Aynada son kez üstümdeki üniformaya baktım. Bu üniformayı giymek için ne kadar beklemiştim. Sonunda dedim içimden. Sonunda başardın. Babanın en büyük hayalini gerçekleştirdin sonunda. Gururlu bir şekilde son kez yakamı düzeltip tören kepini aldım. Onu da kafama taktıktan sonra artık hazırdım. Koridora çıkıp heyecanla bekleyen diğer sınıf arkadaşlarıma katıldım.
"Pera?"
Arkamdan gelen Onur'un sesiyle ona döndüm. Üniforma içinde çok yakışıklı olmuştu. Birlikte sekiz yılımız geçmişti. İkimiz de ortaokul yıllarında bu askeri okula gelmiş eğitim almıştık. Ben babamdan dolayı eğitime biraz ileri düzeyde başlamıştım. Bunun etkisi tabiki başka yerlerde de vardı. Rütbem de diğer mezunlardan üst rütbedeydi mesela.
"Efendim Onur?"
"Üniforma yakışmış."
"Sağol, sana da yakışmış."
"Annen geldi mi?"
"Geldi. Kocasını koluna takıp hemde."
"Sen iyi misin?"
"O kadını umursamayı bırakalı çok oldu. Sadece o adamı getirme demiştim ama dinlemedi."
O kadın demiştim. Anne demek içimden gelmiyordu asla. Babamın şehit haberi geldiği gün bile ağlamayıp bir hafta sonra evlenip gelmişti. Bir de pişkin pişkin "Bu senin yeni baban." demesi yok mu. O zaman ilkokul yeni bitmişti. Mezuniyetim vardı ve babamı yanımda istiyordum. O gün kapı çaldığında ben babamı beklerken başka bir asker çıkmıştı karşıma. Gözleri boş bakıyordu. O kadar alışmıştı ki bu haberleri vermeye.
Beni gördüğünde gözleri buğulanmıştı. Bir kaç defa denk geldiğimiz oyunlar oynadığımız asker abiydi o. Yüzümde masum küçük bir gülümseme ile bakıp neden geldiğini sormuştum. Bana cevap vermeyip annemi çağırmamı istemişti. O minik halimle gidip annemi çağırmıştım. Kapıda konuşurlarken beni salona göndermişti ama duymuştum. Babamın şehit haberini duymuştum. Kimse yumuşatarak, tatlı hayaller kurmamı sağlayarak da söylememişti. Ben bir askerin ağzından babamın öldüğünü duymuştum.
O gün söz vermiştim kendime zaten. Babam gibi olucaktım. Onun hayalindeki çocuk olucaktım. Bana sürekli ona benzememi söylerdi. Benim babam çok yufka yürekliydi, cesurdu en önemlisi benim kahramanımdı. Fazla görüşemezdik ama bana asla baba eksikliğini hissettirmemişti. Onun tam aksine annem yapmıştı bunu. Yanımda olmasına rağmen yoktu. Ben kendi kendimi büyütmüştüm.
"Tören beş dakika sonra başlıyor herkes yerini alsın!"
Duyduğumuz sesle hemen sıraya dizildik. Hazır olda beklemeye başladık. Çok heyecan yapmıştım ve kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Sonra aklıma babam geldi. Boynumdaki asker künyesini hissetmek için sağ elimle olduğu yere bastırdım. Gözlerimi kapatıp aklıma en son gördüğüm halini getirmeye çalıştım. Babamı düşünmek beni rahatlatıyordu. Başımıza gelen komutanımız ile hepimiz asker selamı verip yeniden hazır ola geçtik.
"Rahat olun çocuklar. İki çift laf edip gidicem zaten."
Bu sefer herkes rahat ola geçti. Hala başımızdaki komutanı dinliyorduk.
"Hepinizi tebrik ederim. Bu yolda vazgeçen arkadaşlarınız da oldu ama bu azminiz beni çok memnun etti. Hepiniz bu ülke için savaşacak, canını ortaya koyacak değerli öğrencilerimizsiniz. Gözümü arkada bırakmayın."
Kimse birşey diyemedi. Hoş zaten tören de başlamıştı. Tekrar hazır ola geçip asker adımlarıyla törenin yapıldığı bahçeye çıktık. Yanlış bir hareket yapmamak için babamın beni izlediğini düşünmeye çalıştım. Sırayla sahneye çıktık. Hepimiz ip gibi dizilip başımız dik komutanlarımızı dinlemeye başladık. Bizi tebrik edip uzun konuşmalar yapmaya başladı hepsi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komutanım
General FictionAilesi dağılan bir kız. Babasının kurduğu hayali gerçekleştirmek için çabalayan bir kız. Peki bu kız o hayalleri gerçekleştirirken neler yaşayacak?