Taetae
jim baksana buraya biJim
efendim tae
cok acil mi konu
birazdan yoonginin antrenmani bitecek
eve gececegizTaetae
acil degil
ama onemli
eve gidince yaz banaJim
onemli mi
korkutma beni
yaz istersen simdiTaetae
kook orada mi
oradaysa ben de geleyim yaniniza
hobi ve jini de alayim
beraber bir seyler yapalim
sen diger ucune soylersin
olur muJim
taehyung
cevap versene banaTaetae
ya bebisim
korkma
seninle konusmak istedigim bir iki
ozel sey var
simdi grupca bir seyler yapalim
aksam ben size geleyim
konusuruz
sana da uyarsa tabii
Sorun olur muJim
yok sorun olmaz
gel tabii ki
ben simdi bizimkilere soylerim
ona gore hazirlanirlarTaetae
tamam canim
gorusuruz orada
Jimin
Gün boyu , sabah Yoongi'yi uzun bir süre sonra tekrar yatağımda görmenin haklı bir mutluluğu vardı üzerimde. Fakat Taehyung'un gizemli mesajları- her ne kadar korkmamam gerektiğini söylese de - içimin huzursuzlukla dolmasına neden olmuştu. Kafamı endişeyle bulandırıp canımı sıkmak istemiyordum şu an. Bu yüzden tekrar önümdeki heyecanlı maça döndüm.
Yoongi kabul etmese de basketbolda harikalar yaratıyordu. Basketbola başladığındaki heyecanı ve mutluluğu geçip giden günlerle beraber artıyordu. Yoongi gibi bir adamın , büyüsüne kapılmasına müsaade eden bu spor onun için hayattan kaçış olmaktan çıkmış ; tam anlamıyla bir tutku , bir aşk hâline gelmişti.
Zamanının çoğunu basketbola ayırdığı için kıskandığım zamanlar çok uzak değildi. Benimle bu konu hakkında dalga geçmesi ise onun hakkında hoşuma gidenlerin en küçüğüydü. Küçük dişlerinin çoğunu bana gösteren gülümsemesiyle , tatlı çıkarmaya çalıştığı sesiyle beni sinir ettiğini düşünen bir Min Yoongi küçük kalbim için çok fazlaydı. Bir gün öncesine kadar büyük bir üzüntüyle aklıma düşecek bu anılar dünkü konuşmamızdan sonra beni sadece gülümsetiyordu.
Birbirimizi bilerek ya da bilmeyerek fazla kırmış olmamız canımızı sıkıyordu, bunu dile getirmese de bugünkü hâl ve hareketleri bu yöndeydi. Önce kahvaltı boyunca benimle ilgilenmiş , okulda yanıma oturmuş, sonra ise antrenmana onunla gelmemi istediğini çokça belli etmişti. Ders çalışmam gerekiyordu. Iki gün sonraki deneme sınavı için çalışma saatlerimi arttırmalıydım fakat o kadar hevesliydi ki onu kırmam bu dünyadaki en büyük günah olurdu.
Önümde ölüm kalım meselesiymişcesine oynayan Yoongi , Namjoon ve Jungkook benim de heyecanlanmama neden oluyor, yerimde durmamı zorlaştırıyorlardı. Namjoon'un keyifli sesiyle hemen ayaklanıp onlara doğru koştum. Takımdakilerle oluşturup sevindikleri çemberi bozmalarını bekledim uslu uslu . Yoongi beni fark ettiğinde çemberi bozup yarınki programlarıyla ilgili kısa bir konuşma yaptı ve hava kararmadan eve gitmelerini söyledi. Herkes soyunma odasına doğru ilerlerken daha fazla bekleyemeden kollarımı Yoongi'nin boynuna sardım sıkıca. Çok sürmedi sarılmamız. Sıcaklığından beni mahrum ettiği için sinirli sinirli baktım kızarmış suratına.
"Hemen sinirlenme. Fazla terliyim, duş aldıktan sonra istemediğin kadar çok sarılırız."
"Hakkını kaybettin." Omuzlarımı silkip arkama döndüm. İçeri giren Tae ve diğerlerinin yanına gitmek için harekete geçtiğimde elimden tutan Yoongi kalbime gerçekten çok fazlaydı. Beraber onların yanına gittik ve yaptıkları planı dinledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Golden Hour | YOONMİN
FanfictionAkademik başarıyı haddinden fazla önemseyen okul birincisi Park Jimin ve basketbol takım kaptanı en yakın arkadaşı Min Yoongi'nin aşka dönüşen gün batımı tadındaki hikayesi...