Bölüm 2 Dilfiruz
Hayatım boyunca karşılaştığım bütün kapılar bir bir yüzüme kapanmıştı. Kapanan kapıların başını da ailem çekiyordu, Cengiz ile olan evliliğim onlar için sadece küçük çocukların oynadığı evcilikten ibaretti. Zaten haklı olduklarını, hayatın yüzüme tokat gibi çarpmasından anlamıştım.
Tek kapanan kapı aile kapım değildi elbette, en yakın arkadaşlarım da bana sırtlarını dönmüşlerdi. O zamanlar herkese çok öfkeliydim, öyle ki öfkem her yeri yakıp yıkmıştı.
Bazen kendimi yüklediğim yükler, ithaflar beni o kadar dibe çekiyordu ki, karşımdaki insanların aşağılamaları bile artık canımı sıkmıyordu. Belki kabullenmekti belki de insanın kendine olan öz saygısını kaybetmesiydi.
Sırtıma batan ofis sandalyesinde olabildiğince geriye gidip esnedim. Bütün gün bu sıkıcı ofiste taslak çizmekten başka bir şey yapmamıştım.
"Hande Hanım, Asaf Bey sizi odasında bekliyor."
Çisil Hanım, otoriter sesi ile bana kibarca emir verirken terleyen avuç içlerimi pantolonumun üzerine sildim.
İlahi Bakış Açısı
Genç kadın ürkek adımlarını müdür odasına yönlendirirken daha bu sabah gördüğü, adının Semih olduğunu öğrendiği genç adam, bir anda karşısında belirivermişti.
Semih baş selamı verip Hande'ye gülümsediğinde genç kadın mütevazı bir şekilde kafasını sallamıştı. Burada ki her şey ona çok yabancıydı; karşısında ona selam veren adam, yürüdüğü koridor hatta köşede duran süs bitkisi bile çok yabancıydı.
Odaya ulaştığında ince parmakları önce kapının kulpunu tuttu sonrada boşta kalan eli ile kapıya tıkladı. İçeriden gelen bariton ses o kadar güçlüydü ki sanki iki beden arasındaki büyük ahşap kapı, yoktu.
Hande açtığı kapıdan içeri girdiğinde masadaki adama baktı. Bu adamı tanıyordu, ama herkesin bildiği bir tanıma değildi onunki. Daha fazla düşünmek istemedi, çünkü biliyordu düştüğü kuyudan çıkmak isterken tekrar soğuk suya gömülecekti.
"Hande Hanım, buyurun, oturun." Dedi, Asaf her seferinde büyüleniyordu, bu kadına karşı. Hande'nin, Antalya turunçgillerini anımsatan saçlarını gördükçe bir kez daha aşık oluyordu.
Hande, Asaf'ı bekletmemek adına deri tekli koltuğa oturdu. Eli ayağı titriyordu karşısındaki adam onu o kadar etkiliyordu ki bu etkilenme aşk değildi. Yaşadığı, hayranlık duygusuydu.
Yıllar önce okuduğu okulda düzenlenen bir seminerde görmüştü Asaf Karamanlı'yı. O zaman araştırmıştı hatta babasına bile bahsetmişti, Asaf'tan.
"Sizi aramızda görmek çok güzel."
Asaf sesini titretmemeye çalışırken yutkundu yıllardır uzaktan izlediği kadın tam karşısında oturuyordu. Şuan oturduğu yerden kalkıp genç kadının çilek renkli dudaklarını öpse içindeki özlem ateşini asla dindiremezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet Hatıralar
RomanceHande Güneş & Asaf Karamanlı Emanet Hatıralar adında Wattpad'de ki ilk ve tek kitaptır.