Dönüşüm

30 4 0
                                    

Gözlerimi açtığımda odamdaydım. Etrafı incelemeye başladım. Gerçeği mi yaşıyordum yoksa rüyada mıydım? Ellerimi havaya kaldırdığımda sargılıydı. Ve de sargı kanlıydı. Biraz hareket edince moraran yerlerimin ağrıdığını hissettim. Zorlada olsa debelenerek ayağa kalktım. Başım feci derecede ağrıyordu. Masadan yardım alarak kapının tokmağını çevirdim. Annemin sesi irkilmeme sebep oldu.
"Çocuklar! Hadi kalkın geç oldu."
Eğer gerçek hayattaysam annem bu halimi görünce ne olacağını düşünemiyorum bile. Önce lavaboya girerek sargımı yavaşça çözdüm bir poşete sarıp çöpe attım. Daha sonra kesilen elimi musluk altında yıkamaya başladım. Kanın akışına daldım. Sonra kendime gelerek elimi yüzümü yıkadım. Banyo yapmak en iyisiydi sanırım. Pijamalarımın rengi kirden gözükmüyordu. Sıcak su beni rahatlattı.
"Günaydın" dedim bitkin bir sesle.
Doğa kinayeli bir sesle "Görünüşe göre birileri gece uyumamış." Babamda kafasını gazeteden kaldırıp bana baktı. "Üstünü giyin. Bugün ben seni okula bırakıcam."
Okul! Kafa kalmadı ki. Alel acele formamı giyip tekrar aşağı indim. Ağzıma bir şeyler tıktıktan sonra arabaya bindik. Dönüp arabanın arka camına baktım. Yazı hala yoktu. Arabanın içine sessizlik hakimdi. Radyoyu açtım. Tek istediğim biraz rahatlatıcı müzikti. Sakin bir müzik açıp dışarıyı seyrettim. Kimisi acele bir yere yetişmeye çalışıyordu. Kimiside banklara oturmuş benim gibi etrafı izliyordu. Derin bir nefes alarak babama döndüm.
"İşler nasıl gidiyor?" Dedim bir yandanda müziğin sesini kıstım.
"Her zamanki gibi yoğun gidiyor. Sen beni boşverde neden böyle uykusuzsun?"
Elimi görmemesini umarak "Şey dün biraz garip rüyalar gördüm. O yüzden pek uyuyamadım." Ellerimi hala gizliyordum. Çok şükür okula geldik. Teşekkür edip yanağına bir öpücük kondurduktan sonra kapıyı açtım. Tek istediğim Ege ve çekik gözlüyü bulmaktı. Ahh şu çocuğun adını öğrenmeliydim! Sanırım Ege bir şeyler biliyor. Yardımı dokunabilir. Ama tek karşılaştığım kızlar oldu. Gün boyunca onları aradım. Ama tek bir iz bile yoktu.
Öğle arasında tek düşündüğüm bu oldu. Okulu asmalıydım. Gidip Ege'yi bulmalıydım. Hem o çekik gözlü bana söz vermişti. Neredeydi şimdi?
Okulun 2.günü okuldan kaçmak. Hiç fena sayılmaz.
Kızlar merakla nereye gittiğimi sordular ama "mesaj atarım" dedim. Aceleyle çantamı alıp okulun arkasından dışarı çıktım. O kadar dalgındım ki yoldaki araba az kalsın bana çarpıyordu. Arabanın içindeki adam sinirle bana bir şeyler bağırıyordu. Ama onu çekemezdim. Hemen ordan uzaklaşıp karşı kaldırıma geçtim.
"Daha dikkatli olmalısın." Dedi tanıdık bir ses. Dönüp arkama baktığımda yine o çekik bakışlar bana bakıyordu. Bakışlarımız buluştuğunda "Sen!" Diye bağırdım. O da "Ben?" Dedi rahat bir tavırla. Bir yandanda hafif gülümsüyordu. Bu kadar komik olan neydi? Neredeyse bende gülecektim.
"Seni arıyordum."
"Farkındayım." Dedi. Nasıl bu kadar rahattı?
"Sana her şeyi anlatacam ama sende neler olduğunu anlat" dedim.
"Bir yerlerde oturup konuşsak daha iyi olmaz mı? Diye teklif edince
"Evet!" Diye atıldım. Ne bu heyecan? Eylül kendine gel.
"Şey yani okuldan kaçmama değsin." Diye düzeltmeye çalıştım.

Eskiden karşılaştığımız kafeye gittik. Biraz tuhaf hissettiriyordu.
"Pekala şimdi başla" dedi
"Önce ismini söyle! Sana ne diyeceğimi bilmiyorum."
"Mert" dedi bir çırpıda. Ellerini masada birleştirmişti. Oldukça rahat görünüyordu. Bir şeyler öğrenmiş gibiydi.
"Dün gece rüya gördüğümü zannedip dışarı çıktım. Ay kırmızıydı. Evden çok uzaklaştım. O ana kadar güvenim tamdı ancak sonra sürekli homurdayan bir adam karşıma çıktı."
"Homurdayan adam mı?" Dedi gülerek. Başını öne eğerek gülmüştü. Gözleri güldüğünde neredeyse yok oluyordu. Ve gözünün yanlarında bir çizgi oluşmuştu.
"Dalga geçme!" Dedim ciddi bir sesle ve devam ettim. " adam beni öldürmeye çalıştı. Bir kulube gibi yer vardı oldukça keskin aletler vardı. Neredeyse ölücektim ama şu bizim okula yeni gelen Ege beni kurtardı." Yüzündeki neşeli ifade yok olmuş yerine ciddi ifadesi gelmişti. Ciddi diyorum çünkü kaşları çatılmıştı ve artık rahat oturmuyordu. Bu ifadeden yararlanarak devam ettim. " ve sabah uyandığımda odamdaydım." Diyerek sonlandırdım.
"Eline ne oldu? O canavar mı yaptı?" Sesi oldukça ciddiydi ve kaşları iyice çatılmıştı. Ellerimi biraz geriye çekerek "Sayılır." Dedim.
"Ne yani rüyada olmadığını anlamadın mı? Ve Ege kim?" Dedi
"Rüyada olmadığımı anlasaydım gecenin bir vakti neden dışarı çıkıyım?"dedim alaycı bir sesle. "Ayrıca Ege bizim okula yeni geldi. Bende nedenini anlayamadım ama zaten sonra bayılmıştım." Dedim
"Onun yanında mı? Dedi bir çırpıda. Dönüp gözlerine baktım. Vücudumdan bir akım geçti. "Büyük ihtimal. Sabah kendimi evde bulmamın sebebi o olmalı." Dedim.
"Senin evini nerden biliyor?"
Durdum. Haklıydı daha tam tanışmamıştık bile. Evimi nerden biliyordu.
"Bi- bilmiyorum. " korktuğumda genelde kekelerdim. Elimde olan bir şey değil.
"Sıra sende" dedim düz bir sesle. Ama Mert gözlerini soğuk bir boşluğa daldırmıştı. "Mert!" Dedim biraz daha yükses bir sesle. " gözlerini boşuktan ayırıp benimkiyle buluşturdu. Gözlerimi kaçırdım. Biraz daha baksaydım kaybolacaktım.
"Ben rüyamda aynı şeyleri gördüm tek farkı bir arabanın üstüne 'kristal' yazdım. Ama elimde değildi. Sanki biri zorla yazdırıyordu."
" Ne? Onu yazan sen miydin? Mert bu rüya değil. Gerçekten yazmıştın." Anlamayan bir ifadeyle beni süzdü. "Yani demek istediğim dün bizim arabanın camına kristal yazmıştı. Sen olmalısın. Sanırım ikimizde rüyayla gerçeği karıştırıyoruz." Dedim bilmiş bir ifadeyle.
"Peki ya rüyalarımızla başlayıp gerçekliğe gidiyorsak. Çünkü gördüğüm şeyler gerçeklikten uzak şeylerdi ama ilerledikçe gerçeğe yaklaşıyordu." Dedi.
Söyledikleri üzerine düşünüp hak verdim. Gördüğüm kırmızı ay gerçek dışıydı ancak Ege ve o homurdayan adam tamamen gerçekti.
" Haklısın. Ama gerçekliğe gittiğimizi nasıl anlayacağız?" Artık benimde ellerim masada birleşti.
"Birbirimizi bulmalıyız o zaman her şeyin doğrusunu yanlışını buluruz." Dedi.
"Ayrıca rüyalarda canımız acımaz ne zaman canımız acımaya başlarsa gerçekliğe adım attık demek." İfadelerimi bakışlarıyka onaylayınca gururlandım.
"Nerede buluşacağız?" Dedi.
"Bizim evin aşağısında kırmızı renkte bir dükkan var. Görmemen mümkün değil. Etrafına fark yaratan bir yapısı var. Orada buluşalım." Gözleri tekrar benimkiyle buluşunca yine bakışlarımı kaçırdım. "Yarın görüşmek üzere" deyip ayağa kalktı. Kapıya yaklaşırken arkasına dönüp bana baktı. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. " ve de kendine dikkat et." Dedi. Şimdi ölebilirdim.

TesadüfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin