Sabah uyandım, biran şaşırdım. Anlık bir neredeyim derken saçı ıslak atları hazırlayan Yankı'yı gördüm. Oturur hale geldim ve gözlerimi ovuşturdum. "Saçlarını kurut derim biraz esiyor". Atlardan bana döndü, kollarını birleştirdi "Alışkınım bana sökmez" dedi ve sırıttı. Ayağa kalktım, bir adım ona doğru ilerledim ve "Hastalanırsan ne yapacağız bey efendi" dedim.
Bana göz devirdi ve ata bindi. Bende arkasından Beyaz Lekeye bindim ve yola başladık. Yolda aşırı saçma bir konu hakkında tartışıyorduk.
"Erkek dediğin kraliyet balosuna pembe elbiseyle gidecek"
"Gece saçmalama ya"
"Göreceksin bir gün bütün erkekler pembe elbise giyecek, sen bile"
"Çok beklersin canım"
Öylece kavga ederken bir anda bir çığlı sesi yükseldi. Erkeklerin ergenlikteki kalın sesinin aynısıydı. Tek sorun bu gerçekten ergen bir erkek mi yoksa boğazına borazan kaçmış bir düşman mı? Hızlıca sese doğru gittik. Geldiğimizde kılıçlarımızı çektik ve sese iyice yaklaştık, yere oturmuş gözünü tutan bir erkek çocuğu vardı.
Çocuğun yanına gittik. Yanına yavaşça oturdum elimi omzuna yavaşça koydum ve "İyi misin?" dedim. Tek gözüyle bana baktı ve "Çubuklarla oynarken gözüme çarptı, acıyor" dedi. Yavaşça gözüne bakmak için elini çektiğimde sadece kaşının biraz morardığını gördüğümde rahatladım.
Atlardaki çantadan morlukları önlemek için olan merhemi aldım ve çocuğun kaşına hafifçe sürdüm. Ayağa kalkması için yardım ettim ve "Daha iyi hissediyor musun?" dedim gülümseyerek. Başını sallayarak onayladı.
"Burada ne işin var ailen nerede"
"Beni daha bebekken terk ettiler ailemin kim olduğunu bilmiyorum"
"Ne!"
Dediği şeye şok olmuştum, bir aile bunu nasıl yapar. Anlık olarak çocuğu sarılma isteği duymuştum. Yankı yanımızda kütük gibi dikiliyordu. Elimle elinden tutup aşağı çektim ve çömelmesini sağladım. Çocuktan ayrıldım ve "Şimdi sorduğum her şeye yanıt vermeni istiyorum tamam mı?"
"Tamam, tanımadığım abla"
"Birinci soru yaşın kaç"
"On iki"
"Tamam, ikinci sorum ismin ne"
"Çağrı"
"Tanıştığıma memnun oldum bende Gece"
Yankı'yı kolumla biraz yanıma yaklaştırdım ve "Bak bu kütükte Yankı" dedim ve gülerek ona baktım. Çağrı de gülüyordu ama ağzını kapatarak gülüyordu. Yutkundum ve "sen ona abi deme, daha çok..." dedim elimi çeneme götürerek. Yankı'yı baştan aşağı süzdüm ve "bak odun ve ya ayı diyebilirsin hak ediyor" dedim Çağrı'ya gülerek. Yankı ayağa kalktı ve "Lan ben sana ne yaptım sabahtan beri Yankı böyle Yankı şöyle, yeter ne var ya bende"
"Senin var oluşun yanlış" dedim ve ayağa kalktım.
Çağrı benle ayağa kalktı ve atlara yürüdük. Çağrı'yı önce ata oturttuktan sonra kendim arkasına oturdum. Yankı yanımıza geldi "Oda mı bizimle geliyor" dedi. Başımı olumlu anlamda salladım. Yankı ellerini belinde birleştirdi ve "O çocuk öküz kadar nasıl atı süreceksin önünü göremiyorsun daha, yani nasıl üç kişi iki atta gideceğiz" dedi. Ufak bir şakadan zarar gelmez aslında, sırıttım ve "Sen kendini önemse boş ver beni, hem çok istiyorsan Çağrı senle gelebilir" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Doğurduğu Kız
FantasyYaşadığı kraliyette hiç sevilmeyen Gece. Ailesi sürekli evden gidebilmesi için onu evlendirmeye çalışır. Gece evlenmek istemediği için kaçar. Gece'nin çocukluk arkadaşı Yankı ise ona yardım etmek için kendi hayatını riske atar. İkilinin bu yolculukt...