3. BÖLÜM

56.2K 3.8K 1.2K
                                    

Bölüm yayın tarihi: 28 Aralık 2023

Bölümü okuduğumuz tarihi bırakalım mı buraya?💙

Yıldızlarınıza talibim. 🥰 Ve satır arası anlık yorumlarınız beni çok eğlendiriyor, bol bol bırakmayı unutmayın. Ben de sizlerle yorumlarda olacağım. 💙

3. BÖLÜM

♪♪ Bölüm şarkısı: Pitsa Papadopoulou ~ Anev Oron

🌊

Tekin hızla arkasına yaslandı. Bakışları camdan dışarıya çevrilmiş, gecenin göz gözü görmeyen karanlığına odaklanmıştı. Kasılan çenesini göz ardı edersem yüzünü anlamlandıramadığım, çelik gibi bir maske sarmıştı.

Ekrandaki üç cümlelik mesajı normalde umursamamam gerekirdi. Ama nedense sinirlenmiştim. İçimden "Mahalle yanarken Serdar..." diye geçirerek ekranın ışığını kapattım. Cevap vermeyecektim.

Sonraki yarım saat boyunca, ikimizden de çıt çıkmadı. Araba kilometreleri acımasızca yutarken dışarıdaki yağmur iyice coşmuş, silecekler yağmurun hızına zor yetişmeye başlamışlardı.

Escalade bir süre tepeye doğru tırmandı. Nihayet durduğumuzda, aracın kapıları beklemeden açılmıştı.

İçeriye dondurucu bir soğuk dolunca, kemerimi çözüp yanıma bıraktığım ceketi çabucak giydim. Önce Tekin indi, kapıda bekleyen adamlarının uzattığı şemsiyeyi reddetmeden aldı ve benim inmemi bekledi.

Arabanın kenarına tutunarak inmeyi deneyecekken elini bana doğru uzattı. Tereddüt etmeden, buz gibi olmuş elimi sıcak avucuna bıraktım. Gözlerimiz kısa bir an buluştu, nihayet dışarı adım atabildiğimde şemsiye başımın üzerinde yerini almıştı.

Elimin hâlâ avucunun içinde durduğunu fark edince, ateşe dokunmuş gibi geri çektim. İçim saçma sapan bir hisle dolmuştu. Rahatsızlık değildi. Ama bunun rahatsızlık olmaması, asıl rahatsız edici olan şeydi.

Kendime gelmeye çalışarak, "Teşekkür ederim," dedim. Cevap vermedi. Tekin Bozboran kaba bir adamdı ama bana şemsiye tutacak kadar da düşünceliydi. Kafa karıştırıcıydı, dengesizdi ve tekinsizdi. Zaten soru işaretleri ve endişelerle dolu zihnimi iyice çorbaya çevirmişti.

Adamlar önümüzde yükselen kocaman eve doğru koşturarak yürürken, biz de arkalarından ilerledik. Yatay bir mimariydi, denize doğru olan kısımda büyük bir ev, onun yanında ise daha küçük iki ev vardı ve sanırım bir kayanın üzerinde konumlanmıştı. Biz eve yaklaştıkça artan dalga seslerinin başka açıklaması olamazdı. Umarım bu sesler evin içinden duyulmuyordur, diye düşündüm. Aksi takdirde bu geceyi atlatabilmem imkânsızdı.

"Abi!" diye seslenilmesiyle Tekin durdu. Aslında ilerleyebilirdim ama ben de onun hareketini tekrarladım. Arkamızdan da takip eden adamlar olduğunu o anda anlamıştım.

"Çocuklar çevredeki bütün otellere bakmışlar ama hiçbirinde Hazel Hanım'ın kalmadığı söylenmiş."

Allah'ım! Reva mıydı bu? Bu gece çevirdiğim dolapların sonu bir türlü gelmiyordu. Bir an önce her şeyi anlatsaydım da tümden kapansaydı şu konu. Dudağımın içini tedirginlikle ısırıp ona baktığımda Tekin de bana bakıyor, muhtemelen bir cevap bekliyordu.

Oflayarak çantamı açtım. İçinden kimliğimi çıkarıp ona uzattım. Hemen aldı; önce kimliğe, sonra bana baktı. "Hayal Tunalı?" dedi ama sözlerini tamamlamadı. İfadesini düz tutmakta zorlanıyormuş gibi bir hâli vardı.

ARHAVİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin