Ay'ın hikayesi 0.8

143 40 41
                                    


"Kanatları kırık kelebek; eli uz, evi uzak kelebek. Benim olman için çok mu beklemem gerek?"

.

.

.

Sanırım yarım saat ya da bir saat kadar uyumuştum. Bilmiyordum, zaman kavramımı çoktan yitirmiştim. Üşüyordum ama gözlerimi açacak halim yoktu. Sanırım yine o ilaçlardan vermişlerdi? Hiç bir şey bilmiyordum, neredeydim? bana ne yapacaklardı? ya da hangi gündeydik? saat kaçtı?

Saçlarımda bir el hissediyordum, biri saçlarıma dokunuyor muydu? Hayır daha kötüsü okşuyordu! Isındığımı hissetmiştim,  yere düşen yorgan üzerime örtülmüştü.

...

Bu sefer gözlerimi açabilmiştim. Evet, hala yaşıyordum ve beni öldürecek gibi durmuyorlardı. O zaman ne halt etmek için buradaydım hala? Gözlerimi açar açmaz ilk düşündüklerim gerçekten de bu olmuştu. Üzerimde kahverengi bir gecelik vardı, bunları kim giydirmişti? Bunu düşünmemeye karar vermiştim. Gece yarısıydı ve dolunay gökyüzündeydi. Ay ışığı yüzüme vuruyor ve ben bundan zevk alarak gülümsüyordum. Yatağın yanındaki pencereden yıldızlar ve ay önüme seriliyordu. Hayal kurmam için aklımın kapılarını çoktan aralamıştım. 

Hayalimde bir uçurumun kenarındaydım ve ışıldayan ayın önünde dans ediyordum. Yıldızlar görünmüyordu, çünkü ay o kadar parlaktı ki yıldızların titrek ışığı ayın yanında sönük kalıyorlardı. Gülümsüyordum? Hayır kahkahalar atıyordum. Cidden büyülü bir andı. Yani ben asla böyle bir an yaşayamayacaktım... Kahkahalarımın gözyaşlarına dönüştüğünü gözümde bir el hissetmemle anlamıştım. 

Hayalimi irkilerek yarım bırakmış ve hızla gözümdeki eli kavramıştım. Göğsüm hissettiğim korkudan hızla inip kalkıyordu. Onunda yüzüne ay ışığı vuruyordu ve bu onu daha da karşı konulmaz yapıyordu. Kara gözlerindeki büyülenmiş ifade beni de büyülüyordu. Korkumun yavaşça dinmesine anlam veremiyordum, bu adam bana işkence çektirmemiş miydi? Ona böyle bakmam doğru muydu? Tabii ki değildi!

 Ama karşı koyamıyordum ruhumun ona çekildiğini hissediyordum. Büyücü müydü? İstemeden de olsa onu elinde bir asa ve pelerinle hayal etmeden duramamıştım. Şimdi cidden büyüleyici görünüyordu işte.

- Neye güldüğünü öğrenebilir miyim kelebek?

- Çok güzelsin.

- Ne?

Ağzımdan kaçırdığım cümleyle  kelimenin tam anlamıyla yerin dibine girmiştim! Yanaklarım hızla kızarırken hala onun elini tuttuğumu fark etmiştim. Elimi elinden elektrik çarpmış gibi çekerken onun kısık kıkırtısı doldurmuştu geceyi. Sırf ona bakmamak için Ay'ı izliyor ve gerginliğimi gizlemeye çalışıyordum. İçimden geçirdiğim onca soruyu ona nasıl sorabilirdim?

- Bu kadar büyülenerek izlediğin şeyin bir anne olduğunu biliyor muydun?

Gözlerim ona dönerken dediği şeyi anlamaya çalışıyordum. Ay nasıl bir anne olabilirdi?

- Anlamadım?

- Luna'nın hikayesini biliyor musun? 

- Luna mı?

- Ay'ın diğer adı. Yani Ay'ın hikayesi?

- Bilmiyorum...

Cidden Ay'la ilgili her şeye ilgi duyduğum için bunu asla kaçırmazdım. Soruyu sorduğum katilim olsa bile...

- Anlatır mısın?

Gözlerini Ay'a çevirmiş ve izlemeye başlamıştı. Sanırım anlatmayacaktı... İyi de anlatmayacaksan niye meraklandırıyorsun be adam?

KAVANOZDAKİ KELEBEK -hyunlix-   *askıda*Where stories live. Discover now