1.9

62 17 0
                                    

☂︎

"Ne yaptın ona?"

"Sorumun cevabı bu değildi."

Minho kendi sorusunun cevabını alamadığında alt dudağını dişleri arasına sıkıştırıp endişeyle baktı sevgilisine. Onu iyileştirmesi gereken bu adamın Hyunjin'i daha beter hale getirmesi Changbin'e olan nefretini arttırdı. O sırada da sorusuna Felix cevap verdi. İçindeki panik duygusu iyice büyürken bunu belli etmeden kardeşini kurtarmak istiyordu.

"Hyunjin benim abim. Bir hata yaptı ve ceza aldı. Kanatlarını kesip dünyaya gönderdiler. Orada ölmek üzereyken Minho bulup yardım etti ona. Chan da onun arkadaşı. Hepimiz Hyunjin'in kurtulmasını istiyoruz ve ona yardım edebilecek tek kişi sensin. Oldu mu? Aldın mı cevabını?"

Felix'in kısaca anlattıklarıyla birlikte Changbin'in kaşları havalandı. Bir yataktaki periye bir de karşısındaki üçlüye baktı. "İlk olarak onun abin olduğunu düşünmüyorum. Büyük ihtimalle ikizsiniz değil mi? Aranızda fazla güçlü bir bağ var çünkü. Yoksa o bu yüzden mi ceza aldı?" gülüşüne engel olamadı. Odaya kıkırtısını bırakırken ağırlığını tek bacağının üstüne verip kollarını göğsünde birleştirdi.

"Siz periler... Gördüğüm en aptal ırkısınız ve insanlar da hemen peşinden geliyor tabiki. Birbirinizi bulmanız isabet olmuş. Bir de bana yardım için mi geldiniz? Ne yapabilirim ki?"

Hepsinin arkasında durup uzaktan izlemeyi tercih eden Chan, Changbin'in küstahlığına göz deviremeden edemedi. "Bize diyene bak. Uzaktan geldiğimizi anlıyorsun, Minho'yla benim insan olduğumu anlıyorsun, Felix'in büyüyle gizlediği kanatlarını görebiliyorsun, Hyunjin'de bir gariplik olduğunu fark edip ikisinin ikiz olduğunu anlıyorsun ama buraya sana yardım için geldiğimizi anlamıyorsun. Bir de gidip Hyunjin'e zarar veriyorsun. Sence bu ne kadar mantıklı?"

"Oradan bakınca aklınızı okuyabiliyor gibi mi duruyorum?"

"Her siki yapıyorsun zaten onu da yapsaydın, Hyunjin bu hale gelmeseydi. Ya da basit bir şey; bizi dinleyebilirdin?"

Changbin, kendini tek kişilik koltuğa bıraktı bacak bacak üstüne atarak. "Bugünlerde gerçekten bana nefreti olanlar arttı. Bir şekilde kendimi korumam gerek, değil mi?"

"Tamam işte öğrendin kim olduğumuzu iyileştir onu artık." Minho konuşurken öne doğru bir adım attı ama adımıyla birlikte duvara çarpmış gibi hissettiğinde geriye doğru tökezledi.

"Birazdan uyanacaktır. Sadece sabredin. Bu sırada benden tam olarak ne istediğinizi anlatabilirsiniz. Çünkü düştüğünüz durum ilgimi çekti açıkçası." Changbin arkasına yaslandı. Kollarını göğsünde birleştirirken kapının önünde öylece dikilen üçlüyü izliyordu. Üçünde de sinir ve endişe duygularını net bir şekilde görebiliyordu. Onlardan kendisine bir zarar gelmeyeceğini de fark etmişti aslında.

Zaten iki insan, biri kanatsız olmak üzere iki peri asla ona zarar veremezdi. Bu yüzden rahat bir şekilde oturup onları dinledi. Felix mecburen kısaca Changbin'e olanları anlatmış ve hangi konuda ondan yardım istediklerini de söylemişti. Onları dikkatle dinleyen Changbin ise dudaklarını büzüp bir süre düşündü. "Peki... Benim bundan çıkarım ne? Yani bunu sizin iyiliğiniz için yapacağımı düşünmediniz herhalde. Değil mi?"

Felix olumlu bir cevap beklerken aldığı yanıt ile sakin olmaya zorladı kendini ama bu konuda başarılı olduğu pek de söylenemezdi. "Ne istiyorsun? Sadece onu saçma sapan büyücülerden kurtarmak istiyorum. Karşılığında ne istiyorsun?"

"Ben bir şeyi anlamadım." Changbin yaslandığın koltukta doğrulup öne doğru eğildi ve kaşlarını kaldırarak baktı Felix'e "Büyücüler neden onu rahatsız ediyor olsun ki? Aptal bir yasaklı büyüyü denedi diye hiçbir büyücü zaten cezalandırılmış bir periye musallat olmaz. Bana hikayeyi eksik anlatıyorsunuz."

Fairytale | Hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin