2.Bölüm

194 9 3
                                    

Okula Onur ile geri döndük. İkimizde görev yerlerimizi öğrenecektik. Ailesi ne kadar bizde gelelim bırakırız tarzı şeyler dese de ben kabul etmemiştim. Yemekte çok gülmüştük birlikte. Benim kendi annem ile yapamadığım şakaları bile bu aile ile yapmıştım. Ayşe teyze sağolsun beni kendi kızı gibi görmüştü daha yeni tanışmamıza rağmen. Onur beni her nasıl anlattıysa kadın benimle eşinin dedikodusunu bile yaptı.

Kız ve erkeklerin kaldığı yatakhaneler karşılıklı duruyordu. Kendi çantamı zaten hazır tuttuğum için omzuma attığım gibi yatakhaneden çıktım. Onur da benimle eş zamanlı çıktığında yan yana müdürün odasına yol aldık. Nereye gideceğimizi öğrenicektik. Hayat bizi nereye savurucak, neler yaşayacaz. Onur çok sessizdi yemekten beri. Ayrı yerlere düşmek istemiyordu benimle. Genelde ezilen kişi olduğum için beni her zaman korumak istiyordu biliyordum ama artık o küçük kız değildim. Ben de büyümüş, olgunlaşmıştım. Müdürün kapısının önüne gelince ikimizde kısa bir süre durduk. Koridorda gözlerimiz gezindi. En son birbirimizde durunca hüzünlü bir şekilde baktık. Kısa bir gülümsemenin ardından içeriye girdik. Müdür direk kafasını kaldırıp bizi gördü.

"Gelin çocuklar. Görev yerleriniz belli oldu."

"Peki neresi?"

"Pera kızım, sen Hakkari de bir askeriyede görev alacaksın. Sınıra yakın bir yerde olduğunu biliyorum sadece, adresleri size vericem zaten."

"Onur nerde peki?"

"O da Van'da. Birbirinize yakın yerlere düşmüşsünüz yine."

"Pera ile aynı askeriyede görev alamaz mıyım?"

"Pek önermem. Küçüklüğünüzden beri birbirinize bağlısınız görevi tehlikeye atma ihtimaliniz yüksek. En azından yakınsınız gidip görebilirsiniz ama aynı yerde görev almayı düşünmeyin."

"Peki..."

Onur masanın üstündeki adres kağıdını alıp odadan çıktı. Sadece arkasından bakabildik.

"Onun adına özür dilerim. Bunca yıl bizi eğittiğiniz için de teşekkür ederim."

"Gerçekten babana benziyorsun Pera. Huylarınız bile aynı. Bana her zaman onu hatırlatıyorsun."

"Babamın unutulmaması iyi birşey, sevindim açıkçası. Beni böyle görmesini çok isterdim ama nasip olmadı. Ben Onur'a yetişsem iyi olur. Seni ararım Hakan amca."

"Telefonun başında bekliyor olucam. Orda kendine dikkat et!"

Son söylediği cümleyi odadan çıkarken uzaktan duymuştum. Onur'a yetişmem gerekiyordu. Koşarak merdivenlerden indim. Onuru kapıdan çıkarken görünce daha da hızlandım. Yetiştiğimde çoktan bahçedeydik.

"Noldu? Niye beklemedin?"

"Zaten farklı yerlere gidiyoruz birlikte gitmenin anlamı yok."

"Onur aynı yere düşmedik diye mi bu?"

"Kendimi önceden hazırlıyorum sadece. Orda seni koruyabilecek kimse olmayacak. Ya birşey olursa?"

"Onur ben artık çocuk değilim. Yirmi beş yaşındayız ikimizde."

"Gözümde hala savunmasız duruyorsun ama? Ya herkes üstüne gelirse?"

"Birşey olursa seni ararım. Tamam mı?"

"Öyle olsun."

"En ufak bir kötü olayda senin yanına gelirim görev için gerekirse görevlere katılmam ama gelirim. O yüzden asma suratını. Taksi çağır da gidelim. Otobüslerimizin kalkmasına yarım saat kalmış."

KomutanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin