Aptal 0.4

189 70 47
                                    

.

.

.

Felix'in güncesinden:

- Ben ölmeyeceğim ihtiyar, ama sen ölmek için yalvaracaksın. Madem beni ölüme terk ettiniz, o zaman bende hepinizi kendi ellerimle öldürürüm. Sonuçta yapmadığım şey değil.

- Denesene lix, yapabilir misin bunu? Seni büyüten birine bunu yapabilir misin? Yapamazsın çünkü sen vicdanlı birisin.

- Emin misin? Kendi ailesi için katliam planları yapan birine bunu söylemen ne büyük cesaret?

- Önemli olan düşünmek değil yapmaktır. Ayrıca patronunu tehdit edemezsin. Kuralları biliyorsun.

- Eski patronum.

Diyerek telefonu suratına kapatmıştım. Şu anda öfkeden delirdiğine emindim. Çünkü bu yaşlı bunak suratına telefon kapatılmasını bırakın, kendisine "siz" diye hitap edilmediğinde bile delirirdi. Takıntılı manyak. 

Yapamam sanıyorsa yanılıyordu çünkü öldürdüğüm insan sayısını saymayı çoktan bırakmıştım. Ama asla masum bir insanı öldürmemiştim ve öldürmeyecektim. Bu ihtiyarda azılı bir katil olduğuna göre onu öldürmem için önümde hiç bir engel kalmıyordu. Bir seri katil değildim çünkü hem masumları öldüremezdim hem de benim işim plan yapıp sessiz hareket etmekti. Bu yüzden bir suikastçıydım. Ama bizim gibilere ajan demeye bayılıyorlardı. 

Her ne olursa olsun yakalanmayacaktım. 

...

Yakalandım. 

VE BUNU SAKLANDIĞIM BİNANIN ÖNÜNÜ ARABALARLA DOLANA KADAR ANLAMADIĞIMA İNANAMIYORUM!

Ne yapacağım? Hızlı düşün Felix! En kolay çıkış yolu ne? Bu kadar arabayı ve silahlı adamları nasıl atlatabilirsin? 

Arka kapı? Orayı düşünmelerinin imkanı yok çünkü duvar şeklinde... Ama ya biliyorlarsa? Sonuçta bir seri katili küçümsemek aptallık olur. Ama orayı bilmemelerini ümit etmekten başka yolumda yok ki! Denemekten zarar gelmez diyemeyeceğim çünkü bu denemenin sonunda hayatım var!

Hızla çantamı kapıp merdivenleri inmeye başladım, tabii buna inmek denirse! 

- Ses çıkarmayın aptallar. Patronun bankasını yıkacak kadar tehlikeli bir ajan var karşımızda.

Aynen, hiç duyulmuyorsunuz şu anda. Ayrıca ajan ne ya? Boşver onları Felix, hala zamanın var. Kapıyı açmak için çilingir kullanıyorlardı sonuçta kırmak ses çıkarırdı. En azından hala az da olsa akıl sahibiler. 

Kapının önüne gelmiş ve çantamı karıştırmaya başlamıştım. Tesadüfen fark ettiğim şeyle gözlerim açılmıştı, makyaj çantam neredeydi?! Onun içinde ruj şeklinde bıçaklarım vardı ve lanet olsun ki onlara bir servet ödemiştim! Tamam bunu da boşver Felix. Neyin var senin? 

Anahtarı bulmuş ve hemen anahtarı kilide yerleştirip kapıyı sessizce açmıştım. Tamam zeki değiller en azından, binayı komple çevrelemediklerine göre. Tek çıkışın ön kapı olduğunu düşünmüyorlardır değil mi? 

Kurtuldum.

Ama bu çok kolay oldu? Yıllarca tehlikeyi sezebilme gibi bir özelliğim olduğu için takımlara liderlik etmiştim ve şu anda hiç iyi şeyler sezmiyordum... 

Bu sezgimin doğru olduğunu tam da ağzıma bir bez yapıştırılınca anlamıştım...  Ama nefesimi tutabilirim yani en azından bu adamı öldürene kadar. Çırpınıyormuş gibi yaparak cebimdeki bıçağı çıkarmış ve arkamdaki güçlü kolların karın boşluğuna doğru savurmuştum. 

- Aptal.

Evet bileğimi tutmuştu ama  bununla kalmamıştı... Hızlı bir hareketle kolumu sıkmış ve ince bileğimi bükmüştü. Acıyla haykırırken kırıldığını anlamıştım. Hissettiğim acı dayanılmazdı... Ama daha öncede çoğu yerim kırıldığı için alışıktım çok sorun olmazdı. Tabii bağırmak için ağzımı açtığımda ağzımdaki ilaçlı bezi tamamen unutmuştum.

Gözlerim yoğun acıyla yavaşça kapanırken gördüğüm son şeyler bir çift kahverengi çekik göz olmuştu...

&&&

çok kısa geçiş bölümü gibi bir şey bu yuzden sorgulamayın gecenin 2sinde yazıyorum

W.

KAVANOZDAKİ KELEBEK -hyunlix-   *askıda*Where stories live. Discover now