Kartal'dan...
Eve geldiğimde ve kısa bir banyo yaptığımda, sürekli çalan telefonum gelmişti aklıma. Salona giderek elime telefonu aldığımda, karşı karşıya kaldığım isim ürpermeme neden oldu.
Kumrum'dan 5 cevapsız arama, 1 mesaj.
Mesajlara girdim. Ellerimin titremesine engel olamadım. Gözlerim, saniyelerce yazdığı cümlede oyalandı.
Abi, nerdesin? Gelir misin?
Rehbere girerek numarasını aradım. Açılmadı. Tekrar aradım. Açılmadı. Bu kez Serkan Bey'in numarasını tuşladım. Bir iki çalıştan sonra açıldı.
"Kartal?"
"Serkan Bey, telefonu Kumru'ya verin." Karşıdan bir süre ses gelmedi. "Serkan Bey?" Bir kaç hışırtı sonrasında boğazını temizledi.
"Kumru şuan uyuyor. Uyanınca seni aramasını söylerim."
Gözlerim saate takıldı. Kumru bu saatte asla uyumazdı.
"Serkan Bey," dedim daha baskın bir sesle. Sinirlerim iyice gerilmeye başlıyor, Kumru'ya bir şey olma durumu dişlerimi sıkmama neden oluyordu. "Kumru bu saatte uyumaz. Telefonu ona verin." Serkan Bey'in yerine, arkadan başka bir ses yükseldi.
"Baba, Kumru uyandı. Ben doktoru çağırmaya gidiyorum. Telefon konuşman bitince gel."
Salonda dönüp dolaşan adımlarım anında duraksadı. Bir şey olmuştu, bir şey olmuştu ve ben Kumru'nun yanında değildim. "Kumru'ya ne oldu?" Endişe dolu sesim, yan odadan Kutay'ın da gelmesini sağladı. Yeni uyanmış olmalıydı. Genelde bu saatlerde uyuyan Kutay olurdu.
"Abi? Ne olmuş Kumru'ya?" Kapının eşiğinden geçip yanıma geldiğinde, bende Serkan Bey'in cevap vermesini bekliyordum.
"Bir saate bizim evimizde olun." Dedi ve telefonu yüzüme kapadı. Bir kaç defa arasam da açmadığında, telefonu sinirle duvara fırlattım.
.
Olmuyordu. Kendimi dizginleyemiyordum.
Kutay, sinirden yerinde bile duramazken, ben öylece duruyordum. Sırtımı duvara yaslamış, beynime işkence ediyordum. Nasıldı? Ne olmuştu? Neyi vardı? Ne yapmışlardı?
Bileğimde olan saate baktım. Aradan yaklaşık bir buçuk saat geçmiş ama onlar hala gelmemişti. Arka cebimdeki telefonu aldım. Ekranı henüz açamadan araba sesi doldu kulaklarıma. Kutay duraksayarak bana bir bakış atmış, sonrasında hızlıca duran arabaya ilerlemişti.
Duvardan çekilip, bende Kutay'ın arkasından hızla arabaya ilerledim. Açılan kapıdan, Kumru'nun yarı uyanık, yarı baygın yüzünü görmüştüm. Kutay hızla onu kendine çekip sarılırken, bir kaç adım sonra yanlarında bitmiştim.
Kutay geri çekildiğinde, Kurmu'yu kucağıma alarak arabadan çıkardım. Kısık sesle bir şeyler mırıldandığını duyuyor ama hiçbir şey anlamıyordum. "Abi," Saçlarına bastırdım burnumu ve derin bir nefes çektim.
"Abim," Kafasını boyun girintime daha da sakladı. "Geldim güzelim, çok özür dilerim." Anlını öptüm. "Açamadım ben telefonlarını," Kafasını sağa sola hareket ettirdi. Bir eli çenemi buldu ve yeni çıkmaya başlamış sakallarımda gezindi.
"Hayır, önemli değil." Önemliydi. Onunla ilgili herşey çok önemliydi. Eğer salaklık etmeyip göz ucuyla bile olsun telefona baksaydım belki bunca zaman yanında olmuş olurdum.
Serkan Bey evin kapısını açtığında, havanın soğuk olması Kumru'yu etkilemesin diye Kutay'ın arkasından eve yürümeye başladım. Kumru hala yarı uyanıktı ve kucağımda daha da mayışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Batan Kırık Cam Parçaları
Chick-Lit/Aile Kurgusu/ Bunca yıllık abilerinden ayrılmak istemeyen Kumru, karşısında dimdik duran ve kararından emin adamdan kaçamıyordu. Her ne kadar kabul etmek istemese de babasıydı, o. İstemese de velayetini almıştı. Ne olacaktı? Ne olmalıydı?