Elbiseyi bırakmak için önce eve uğramıştım. Annem elbiseyi görünce bayılmıştı. Elbiseyi dolabıma güzelce astıktan sonra mutfağa geçtim. Akşamdan hazırladığım piknik sepetini alıp evden çıktım.
Emma'yla gölün kenarında buluşucaktık. Bu göl pek bilinmez ama bilenlerin defalarca geldiği bir göldü. Sokaktan geçen at arabalarından birini durdurup göle yakın bir yeri söyledim.
Araba giderken bir yandan şu son günlerde yaşadıklarımı düşünüyordum. Krallığa göre bir suçluya yardım etmiştim. Sınavı kazanmış ve diğer sınav için elbise bile seçmiştim. Emma nedense bu sınava karşıydı, "gereksiz bir sınav eğer sahip çıkmak istiyorlarsa başka yollarda var" diyordu. Bende her zaman gülerek saçmalamamasını çünkü bu sınavlar sayesinde halktaki zeki insanları seçtiklerini söylerdim.
Sonunda araba durduğunda yere atladım. Parayı ödedikten sonra her zamanki yolu takip ettim beş dakika sonunda göle varmıştım. Etrafa bakınmama rağmen Emma'yı göremedim. Pek takılmadan her zaman oturduğumuz yere gittim. Örtümü serip oturdum. Emma yaklaşık 10 dakika sonra geldi. Umursamaz bakışları bana dönünce tamamen dağılmış, sevgiye bürünmüştü gözleri.
-Elena!
Birbirimize sımsıkı sarıldık. Her ne kadar görüşmeyeli sadece 2-3 gün olsada özlemiştik birbirimizi. Sonunda ayrıldığımızda özlemle baktık birbirimize.
-Bazen ben bile anlamıyorum bir kaç günde nasıl bu kadar özlüyorum seni.
Küçük bir kıkırdama kaçtı dudaklarımdan.
-Biz yakın arkadaşlarız Emma tabiki bir gün bile geçse özleyeceğiz.
Emma'da kıkırdadı sonra o gelmeden kurduğum piknik örtüsüne oturdu.
-Annemi ikna edip senin en sevdiğin yemeği yaptırdım.
Hevesle bende yanına oturdum.
-Şaka yapıyorsun!
Emma bu halime gülerken bir yandan yemek kabını çıkarttı ve önüme bıraktı.
-Buyur bakalım iki kaba koydum bunun tamamı senindir.
Yüzümdeki kocaman gülümsemeyle Emma'ya baktım. Emma'nın annesi bazen bana daha çok annelik yapıyordu. Bazen annemde aynısını yaptığı için ikimizde bu durumu umursamayı bıraktık.
-Annene selamlarımı ilet eve gidince. Bende sana en sevdiğin tatlıyı yaptım.
-TRAMİSU!
-Evet
Emma sevinçle bana bakarken bende tatlıyı çıkardım. Emma hemen eline alırken bende gülerek ona baktım. Tatlının t si geçse gözlerinin içi gülüyordu. Bende tatlı yapmayı sevdiğim için her buluşmada tatlı yapardım.
Sıra sıra ikimizde yaptıklarımızı çıkardık, Emma tuzluları haletmişti bende tatlıları. Bir süre ikimizde sadece manzarayı izledik. Bu sessizliği bozan aynı anda guruldayan midelerimizdi. Gülerek birbirimize baktık. İkimizde çatallarımızı çıkarıp yaptıklarımızı yemeye başladık.
-Elena ben bir şey soracağım.
-Sor bakalım.
-Şu Karl olayı ne oldu?
Kaşlarımı kaldırarak ona baktım.
-Hani bulaşmamı istemiyordun?
-Hala istemiyorum ama biliyorum ki ben ne dersem diyeyim bu işten vazgeçmeyeceksin.
Beni bu kadar iyi tanımasına şaşırmamıştım. Çocukluk arkadaşımdı sonuç olarak.
-Aslında pek bir şey olmadı. Chester diye birinin yanına gitmiş. Daha doğrusu denk gelmişler. Şu an onun yanında kalıyor. Ortalık biraz dinince ortaya çıkacak.
-En mantıklısını yapıcak.
Bir süre sessizce yemek yedik. Sonunda kafamı kaldırıp Emma'ya baktım, bir şey vardı. Ne olduğunu çözememiştim ama bir şey olduğunu bir kör bile anlardı.
-Emma neyin var?
-Hiç bir şey.
Uzanıp ellerini tuttum.
-Emma bana anlatabilirsin. Hem bana anlatmayacaksan kime anlatacaksın?
Emma bir an düşündü. Sonra anlatmaya karar vermiş olucak ki bana döndü.
-Elena ben bir şey yaptım.
Kaşlarım kalktı. Normalde bunu diyen ben olurdum, hep Emma'nın yapma dediği şeyleri yaptığım için aynı böyle söylerdim.
-Ne yaptın?
Emma gözlerini kaçırıp göle baktı.
-Biliyorsun ki bugüne kadar hep mantığımla hareket ettim ama dün bütün mantığım sanki yok oldu.
Sözlerinin üzerine kaşlarım çatıldı. Ne olmuştu ki böyle suçlu duruyordu. Destek çıkmak için kolunu hafifçe sıktım.
-Her ne yaparsan yap yanında olduğumu biliyorsun.
Emma sıcak bir gülümsemeyle bana bakıp tekrar göle döndü.
-Biliyorsun ailem sevgili konusuna asla sıcak bakmadılar ve banada böyle aşıladılar, bu yüzdende bende sevgiliye karşıydım. Ama dün bir şey oldu.
Emma'nın her kelimesiyle heyecanlanmıştım. Emma'nın ailesi baskıcı değillerdi ancak sevgiliye kesin bir şekilde karşılardı. Emma bu yüzden ne zaman biriyle konuşsam bunun çok ayıp olduğunu yapmamam gerektiğini söyledi.
-Yoksa aşık mı oldun
Emma yavaşça başını sallayınca zaten depar atan kalbim iyice hızlandı.
-Hadi canım! Kime?
Emma kararsızmış gibi bir an düşündü sonra bana dönmeden...
-Kerem
Duyduğum isimle kaşlarım kalktı. Kerem başka ülkeden sınıfımıza gelen değişim öğrencisiydi. Tatlı bir yapısı vardı. Dediğine göre cumhuriyetle yönetilen nadir ülkelerden biri olan Türkiye'den gelmişti. Ülkesini öyle bir anlatıyordu ki hepimiz hayran kalmıştık.
-Hadi canım!
Emma'da daha önce görmediğim bir şey oldu o an. Yanakları kızardı! Yüzümdeki tebessüm büyürken koluna vurdum.
-Sen baya yanmışsın ha.
Emma sinirle bana döndü.
-Abartma be!
Yav he he der gibi elimi salladım.
-Az önce ilk kez yanağın kızardı. Hem belki seni Türkiye'ye götürür. Oraya gidersen beni unutma ha.
Emma sinir bozukluğuyla güldü.
-Yemin ederim senden daha çok abartan bir insan tanımıyorum.
-Benden başka dostun yok tabi tanımazsın.
Emma her ne kadar göz devirsede gülüyordu.
-Acaba oda seviyor mudur?
-Tabi seviyordur, hem senden daha iyisinimi bulucak.
Emma gelen özgüvenle gülümsedi. Aklından geçenleri tahmin edebiliyordum. Bugünün tarihe geçmesi gerekiyor çünkü Emma ilk kez kalbini açmıştı.
• • •
AYYY SELAMLARRR
BEN BÖLÜM YETİŞTİREMİYORUM YA
Nasıl buldunuz bölümü
Türk bir karakter olmasaydı içim rahat etmezdi
Bir sonraki bölüm görüşürüzzzz
![](https://img.wattpad.com/cover/357681046-288-k255251.jpg)
YOU ARE READING
Karanlığın içindeki yıldız
Fantasyİşte karşınızda güçlü bir kadın karakter. Cadılar, dışlanmış toplumlar, kehanetler, gizemler, ihanetler, yalanlar, ters köşeler ve her şeyin ortasında onca şeye rağmen tertemiz kalabilmeyi başaran bir aşk. Bu güzel yolculuğa katılmaya ne dersiniz?