21 Ocak
Karen'ın Anlatımıyla
Hastane kapısının önünde dikilmiş ikizimin doğum çığlıklarını dinliyordum. Umarım miniğimiz annesine bu kadar acı çektirdiğine değecek bir evlat olur. Lily elinde iki bardak kahve ile gelince bana sütlü olanını uzattı. ''Bir doğum en fazla ne kadar sürer ki?'' diye sordum merakımdan. Artık dayanamıyordum . Ne de olsa içerde ki benim kız kardeşimdi. Acı çekmesine dayanamazdım. Kahvemden büyük bir yudum aldım. Sıcak kahve boğazımı yakaraktan mideme inince boğazımda bir yumru oluştu. ''Merak etme Kate iyi olacak. Üç kişi olarak girdiğimiz bu yerden dört sağlıklı insan olarak çıkacağız.'' bunları söylerken bir yandan da omuzumu okşuyordu. Bu hareketi bana güven veriyor olsa da gözleri tam tersini söylüyordu. O da korkuyordu. Kate'in çığlıkları durdu. Cılız bir bebek ağlama sesi duyulduğunda Lily ile gözlerimiz fal taşı gibi açıldı. İkimizin de gözleri parlıyordu. Önünde beklediğimiz kapı açıldı. İçeriden bir doktor çıktı.
Ama bir sorun vardı o bizim kadar mutlu değildi. Kafasını eğdi, maskesini çıkartıp kafasını sağ sola salladı. Ellerim titremeye başlamıştı. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum. Gözlerim... Ağlayamıyordum bile sadece şoka girmiştim. Sırtımı duvara yaslayıp kendimi yere bıraktım. İçeriden genç bir hemşire çıktı. Kucağında ise örtüyle sarılmış bir bebek vardı. Örtüyü ben almıştım. Kız mı erkek mi belli değil diye sarı renkte almıştım. Kardeşime de sarı yakışırdı. Lily bardağını boş bulduğu bir yere bırakıp bebeğe doğru uzandı. Bebeği kucağına aldı ve ayağa kalkmam için bana elini uzattı. Tuttum. Lily yiğenimin minik bedenine sıkıca kavrarken beraber doğum haneye girdik. Hemşire yavaşça kardeşimin başına kadar çekilmiş olan örtüyü indirdi. Güzel kardeşim benim. Kızın aynı sana, bana benziyor. Minicik kızarık burunu, bembeyaz bir teni var. Elimi ürkekçe Kate'in iyice beyazlamış tenine, yanağına götürdüm. Elim yanağına değdiği gibi içim ürperdi. Buz gibiydi. İyice eğilip kardeşimin ölü bedenine sarıldım. Kokusunu hala saklayan tenini kokladım. Göz yaşları istemsizce aktı yanaklarımdan. Çok üzgünüm kardeşim. Seni koruyamadım. Yapamadım. Belki de sana daha önce hiç sevgi veremedim. Hep soğuktum sana karşı. Aileme karşı. Açamadım kendimi özür dilerim. Bu yaşımıza kadar bir kere bile sana 'seni seviyorum' demedim.
Kafamı hafifçe kaldırdım. Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. ''Söz veriyorum Kate. Luna'ya iyi bakacağım. Onu ilgiden ve sevgiden mahrum bırakmayacağım. En zor gününde bile yanında olacağım. Omuzlarımda ağlayacak, koynumda büyüteceğim onu.''
Arkama dönüp Lily'e baktım. Çoktan ağlamaya başlamış hatta gözleri kan çanağına dönmüştü. Yavaşça ellerimi uzattım. Dikkatlice Luna'yı kollarımın arasına bıraktı. Çok küçüktü. Dikkatlice kafasını göğüsüme gömdüm. ''Yaralı kuzum, yaralarını ben saracağım.''
Lily'nin AnlatımıylaKaren'ı ilk kez böyle görüyordum. Meğersem ne kadar seviyormuş kardeşini. Acaba bende ağabeyimi böylesine seviyor muydum? Hiç sanmıyorum. Kafamı eğip kucağımda ki yavrucağa baktım. Ardındansa bir daha hiç kavuşamayacağı annesine. Ağabeyimden nefret ediyordum. Kate'in hamile olduğunu öğrendiği anda hiç arkasına bakmadan pılını pırtını topladı ve yuvasını, karısını, hiç doğmamış yavrusunu terk etti. İlk çaldığı kapı benim kapımdı. O gün için Tanrıya teşekkür ediyorum. İyi ki sorgulamadan kapıyı o pisliğin yüzüne çarpmıştım. ''Söz veriyorum Kate. Luna'ya iyi bakacağım. Onu ilgiden ve sevgiden mahrum bırakmayacağım. En zor gününde bile yanında olacağım. Omuzlarımda ağlayacak, koynumda büyüteceğim onu.'' Karen'ın ne zaman ayaklandığını ve bunları söylediğini fark etmemiştim bile. Şimdiyse bana dönmüş minik yiğenimizi o kucaklamak istiyordu. Karen, Luna'nın kulağına bir kaç şey fısıldarken ben de sedyeye yaklaşıp eğildim. Yavaşça Kate'in kızıl kahve saçlarını okşadım. ''Seni ablam olarak görüyordum. Sen kendin gebeyken benimle birlikte düşürdüğüm yavruma ağladın. Kocam öldü, evini açtın. Küçük kardeşinmişim gibi sevdin beni. Şimdi sana olan borcumu ödeyeceğim. Kendi yavrumu koruyamadım ama seninkini sımsıkı saracağım.'' gözlerimden akan yaşlardan birisi Kate'in burnunun üstüne düştü. Dikkatlice baş parmağımla göz yaşımı sildim.
Dikelip hemşireye baktım. Anlamış olacak ki kalkıp Kate'in örtüsünü tekrar başına kadar çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enpia Prensesi
Roman pour AdolescentsYeni savaştan çıkmış Enpia ülkesi kralını ve kraliçesini kaybetmiştir. Ülkenin tek varisi olan Rio kendi kraliçesini bulmak için bir etkinlik düzenler. Bu etkinliği duyan Karen ve Lily yiğenlerini bu etkinliğe katılması için ikna eder. Her ne kadar...