. Ama eğer ben ailemin tehdit altında olduğunu hissettiğim anda kendini zindanda bil.

Karl hemen başını salladı.

-Çok teşekkür ederim efendim. Merak etmeyin sizi tehlikeye atıcak herhangi bir şey yapmam.

-Görücez bakalım.

• • •

Akşam saatleri

Odama kapanmış bir şekilde ders çalışırken kapım çalındı.

-Gel.

Kapı yavaşça açıldı ve içeri Karl girdi.

-Selam.

-Selam?

Sorgular bakışlarla bakarken içeri girdi ve yatağıma oturdu.

-Biraz konuşabilirmiyiz.

-Tabi ne konuşucaz.

Derin bir nefes aldı. Nereden başlayacağını bilemeyen bir hali vardı. Kesin bir
Şey saklıyor. İç sesimi dumazlıktan gelip merakla bakmaya devam ettim. Bir kaç dakika geçmişti ama hala konuşmuyordu. Sonunda dayanamadım.

-Eee ne anlatıcaksın?

Sıkıntılı bir nefes alıp konuşmaya başladı.

-Elena size başımdan geçenleri anlattım biliyorsun ama...

Amamı? Ne demek ama. Bak ben sana demiştim bu çocukta bir şey var diye. İç sesimi tekrar duymazlıktan geldim.

-Ama derken. Birşeymi sakladın?

Karl evet anlamında kafasını salladı. İçime bu sefer korku düştü. Yalan söylemiş olabilirdi.

-Bak ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum. Ama gerçekten yalan söylemedim. Sadece...sadece eksik anlattım.

-Eksik anlattım derken?

-Yani şöyleki aslında kraliçe devamınıda anlatmıştı... ama ben bunu söyleyemedim.

Son söylediğinden sonra kaşlarım çatılmıştı. Başka ne duymuştu ve bizden saklamıştı. Bence asıl soru bunu sana neden söylüyor?

-Tamam anlatmadın ama neden bunu bana söylüyorsun?

Çekingen bir şekilde bana baktı.

-Çünkü bu sırrı senin saklayabileceğini düşünüyorum.

Kafam karışmıştı, daha tanışalı bir gün olmuştu ve bana bu sırrı söylemekmi istiyor? Bu çocukta bir şey olduğunu söylemiştim.

-Neden? Yani daha ne kadar zamandır tanışıyoruz. Hem nereden biliyorsun sen söyledikten sonra hemen babamlara söylemeyeceğimi?

Karl derin bir gülümseme ile baktı.

-Çünkü içimden bir ses senin bunu yapmayacağını söylüyor.

Kendimize benzeyen birini bulduk Elena. Arkama yaslanıp sandalyeyi Karl'a çevirdim.

-Pekala, o zaman iç sesine güveniyorsan dinliyorum.

Karl kararsız bir şekilde baktı bir kaç saniye. Ardından konuşmaya başladı.

-Elena biliyorsun size bir prensesten bahsettim.

Kafamı "e yani " anlamında sağa eğdim.

-Prensese bir isim veremeden saraydan kaçırılmış. Ancak saraydaki cadılardan biri kraliçeye bir kehanetten bahsetti. Aslında kehanet değilde prensesle ilgili bir güçten bahsetti.

Kaşlarım istemsizce havaya kalkmıştı. Prensesin gücümü vardı?

-Eee tamamda güçleri olan kişiler sadece cadılar değilmiydi?

Karl evet anlamında salladı.

-Yani prenses bir cadımıymış?

Bu seferde hayır anlamında sallayınca iyice aklım karışmıştı.

-Eee neymiş bu prenses?

-Kraliçe yıllar önce krallıktan sürgün edilen bir toplumdan söz etti. Bu toplum cadı değilmiş ancak güçleri varmış. Krallık zaten cadıları zorla kabul etmişken bu toplumu hiç kabul etmemiş.

İyide merak etmiştim. Demek cadılardan başkada sihri kontrol edebilen bir toplum vardı.

-Ama asıl sorun, kraliçe kralla tanışmadan önce bu toplumdan biriyle beraber olmuş. Ve prenseste bu beraberlik sonucu ortaya çıkmış.

Aklım resmen çorba olmuştu. Aklımda çok fazla soru  vardı.

-Tamam anlamadığım bir şey var. Kraliçe niye bunları birine anlatıyordu?

Karl bilmiyorum dercesine omzunu kaldırıp indirdi.

-Bilmiyorum. Zaten parça parça karışık anlattı. Toparlayınca böyle bir hikaye çıkıyor ortaya. Ama benim asıl merak ettiğim konu kral bu prensesin bu toplumdan olduğunu biliyormu?

-Eğer bilseydi kral bununla ilgili bir şeyler yapmazmıydı? Yada senin öğrendiğini biliyorsa daha büyük bir arama başlatmazmıydı.

-Hiç bilmiyorum Elena ama bu işte bir iş var bence.

Kafamı yavaşça aşşağı yukarı salladım. Biz bunları komuşurken evin kapısı sertçe çalınmaya başladı. Bir kaç saniye Karl ile bakıştık ardından pencereden baktığımda kapının önünde duran muhafızları gördüm. Karl'da gelip baktı ve sonra birbirimize baktık. Sıçmıştık.

• • •

Eveett bir bölüm daha bitti. Artık bölüm sonlarında
soru sormaya karar verdim.

Öncelikle hikaye sizce nasıl gidiyor?

Sizce gelen kim?

Güzel yorumlarınızı bekliyorum. Oy vermeyi unutmayın bir sonraki bölümde buluşmak dileğiyle❤️

Karanlığın içindeki yıldız Where stories live. Discover now