Gözlerimi açtığımda revirde kolumda serum ile duruyordum. İlk görevden yaralanmak da tam bana göreydi zaten. Yatağın etrafındaki perdeler kapatılmıştı. Bir kaç kişinin de konuşma sesleri geliyordu.
"Şu son gelen kız var ya, daha ilk görevinde yaralanmış. Birde o adamlardan birini öldüresiye dövdüğünü söylediler, kendim görmesem inanmazdım. Adam konuşamayacak hale gelmiş resmen."
"Duymasın sakın? Hemen yanımızda unutma."
"Hala baygındır, çok kan kaybetmiş. Revire de aceleyle getirdiler zaten. Yüzünü göstermeyen komutanları vardı ya? Hani şu sürekli ters konuşan."
"Hatırladım, noldu ona?"
"Adam öyle bir girdi ki revire. Kucağında da o kız vardı. Artık aralarında ne var bilmiyorum."
"Şaka yapıyorsun! Nasıl baştan çıkardı acaba geldiği gibi? Asker olduğu için midir? Belki adamın ilgisini öyle çekmiştir?"
Bu konuşma çok uzadı sanki. Üstelik benim hakkımda abuk subuk konuşuyorlar. Başta belki pek birşey yoktu ama son söyledikleri? Tam konuşmak için ağzımı açıyordum ki başka birisi bu duruma müdahale etti.
"Hiç utanmıyor musunuz siz? Kız baygın haliyle acı çekiyor içerde siz burda onun dedikodusunu yapıyorsunuz. Cidden yazık. En yakın zamanda toplanmanızı öneririm."
"İlkay bey biz-"
"Tek kelime daha etmek yerine gidip toplanın. Komutan bu durumu duymadan başka yere tayin isteyin."
Cümlesini bitirince perdelerden biri açıldı ve içeriye İlkay girdi. Perdeyi geri kapattıktan sonra beni uyanık görünce bir anlık şaşırdı. Sonra yanımdaki sandalyeye geçip oturdu.
"Ne zaman uyandın?"
"Fazla olmadı."
"Duydun mu?"
"Neyi?"
Bilmiyormuş gibi yap kızım. İnsanların söylediklerine kulak asmamayı çok önceden öğrendin sen. Kimsenin seni iyi hissettirmesine ihtiyacın yok.
"Neyse boşver. Nasıl oldun iyi misin?"
"İyiyim. Bana birşey olmaz zaten, sadece kan kaybettiğim için oldu."
"Öyle diyorsan peki. Bu arada bir misafirin var. İlk geldiğin gün kaldığın odayı verdi müdür. Görmek istersen eğer yanına getirebilirim?"
"Kim geldi ki? Gidelim merak ettim."
Ayağa kalkıp kolumdaki serumu çıkardım. Zaten içindeki ilaç bitmişti bile. Merminin olduğu yerde de sargılar vardı şuan. İlkay serumu çıkardıktan sonra hemen yanımda benimle revirden çıktı. Üstümde görevde giydiklerim değilde normalde giydiğim eşofman takımları vardı. Timdeki erkeklerin böyle birşey yapmıcağı belli olduğu için Fıstık yapmıştır diyerek geçiştirdim. Şimdi sormak istemiyordum çünkü cevap belliydi zaten.
Birlikte üst kata çıkıp ilk kaldığım odaya yöneldik. İlkay benden önce davranıp kapıyı çaldı. Bir süre bekledikten sonra kapı açıldı.
"Kim-"
Onur? Onur gelmişti! Heyecanla boynuna atlayıp sarıldım. Kolumun acısı şuan umurumda değildi. O beni kendinden ayırana kadar birbirimize sarıldık. Ayrıldığımızda gözü direk açıkta duran bandajlı koluma gitti.
"İlk görevden yaralanacağını biliyordum."
Bunu derken gülmesi normal mi? Bu çocuk acımdan zevk mi alıyor yoksa?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komutanım
Ficción GeneralAilesi dağılan bir kız. Babasının kurduğu hayali gerçekleştirmek için çabalayan bir kız. Peki bu kız o hayalleri gerçekleştirirken neler yaşayacak?