13. BÖLÜM

31.7K 3.3K 1.5K
                                    

Buraya bölümü okuduğumuz tarihi yazalım mı? 💙

Desteğiniz en büyük motivasyonum. Bu yüzden sizden ricam, eğer severek okuyorsanız tüm bölümlerden oylarınızı ve bolca satır yorumlarınızı esirgememeniz... 🥰

Elimde hazırda bekleyen, 2 bölümümüz daha bulunuyor. Şimdiye kadarki en ateşli bölümlerimiz diyeyim hatta... Normalde önümüzdeki günlerde yayınlayacaktım fakat Wattpad'de süregelen, anlaşılamayan bir sorun var. Birçok insan ne uygulamaya girebiliyor ne de yorum yapabiliyor. O sebeple, sonraki bölümü yayınlamak için 12 ve 13. bölümlerdeki oy ve yorumların, 11. Bölüme yetişmesini bekleyeceğim bir kereye mahsus. (Biliyorsunuz, hiçbir şekilde oy yorum sınırımız yok normalde) O yüzden bölümü okuduğunuzu belli ederseniz beni çoook sevindirirsiniz. 🥰 ve bu hafta boyu 12 ve 13. Bölümlere birkaç kez güncelleme gönderebilirim ki herkes tarafından görülebilsin. Bildirimler lütfen sizi şaşırtmasın. 💙

Hepinizi çok seviyorum. Yorumlarda buluşalım. Keyifli okumalar... 💙

🌊

13. BÖLÜM

♪♪ Bölüm Şarkıları:

Mustafa Yıldızdoğan ~ Saçların

Leman Sam ~ Kıyamam Sana

🌊

Dakikalar süren araba yolculuğu ikimizin sessizliğiyle geçip gitti. Tekin'in benimle bir şeyler konuşmak istediğini biliyordum ama henüz sıra gelmemişti. Yol boyu birileriyle yazışmış, yazıştıkça sinirlenmişti. Bir şey söylemese de yüzündeki ifadeden belliydi ve bu hâli ne yazık ki içimdeki merak tohumlarını iyiden iyiye yeşertmişti.

Onun asıl evine, o büyük malikâneye geldiğimizi anladığım anda oturduğum yerde dikleştim. Nihayet araba durduğunda önce Tekin indi, ardından bana elini uzatarak hafifçe dışarıya çekti.

Ankara'nın ayaza kesmiş gece soğuğu üzerimize vururken, önce Escalade'in, daha sonra ise kale gibi korunan malikanenin demir kapıları kapandı. Sessizlik içinde eve doğru yürüdük. Bakışlarım yine o eski, yanık tabelaya çarpsa da bu kez çok üzerinde duramadım.

Evin kapısının önüne henüz ulaşamadan, kapı adamlar tarafından açıldı. Hiçbir şey söylemeden eve girdiğimizde, içeride dışarıdaki soğuğa tezat bir sıcaklık vardı.

Etraf aydınlıktı, yürüdüğümüz koridor artık fazlaca tanıdıktı. Tekin'in çalışma odasının önüne geldiğimizde hemen odaya daldık. Üzerimdeki kısa kabanı çıkardım. Çelik yelekten daha yolda kurtulmuştum. Tekin de elindeki ceketi koltuğun kenarına bıraktı. Tam neler olduğunu soracağım sırada, masanın üzerinde duran MacBook bilgisayar ansızın çalmaya başladı. Garip bir andı. Ama herhâlde bilgisayar, Tekin'in telefonuyla bağlantılı olmalıydı.

Tekin birkaç tuşa bastıktan hemen sonra, ekrana daha önce görmediğim bir adamın görüntüsü yansıdı. Küçük bir selamlaşma beklediysem de karşılaştığım şey Tekin'in öfkeli bir sesle konuya bodoslama dalışıydı.

"Konuştu mu?" diye sordu.

Karşı taraftaki adam her kimse, soru onun için fazlasıyla açık olmalıydı. "Doğruymuş!" dedi adam. Esmerdi, saçları neredeyse üç numara denecek kadar kısaydı, sakalları ise nispeten daha uzundu. Karanlık bir yerde yürüyerek konuşuyordu. Hızına bakılırsa da bir yerlere yetişmeye çalışıyor fakat bu sırada bile kapkara gözleri ekrandan ayrılmıyordu. "Kadir'in adamı..."

ARHAVİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin