2.0

322 30 0
                                    

     

     Zerre kadar anlamadıkları şeyler hakkında konuşuyorlar. Sırf aptallıkları yüzünden bu kadar eminler kendilerinden. Bir insanın bir insanı en temiz nasıl sevebileceğini isteseler görebilirlerdi o iki küçük yürekte. Ne yazık ki böyle bir çabaya kimse girmedi. Yargılamak , olmayanı olmuş göstermek , kimin incineceğini umursamamak daha kolay geldi. Bize isabet etmeyecekse bir taşı bile sözlerimizle , niyetlerimizle kimin enkaz olacağı bizi ilgilendirmez dediler.

     Ancak işler her zaman hayal ettiğimiz gibi olmaz. Ya daha iyi ya daha kötü...*

    Kareli örtüsü olan masanın etrafındaki üç beden de sessizdi. Yemeklere dâhi ağır gelen sükut rahatsız etmekten çok biraz mola verdiriyordu zihinlere. Sadece bugünü kaplamıyordu bilinmeyen hüzün, var olmanın getirdiği  bilinmezliklerle dolu sorumlulukların  ağırlığı  tek bir gecede çökmemişti omuzlara.

   "Anne, iyi misin?" Sarı saçlı çocuk için az önceki sessizlik bir an önce bitmeliydi. Aksi takdirde sadece kendisini değil annesi ve en yakın arkadaşını da boğacaktı sessizlik.

    "Ae Cha teyze, Jimin sana sesleniyor." Düşünceli hâlinin endişeye sebebiyet verdiğinin farkına varamayan genç ama yorgun kadın kolundaki temasla irkilse de oğlu olduğunu görünce dudaklarında yer edinmek için sabırsızca bekleyen tebessümünü sundu.

     "Ah! Kusura bakmayın, dalmışım. Bir şey mi oldu, ne söyleyecektin oğlum?"

  
     "İyi misin? Geldiğinden beri durgunsun. Hastanede mi bir sorun çıktı?" İnce parmaklarıyla oğlunun endişeli yüzünü okşadı genç anne. "Hayır oğlum. Zaten sorun denemez ki böyle bir şeye." Derin iç çekişi diğer iki bedeni nefessiz bırakmıştı sanki. Yoongi duyduklarıyla ilgilenmediği tabağındaki gözlerini kadının bir anda yaş dolan gözlerine dikti. Yaşlar kendilerine en uygun yolu bulmuş gibi hızlıca aktı. Annesinin anlatmadığı üzüntüsü oğlunun yüreğine ulaşmış, ağlamasının önünü açmıştı. Yoongi masadan kalkıp peçete getirdi. Ağlayan bedenleri nasıl teselli edeceğini bilmiyordu çünkü ortadaki problem ne onu da bilmiyordu.

    "Anne korkutuyorsun beni. Biraz daha açar mısın lütfen?" Ayağa kalkıp annesinin yanına gitti. Küçük , tombul parmaklarıyla sildiği her bir yaşın yerini diğer bir yaş aldı.
Yoongi özel bir konudur diye onlara gerekli alanı sağlamak istedi. İki bedeni salona gönderdikten sonra ivediyle mutfağı topladı ve gerilen sinirlere iyi gelmesini umarak bitki çayı hazırladı. Yeterli süreyi verdiğini düşünüp Jimin ve Ae Cha teyzesinin yanına gitti, çayları ikram etti.

     "Teşekkür ederim oğlum. Sana da zahmet verdim. Hadi otur da anlatmaya başlayayım. Benim için biraz önemli bir konu." Kalbindeki sıcaklık iyi hissettirdi. Hiçbir konuda Jimin'den ayrı tutulmaması alışık olduğu bir durum olsa da bu hissin varlığı her zaman farklı bir mutluluk veriyordu. Tekli koltuğa geçecekken Jimin'in kolundan tutmasıyla diğer iki bedenin arasına oturdu.

    "Sözümü kesmeden dinleyin ikiniz de. Sorularınızı en son sorun anlaşıldı mı?"
Gözlerini ikisi üzerinde gezdirip istediği tepkiyi alınca bugünün huzursuzluğunu anlatmaya başladı:

   
      "Bugün hastaneye sizin yaşlarınızda bir genç geldi. İntihar etmek istemiş inanabiliyor musunuz?" Duyduklarıyla kanı donan gençler rahatsızca yerlerinde kıpırdandılar. Yoongi anda kalmak için çabaladı. Aklına hayatının belli bir dönemindeki ölme düşünceleri düştü. Kendini öldürmeyi hiç düşünmedi ancak sessiz sedasız yok olmayı o zamanlar sürekli dilerdi. Kafasını iki yana sallayıp tekrar konuşan kadına döndü.

      "Gerekli müdahaleleri yaptık, dikişleri attık ve uyanmasını bekledik. Tanrı'ya şükürler olsun ki hayati tehlikesi yoktu. Erken fark edip getirmişlerdi hastaneye. Sonra hemşire güzel çocuğun uyandığını haber verdi. O kadar sevindim ki ilk ameliyatımdaki heyecanımdan katbekat  daha fazlaydı. Odaya girdiğimde pencereye dönmüştü yüzünü , ona sağlığıyla ilgili bilgileri verirken sessizce dinledi beni. Sadece ikimiz vardık odada. Nasihat veya teselli... Hiçbirini yapmadım. Aklıma ikiniz geldiniz, nefret ediyorsunuz biliyorum nasihatlerimizden. " Güldü. Ruhsuz, cansız ve çokça acı yüklü...

Golden Hour | YOONMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin