GICIK

Bir Takım Aksaklıklar

Çağan'dan

"Sizinle vedalaşmak çok isterdim ama mutluluğunuzu bozmak istemedim. Ben varken hep diken üzerindesiniz ama ben yokken çok güzel gülüyorsunuz. Hep gülün... Çağan ve Nil sizi de tebrik ederim. Bir yastıkta kocayın :) Hoşçakalın..."
Tuana Naz

Notu tekrar tekrar ve tekrar okudum. Kaçıncı okuyuşum olduğunu sayamamıştım bile. Notun elimden çekilmesiyle irkildim.

"Ne oluyor Çağan"

"Tuana gitmiş"

"Ne demek gitmiş"

"Oku anlarsın"

Ülkü ve Yağız bir süre kağıtla bakıştı kendilerine geldiklerinde Yağız bir anda yükseldi.

"Size yapmayalım demiştim"

"Biz nereden bilelim böyle olacağını?"

"Tuana'yı hiç tanımadan onun üzerinden saçma sapan işlere girmeyin o zaman, sizin yüzünüzden burada kalacağı bir kaç gün de zehir oldu!"

Yağız sanırım haklıydı. Benim salaklığım ne bekliyordum ki? Tuana'nın kokusu sinen odaya göz gezdirdim. Ne yani yıllar sonra gelmiş, ama benim yüzümden gitmiş miydi?

Tuana'dan

Uçak seferleri iptal edilmişti. Tabi kimsenin gidemediğimden haberi yoktu. Valizime bakıp iç çektim.

"Gidemedik ha"

"Aynen bu şehir bize yapıştı bırakmıyor"

Valizle konuşmama garip garip bakan ablanın nefesini hafifce tenimde hissettim. O beni okuyup üflemiş miydi?!

"Abla git başkasına bulaş rahat bırak beni. Hasta değilim ben"

Abla ise beni takmadan kafasını iki yana sallayarak üzgünce bana baktı.

"Allah şifa versin kızım"

Sallana sallana giden teyzenin arkasından şaşkınca baktım. O sırada hala ilerlediğim için taşa takılan tekerle duraksadım.

"Hayır hayır şu an kırılamazsın"

Çattık ya hep beni mi bulur böyle şeyler. Varya kesin o kadın bana büyü yaptı. Aklıma gelen anılarla gözlerim doldu.

Flashback

"Ya Ülkü nereye sürüklüyorsun beni büyücülerle uğraştırma bir de bizi"

"Ya kızım bu falcı çok ünlü her dediği tutuyor büyücü değil niye anlamıyorsun?! Çağan, Yağız siz de hızlanın kaplumbağa gibisiniz"

"Ya Ülkü beni boşu boşuna sürüklüyorsun sevgilimden de ayırdın çok mutlu gibi koşa koşa mı geleyim"

"Höst abisi yanındayken yürümesene kıza"

"Sanane lan"

"Tuana bunlar yine odun rollerine büründüler yürü biz gidelim"

"Zaten yürümüyor, koşuyorum Ülkü ne yapayım uçayım mı?"

"Hey! Bizi de bekleyin"

Flashback the end

Yine tutamadığım göz yaşlarını usulca sildim. Kırık tekerleği umursamadan valizi peşimden sürükleyerek bir otele girdim. Kırık tekerler yere sürterek çok sinir bozucu bir ses çıkardığı için maruz kaldığım kızgın bakışları umursamamaya çalışarak resepsiyona ilerledim.

...

Bir yandan başıma havluyu sararken banyodan çıktım. Bornozumun kemerini sıkarak yatağa ilerledim. Telefonum hala uçak modundaydı. Uçak modunu kapatıp interneti açmamla ekrana bir sürü bildirim düştü. Bildirimleri açmak yerine Yağız'ı aradım.

"Tuana, neredesin sen?! Halam hala gelmediğini söyledi"

Sesini duymamla gözlerim doldu. Titreyen sesimi belli etmemeye çalışarak konuştum.

"Otobüsten yeni indim eve daha geçmedim"

"Tuana o bıraktığın saçma not da neyin nesiydi?!"

"Yağız ben eve geldiğimde sizi gördüm. Çok mutluydunuz salonda gülüşüyordunuz. Ben varken o hallerinizin aksine diken üstündesiniz"

"Saçmalam-"

Yağız'ın sesi kesildi. Arkada bir süre çekişme geçtikten sonra onun sesini duydum. Kendimi daha fazla tutamadım ağızımdan sesli bir hıçkırık çıktı.

"Tuana, İzmir'de olmadığını biliyorum teknik bir aksaklıktan otobüs seferleri iptal olmuş. Hemen buraya gel"

"Sen başka otobüsten bahsediyorsun ben İzmir'deyim"

"Biletini gördüm Tuana. Lütfen buraya gel..."

Sesi yalvarırcasına çıkmıştı. Sanki beni önemsiyormuş gibi...

Daha fazla dayanamayıp aramayı sonlandırdım. Ve telefonu tamamen kapattım.

Üzerime hızlıca pijamalarımı giydim. Yorganın altına girdiğimde gözyaşlarımı rahat bıraktım. Gözyaşlarım ve ben baş başa kalmıştık. Yine ve yeniden...

"Gelmiyorsun
Görmüyorsun
Ne haldeyim hiç sen
Biliyor musun?"

Yine uzun bir aradan sonra gelen bölüm
Aslında çok dersim var ama yılın ilk günü bölüm atmak istedim :)
Yarın iki sınavım var İnşaallah güzel geçer
Oy vermeyi unutmayın
Yorumlarınızı merakla bekliyorum