Kırların arasında koşuyordum,ama tek bir sorun vardı...
Gece kimse kırlarda koşmazdı ama ben Asya'ydım işte.
Sırf gece korksamda yıldızları görmek için koşardım kırlarda... Bu hep böyleydi ben yıldızları severdim.Koşarken fark etmediğim birşey oldu... Kırlardaki çiçekler kurudu, yıldızlar gökyüzünden yok oldu... Uzakta onu gördüm işte oydu tam orada kurumuş çiçeklerin arasındaydı. O anki korkuyla bir adım geri gittim. Oysa bana doğru koşuyordu. "Niye gittin?Niye gittin?" Diye sesler kafamda yankılanıyordu çığlık kadar yüksek bir ses duydum...
...
Uyandığımda herşeyin rüya olduğunu anlayınca bir oh çektim. Meğersem alarmın sesini çığlık sanmıştım... Yorganı üstümden atıp karmakarışık saçlarıma merhaba diyip banyoya ilerledim... Yüzüme vurduğum su kendime gelmeme yetmişti. İçerden annemin sesi duyuluyordu muhtemelen şarkı söylüyordu...
Odama geçip yeni okul üniformamı giydim. Üç parçaydı okul eteği, gömlek ve gömleğin yakası için bir kurdelemsi birşey...
Annem kızmasın diye hızlıca saçlarımı tarayıp yüzüme nemlendirici sürüp kahvaltıya indim. Evet bu dikkatinizi çekebilir çünkü müstakil evde oturuyordum. İstanbul'un normal bir yeriydi burası. Evde annemlere miras kalmıştı ama dekorasyonu güzeldi...
Mutfağa girip annemin yanağına bir öpücük kondurduktan sonra neler yaptığına göz gezdirdim...
Çılbır, biraz sosis ve diğer kahvaltılıklar vardı...Kahvaltıya oturup tabaktan biraz ekmek aldım. Sofradaki reçele uzanıp zar zor aldıktan sonra ekmeğin üstüne sürmeye başladım. Ne sakarlıktır ki reçeli sürerken elimdeki çataldan reçel damlayıp yeni okul gömleğimin üstüne düştü...
"Abovvv"diye hemen annemin yanına gittim. Annem -nasıl becerdin- bakışları eşliğinde odama gitti... Odadaki seslerden birşey aradığını anlayabiliyordum. En sonunda hızlı adımlarla merdivenden inip elime bir gömlek verdi -beyazdı- hemen tuvalete gidip üstümdeki gömleği çıkardım ve çamaşır makinesine attım ve annemin verdiği gömleği giydim. O an aklıma kurdelemsi şeyinde makinede olduğu aklıma geldi ama çok geçti çünkü makine çalışmaya başlamıştı bile... O an içimden 'Boşver be sanki ona bakacaklar' diyip tuvaletten çıktım...
....
Yarım kalan kahvaltımı bitirdikten sonra okul çantamı alıp
evin kapısına doğru yol aldım. Annemde arkamdan gelip beni uğurladı. Okul evime uzak olduğu için servisle gidecektim. Yavaş yavaş yanıma yaklaşan uzun minibüsün servis olduğunu anladım...Servise attığım ilk adımımda bir ses duydum "Adınız,Soyadınız" hostes soruyordu. "Asya Yıldız"diyerek hızlıca serviste yer bulmaya koyuldum.
O sırada yani boş olan,yeşil gözlü,kızıl saçlı ,yüzünde çiller olan bir kız gördüm ve yanına oturdum. Kız gülümseyerek "Merhaba ben Akça"dedi aynı şekilde gülümsedim "Bende Asya memnun oldum"diyerek yolculuğa başladık...
....
Akça anlattı,ben anlattım derken servis artık okula varmıştı. Akça çok samimi bir kızdı anlaşılan okulda yakın arkadaşım olacaktı...Servisten inip okulun bahçesinde kapıya doğru yürümeye başladım. Okul gözüme biraz fazla büyük gelmişti,pencereleri,kapısı ve duvarları-bana göre- aşırı büyüktü...
Umarım buradada yıldızlar karşıma çıkmazdı çünkü ne zaman bir yıldız görsem garip bir his olurdu içimde ama bir o kadarda çok severdim yıldızları...
Sınıfımı öğrenmek için okul müdürünün odasına gittim. Ve sınıfımın 11/E olduğunu söyledi. Hayır anlamadım gitti benim bu "E" şubelerinden çektiğim ne ilkokuldan beri "E" lisedede peşimi bırakmayacak bu "E" galiba...
Sınıfıma doğru yürümeye başladım,koridorda bir sürü insan vardı ve bir sıkıntı vardı... Çoğu 11.sınıf kızın yanında uzun kalıyordum. Eh normal boyum 1,73'tü küçükken voleybol kursuna gittiğim için boyum baya uzundu... Ve kızların yanından geçerken çoğu bana dik dik bakıyordu...
En sonunda sınıfımı bulduğumda içeri bir adım attım ki atmaz olaydım. Sınıfın her yeri -duvarları- yıldızlarla doluydu. O an gözlerimin karardığını hissettim ve bacaklarım kendini bıraktı. O an tek hatırladığım şey düşmeden önce bir erkek öğrencinin beni tuttuğuydu...
....
Başımdaki ağrıyla diklendim ve gözlerimi açtım. Ki yanımdaki öğrenciyi görene kadar sakindim. 'Çığlık'
Hızlıca geri çekildim o an tek olduğumu düşünüyordum çünkü..."Ah korkuttuysam özür dilerim. Sınıfta bayılmıştın bende seni revire getirdim hemşire bir ilaç verdi,iyi olcakmışsın"
Karşımdaki koyu kahverengi saçlı , ela gözlü çocuğa bakıyordum. Boşuna çığlık atmıştım!? Bunu fark etmem biraz uzun sürsede yinede özür dilesem iyi olurdu...
"Ben özür dilerim biraz aşırı tepki vermiş olabilirim, beni tuttuğun için teşekkürler sen olmasan kafamı yarabilirdim" çocuk gülümsedi...
"Önemli değil ama çığlık atmasan iyi olurdu bizimkide kulak yaniii..." ikimizde gülmeye başladık. Komik çocuktu...
"Bu arada ben Barış senin ismin?" gülümsedim "Asya, hmm Barış güzel isimmiş" derken diklendim ve ayağa kalktım.
Bir anda başıma bir ağrı girdi "Ahh başım" Barış birden diklendi. "Asya iyi misin?"derken ellerimi tuttu. Baş ağrım biraz geçmişti..."İyiyim iyiyim bir anda başıma bir ağrı girdide..."
"Tamam Asya gel sana koridorun sonundaki odadan ilaç alıp gelelim..."Tamam dercesine başımı salladım ve yürümeye başladım o anda gözüm camdan dışarı kaydı... H-hava kararmıştı ve bu saatte okul asla açık olmazdı...
Barış'a baktım "Barış neler oluyor?"1.Bölüm Sonu...
Sizce Barış iyi biri mi?
Akça'yı sevdiniz mi?
Yorumlarınızı bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Gizemi
Ficção Adolescente"Hayır yapma sakın" "Nolur" "Öldürme onları" "Yapma" "Beni dinle yapma lütfen!" "Yardım edin birisi polisi arasın!" "Ailemi öldürecekler" Cevap vermiyordu gözyaşlarımı görmezden gelip başka yöne bakıyordu. Asla yapmayacağım şeyi yaptım ve bac...