☂︎
Daha fazla uzatmanın bir anlamı olmadığını düşünen dörtlü, Yashiori bölgesine gidip Changbin'i bulmayı planlıyordu.
Önlerinde engeller vardı tabiki. En büyüğü ise Celestia ve Seirai arasında olan dev okyanustu mesela. Gemiler giderdi o tarafa. Bu büyük kolaylık olurdu onlar için ama herkes tarafından bilinen kanatları koparılmış bir peri ve iki insanla birlikte gemiye binmek imkansızın da ötesiydi.
"Bence üçünüzü büyücü olarak tanıtabiliriz."
Hyunjin geniş koltukta bağdaş kurarak otururken göz ucuyla kardeşine baktı. En mantıklısı buydu aslında dediği gibi. Akıllarına başka bir şey gelmiyordu da ayrıca. Derin bir nefes aldı ve başını yanında oturan sevgilisinin omzuna yasladı. "Bence sıkıntı çıkmayacak. Boşuna bu kadar düşünüyoruz."
Odada ona en çok hak veren Chan da başıyla onayladı onu. "Felix, senin güçlerin falan yok mu ikna et alsınlar bizi."
"Onların zihnine girebilirim ama bu hepsinde kalıcı bir etki bırakır. Ayrıca fark edilebiliriz de. Daha kolay bir yolu olabilir. Dediğim gibi yapalım sizi büyücü olarak tanıtıp bineriz gemiye."
"Tamam o zaman" diye başladı Minho cümlesine. Eğer böyle devam ederse yine çıkmaza gireceklerdi. "Hyunjin'in haklı olduğunu düşünüyorum. Sürekli en kötüsünü düşünüyoruz evet ama biraz serbest bırakırsak her şey daha kolay olabilir. Bu yüzden gideceğimiz zaman akışına bırakalım. Her şey hallolacaktır."
"Aşk bu adamı zekileştirmiş. İyice zeki bir şey olmuşsun sen. Tamam hadi öyle yapalım." Chan yüzündeki gülümseme ile yerinden kalktı. Minho'nun kendisine yönelik "Keşke o aşk sana da Bir uğrasa." cümlesine karşılık dil çıkarmakla yetindi.
Önlerindeki birkaç gün boyunca burada duracaklardı. Hyunjin burada kendini daha iyi hissettiğini söylüyordu. Öyle ki saraya girdiği anda gözlerindeki beyaz yerini maviliklere bırakmıştı bile. Bu yüzden birkaç gün boyunca Hyunjin'in burada toparlanmasına izin verecek ve öyle çıkacaklardı yola.
―☀︎︎―
"Sana çok şaşıracağın bir şey göstereceğim. Bu yüzden gözlerini kapatalım."
Sarayın büyük kapısının önünde ellerini önündeki adamın gözlerine kapattı. Buradaki ilk geceleriydi. Hyunjin, aklına gelen ile sevgilisinin elinden tutup dev salona indirmişti onu.
Bir önündeki dev kapıya birde Minho'ya baktı. "Sakın gözlerini açma tamam mı?" Minho'dan aldığı onay dolu mırıldanma ile bir elini çekip tekiyle kapattı Minho'nun gözlerini. Boştaki elini kapıya doğru uzattığında birkaç saniye içinde dev kapı iki yana doğru açıldı. Bunu yapabildiğinden şüpheliydi aslında ama hala güçlerini tam kaybetmediğini anlamış olmak mutlu etti onu.
Dudaklarına büyük bir gülümseme yerleştirdi. "Yavaş adımlarla ilerle hadi. Acele etme düşersin."
Minho öne doğru bir adım atarken ellerini Hyunjin'in bileklerine koydu. "Gecenin bu saati beni dışarı çıkarttığına göre gerçekten güzel bir şey olmalı."
Sevgilisinin bu dediğine güldü Hyunjin. Kaldıkları odanın perdeleri kapalıydı. İçerinin çok karanlık olduğunu fark edip perdeyi aralayacağı sırada gördükleri ile geri kapatmıştı. Çünkü Minho'nun bunu pencereden değil de böyle dışarıdalarken geniş açıdan görmesini istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairytale | Hyunho
Fanfiction"Onlardan kurtulduğunuzu zannediyorsunuz ama tarih tekerrür edecektir. Unutmayın ki ikiz bebekler size sadece felaket getirir. İki ırk birleşip sizi daha fazla uğursuzluğa sürükleyecek." ⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀ 290921 -