Kapıyı aç 0.3

228 70 110
                                    

(medya tam bu fici yansıttığı için kapak oldu haberiniz ola)

.

.

.

Sarışın olan her yeri görebilen bir gökdelenin üzerine çıkmış ve yaklaşık 3 saat önce patlattığı binanın yanan enkazını izliyordu. Yüzündeki gülümsemeyi uzaktan gören biri bile zafer gülümsemesi olduğunu anlayabilirdi. Uçuşan uzun sarı saçlarını arkasına almış ve at kuyruğu şeklinde toplamıştı. Cebindeki telefonun çalmasıyla yanan enkaza bakmayı bırakıp telefonu açmıştı.

- LANET PİÇ NEREDESİN SEN?!

- Görev? Görevdeydim efendim.

- APTAL! Hwang'ın bankasını patlattın ve arkanda delil bıraktın öyle mi?!

- N-ne delil-

- SENİ KURTARDIĞIM GÜNÜN SABAHINI SİKEYİM! KEŞKE O BOK ÇUKURUNDA ÇÜRÜSEYDİN!

Çocuk duyduğu cümlelerin ağırlığıyla yere çökmüş ve kendisine edilen hakaretleri dinlemişti. Az önce mutlulukla atan kalbi şimdi acıyla kavruluyordu. Bir insan bu kadar acımasız olabilir miydi?

- Öldün lan sen! An itibariyle seni ölü ilan ediyorum. 

- N-ne...

- Diyorum ki en fazla 1 haftan var, belki o bile yok! Bizi de yakalatmadan seni kovuyorum.

- B-beni ölüme mi terk edeceksiniz?!

Çocuk yüzüne kapanan telefonla zor tuttuğu göz yaşını serbest bırakmıştı. Aklından geçen son şey nasıl ve ne şekilde öleceğiydi.


&&&


- Bulamadık ne lan?! Ne demek bulamadık? Ölücez lan! Patron anamızı s-

- Neyi bulamadınız?

Tombul yanaklı genç korkak gözlerle arkasına dönmüş ve gördüğü kişiyle elindeki telefon yeri boylamıştı. 

- P-patron...?

- Neyi bulamadınız dedim?

- Şey.. şeyi...

- BANA BAK,

Patron, çocuğun yüzünü kavramış ve tüm gücüyle sıkmıştı. Çocuğun ağzından büyük bir inilti kaçmış ve zor tuttuğu gözyaşlarını serbest bırakmıştı. Patronundan ölesiye korkuyordu. Zaten her şeyden korkardı o, patronu onu sadece zekası için işe almıştı.

- ZATEN SİNİRLİYİM EĞER ÖLMEK İSTEMİYORSAN NEYİ BULAMADIĞINIZI SÖYLE!

- DNA... DNA'yı e-efendim...

Çocuk çenesini sıkan elle zar zor konuşabilmişti. Kurtulmak için çırpınamıyordu bile, eğer ona el kaldırırsa ne olacağını biliyordu çünkü. Patronu elini hızla çekmiş ve sinirle bağırmıştı. 

- SİZ NE İŞE YARARSINIZ Kİ ZATEN?!? ALTI ÜSTÜ BİR DNA NEYİNİ BULAMADINIZ?!?

- Efendim DNA'yı bulamadık çünkü öyle bir insan yok.

Hızlı adımlarla içeri giren genç çocuğun sert sözleri patronun dikkatini çekmişti. Kafasını bilgisayardan kaldırmış ve siyah saçlı uzun çocuğu alaylı bir gülümsemeyle izlemişti.

- Açık konuş Kim Seungmin.

Çocuk boğazını temizlemiş ve patronun önüne adımlamıştı. Arkadaşının tam önüne geçmiş ve görünmesini engellemişti.

- Jisung sen laboratuvara geç buraya ben bakarım.

Patronu Seungmin'in söylediklerine gözlerini devirmiş ve çocuğu yanına çağırmıştı. 

- Efendim dünyada bulduğunuz DNA'ya ait hiç bir insan bulamadık. Ya kimliği yok ya da yeni doğmuş bir bebeğe ait. Ama bebek desek çok saçma olur hangi ajan bebek DNA'sı kullanır ki?

- Bebek mi? Ah, çok saçma! Hiçbir ajan bebek DNA'sı kullanmaz çünkü bunu tahmin edeceğimizi bilir. Ayrıca kimliği olmaması daha olası. Bir hayalet ajanımız kalmıştı o da olsu-

- HYUNJİN! LAN ÇIKSANIZA ŞURADAN! HYUNJİN Mİ BENİ TANIMAYACAK? HAH! GÜLDÜRMEYİN BENİ VE AÇIN ŞU KAPIYI!

Sözlerini kapının önündeki bağrışlar yüzünden yarım bırakan patron kaşlarını çatarak kapıya yönelmişti. Kim onun gizli üssüne bu şekilde girmeye cesaret edebilirdi ki? Kapıyı açmış ve gördüğü kişiyle hızla geri kapatmıştı.

- Tanrım, Minho! Nasıl unuttum seni?

- Sikik! aç şu kapıyı!

&

Anlık hyunjin;; yook

mükemmel bir bölümle karsınızdayım (2 haftadır aynı bölümü yazıyorum)

oy ve yorum pls

W.

KAVANOZDAKİ KELEBEK -hyunlix-   *askıda*Where stories live. Discover now