☂
"Yardım edin nefes alamıyor! Kimse yok mu? Hyunjin nefes alamıyor!"
Sakin geçen bir gecenin ardından Felix yanındaki kardeşinin hareketleri ile uyandı. Hyunjin'in, hemen yanında nefes almak adına çaba göstermesi; elleriyle boynunu tutuşu ve bedeninin çırpınışını gördüğü an Felix yataktan fırlayıp çıktı odadan.
Kendilerine yardım eden iki adamın isimlerini unuttuğu için evin içinde bağırıp duruyordu.
Odasında uyumaya devam eden Minho odanın dışından gelen bağırışlarla uyansa bile ilk birkaç saniye ne olduğunu kavrayamamış öylece yatmaya devam etmişti ama ses daha da gürleştiği zaman aklına bir anda Hyunjin gelmişti. Anında yatakta doğrulurken ayılabilmek adına eliyle gözlerini ovaladı. Yeni uyandığı için berbat bir halde gözükse bile bunu umursamadı.
Onun odasından çıktığını gören Felix koluyla akan gözyaşlarını silip koşarak Minho'nun yanına gitti. "Nefes alamıyor bir şey yap nolur nefes alsın lütfen."
Minho, Felix'e bir cevap vermeden hızlı adımlarla ilerleyip odadan içeri girdi. Hyunjin'i yatakta, yüzünün rengi bile değişmiş acı çeker bir halde bulduğunda bir an olduğu yerde kalakaldı. Aklı birkaç saniyeliğine de olsa çalışmayı durdurduğunda Felix onu kolundan sarsıtığı gibi kendine gelerek Hyunjin'in yanına ilerledi.
Seslerden uyanan Chan da kapıdan kafasını uzatıp ne olduğuna bakarken Minho elini Hyunjin'in belinin biraz üstüne yerleştirip havalandırdı onu. "Hyunjin, bana bak, gözlerime bak." gözyaşları ile dolu olan mavi küreler Minho'nunkilerle buluştuğunda Hyunjin'in bir büyüyüp bir küçülen göz bebekleri, bunun başka bir sebepten dolayı olduğunu hissetmesine sebep olmuştu.
Yine de boşta olan elini Hyunjin'in ağzına götürüp dudaklarını aralamasını sağladı. Parmakları ile dilini kontrol ettikten sonra elini geri çektiğinde Hyunjin bir an kendini kaybedip bayılacak gibi oldu ama Minho onu daha sıkı tutup sarsarak ayık kalmasını sağladı. Bunlar sadece saniyeler içinde olmuştu ve Minho'nun aklından o saniyelerde Binbir şey geçmişti.
Bir şey ters mi kaçtı acaba diye düşünmüştü önce ama henüz yeni uyanmış birinin boğazına ne kaçmış olabilirdi ki? Kalp krizi demek saçma kalırdı. Verdiği ilacın yan etki yapmasına imkan yok demek isterdi ama perilere nasıl bir etki edeceğini bilemezdi kimse. Bu yüzden son seçeneğe adepte olmuş yapabileceği şeyleri düşünmüştü.
O sırada Hyunjin'in dudaklarından çıkan belli belirsiz "Lütfen bırak." cümlesi ile Minho'nun kaşları çatıldı. Gözleri siyah saçlının yüzünden boynuna indiğinde fark etti en başta görmesi gereken şeyi.
Elleri sanki boğazını sıkan birinin ellerinden kurtulmaya çabalıyormuş gibiydi. Panik halinde bir şeyi kavramaya çalışıp çekiyordu.
Hızlı davranıp Hyunjin'in sıkmaktan iyice damarları belli olmuş ellerini tutup geri çekti. Bu kolay olmuştu. Çünkü Hyunjin'in gücü tükenmek üzereydi artık.
Tek eliyle belinden destek verip yatakta dik durmasını sağlarken diğer eliyle bileklerini tutmuş hareket etmesini engellemeye çalışıyordu.
Ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yokken aklından ilk geçen şeyi yaparak Hyunjin'in boynuna hafifçe üfledi. Bunu neden yaptığını bile bilmiyordu ama içindeki bir ses bunu yapmasını söylemişti. Anında derin bir nefes alıp bedenini Minho'nun kollarına bırakan Hyunjin, Minho'nun doğru olanı yaptığını gösteriyordu.
Kesik kesik nefesler alarak öksüren Hyunjin'i kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı ona. Parmakları siyah uzun tutamların arasında geziyordu. Bu biraz olsun Hyunjin'in rahatlamasına sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairytale | Hyunho
Fanfiction"Onlardan kurtulduğunuzu zannediyorsunuz ama tarih tekerrür edecektir. Unutmayın ki ikiz bebekler size sadece felaket getirir. İki ırk birleşip sizi daha fazla uğursuzluğa sürükleyecek." ⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀ 290921 -