Sabah kalmıştım. Üzerimi giyinmiş nasıl olduğuma bakıyordum. Üzerimde eteği siyah üstü kırmızı bir elbise vardı. Eteği çok kabarık değildi. Elbisenin omzu açıktı. Belinde siyah kemer gibi bir şey vardı.
Üzerimi kontrol ettikten sonra aşağı inmek üzere kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda aşağıdaki koşuşturmalar duyulmaya başlamıştı. Merdivenlerden inerken gözüm Yankı'yı aradı. Poyraz'ın yanına gittim. Beni görmedi, kolundan dürtüp "Yankı uyanmadı mı?" dedim. Bana baktı "Yola çıkacağız, kalk dedim, uykum var dedi" dedi.
Yola çıkacağız mı?
Poyraz'ın yanındaydım, önüne geçtim. "Sende mi bizimle geliyorsun?" dedim heyecanlı bir sesle. Benimle aynı ses tonuyla "Evet, geliyorum!" dedi. Güldüm. Poyraz "Neyse, Yankı ne diyordu sana? Demir Papatya gibi bir şeydi galiba. Ben sana saçma isimler falan takarım herhalde. Yankı'yı sen uyandırır mısın? Beni dinlemeyecek gibi" dedi.
Onu başımla onayladım ve merdivenlerden yavaş yavaş yukarı adımladım. Hayla dünün etkisindeydim. Kapıya bakıyordum. Yankı dün yaptıklarını umarım hatırlamıyordur diyerek ilerliyordum.
Kapıyı tıklattım. İçerden ses gelmesini bekledim ama ses yoktu. Ses gelmeyince içeri girdim. Yankı hayla yataktaydı. Baş ucuna gittim. Kafasından dürtüp "Sen hayla uyuyor musun? Kalk!" dedim. Elimi tutup itti, "Uykum var!" dedi.
Yatağa oturdum. Sırtını bana döndü. İşaret parmağımla onu dürtmeye başladım. Onu dürterken Yankı yine elimi tutup kendine çekti. İki koluyla elimi tutuyordu ve vermiyordu.
Ben bağırdım "Ya versene elimi?" dedim. Sırıttığını hissettim. Gıcıklığına yapıyordu. Elimi çektikçe daha çok sıkıyordu. Bu sefer Yankı'nın üzerinden geçerek karşısına oturdum. Elimi çekiyordum o gülümsüyordu. Gözleri hayla kapalıydı.
Ben "Ver elimi!" dedikçe gıcıklığına "Niye?" diyordu. Odaya Poyraz girdiğinde elimi bırakıp uyumaya devam etti. İki saat uğraştığım şeyi Poyraz gelince bırakmıştı. Oturduğum yerden kalkarken "Adi şerefsiz!" dedim yavaşça ama yüksek sesle. Poyraz olaydan habersiz "Ne oldu ki?" dedi.
Poyraz yatağın alt kısmında duruyordu. Ona doğru yürümeye başladım. Yürürken de "Ya bu az önce..." diye söze başlamıştım ki Yankı aniden yatakta doğruldu ve beni belimden çekerek kucağına oturttu.
Sırtım ona dönüktü, ona yaslanıyordum. Başım omzunun hizasındaydı. Aynı anda birbirimize bakmıştık. Yüzlerimiz çok yakındı. Kalp atışına kadar duyabiliyordum. Kalbim yok olmuştu. Zaman durmuş olabilirdi.
Gözleri dudaklarıma kaydığında uzunca dudaklarıma baktı. Yüzümü inceliyordu sanki bir daha görememe ihtimaline karşı önlem alıyordu. Eli hayla belimdeydi.
Poyraz bize bakıyordu. Ellerini beline koyup etrafımızda dolaşmaya başladı. Bizi dikkatlice izlerken ben onu fark ettim. Konuyu değiştirmek amacıyla "Demek sonunda uyandın" dedim ve kucağından kalktım.
Poyraz "Elli yedi saniye sürdü" dedi. Ne olduğunu biliyordum ama yine de "N-ney?" dedim. Poyraz "Bakışmanız. Bakışmanız toplam elli yedi saniye sürdü" dedi. Yankı şaşırmış gibi "O kadar oldu mu ya?" dedi ensesini kaşıyarak. Koluna vurdum "Takıldığın şey bu mu gerçekten!" dedim sinirle.
Yankı fısıldayarak "Ne var?" dedi. Ona 'Gebertirim seni' bakışı atıp kapıdan dışarı çıktım. Erkekler arkadan gelirken Poyraz birden "Yenge, Yankı'yı sana vermesem bana kızar mıydın?" dedi. Yankı hemen Poyraz'ın kafasına sertçe vurdu. Bende kafasına baya sertçe vurduktan sonra "Ne saçmalıyorsun sen! Öyle bir şey olmayacak!" dedim.
Gözlerim istemsizce Yankı'ya kaymıştı. Bana bakıyordu. Gözlerinde üzüntü vardı. Öyle demek istememiştim. Poyraz "Acıdı!" diye bağırınca ona döndük. Ben "Elim biraz ağırdır" dedim. Yankı güldü, "Bilmem mi?" dedi. Bende güldüm. Poyraz bize baktı "Sen ponçiğimi mi dövüyorsun?" dedi bağırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Doğurduğu Kız
FantasyYaşadığı kraliyette hiç sevilmeyen Gece. Ailesi sürekli evden gidebilmesi için onu evlendirmeye çalışır. Gece evlenmek istemediği için kaçar. Gece'nin çocukluk arkadaşı Yankı ise ona yardım etmek için kendi hayatını riske atar. İkilinin bu yolculukt...