Tomris: Akşama arkadaşımın doğum günü partisi var.
Tomris: Ona hazırlanacağım.
Tomris: Bak, sana elbisemin fotoğrafını atayım.
Tomris:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tomris: Güzel mi?
Yusuf: Başka bir gün müsait değilim küçük hanım.
Yusuf: Bugün gelmen için plan yapmıştım.
Tomris: Ama gelemem ki.
Tomris: Hazırlanmam gerekiyor.
Yusuf: Sen bilirsin.
Yusuf: Boş günümün kalana kadar beklemek zorunda kalırsın.
Tomris: Sorun değil.
Tomris: Bende giderim başka bir stüdyoda yaptırırım.
Yusuf: Oldu el alemin önüne yatacaksın ben izin mi vereceğim? (Bu Mesaj Silindi)
Yusuf: Kimse yapmaz sana dövme.
Tomris: Valla sizin stüdyoya yazmadan önce başka birine daha yazmıştım.
Tomris: Seve seve yapacağını söyledi.
Yusuf: Kim o?
Tomris: Neydi adı hah şey Koray.
Yusuf: Swan Tatto Dükkanının sahibi olan Koray mı?
Tomris: Evet.
Tomris: Tanıyor musun?
Yusuf: Evet.
Yusuf: Leş gibi bir adam.
Tomris: Ortam steril değil mi?
Yusuf: Değil.
Tomris: Ama ya...
Tomris: Kim yapacak benim dövme mi?
Yusuf: Gel şimdi yapayım.
Tomris: Partiye geç kalırım.
Yusuf: Boş ver partiyi.
Tomris: Olmaz Sanem'e ayıp olur.
Yusuf: Sabır, iyi gelme o dövmeyi de yaptırmam sana.
Tomris: İyi be gidiyorum ben.
Tomris: Seni de sessize alıyorum.
Üzerimdeki elbiseyi düzelttiğimde saçlarımı geriye attım, sonra da aynadaki yansıma sırıttım. "Taş gibi hatunum." Diyip kahkaha attığımda portmantodaki çantamı alıp beyaz stilettolarımı ayağıma geçirdim. Şuan aşırı Konur Tatto'ya gidesim vardı çünkü içimdeki ses Yusuf'un kudurduğunu söylüyordu. Belki beş dakika uğrayabilirdim. Aklıma gelen fikirle sırıttığımda koşarak evden çıktım. Üzerimdeki elbise soğuk yüzünden beni dondurmuştu. Adımlarımı hızlandırdığımda durağa ulaştım soğuk, insanlara depar artırıyordu. Otobüs durağa yaklaştığında daha fazla donmayacağım için mutlu olmuştum.
Soğuktan kendimi ne ara otobüse attım ne ara stüdyonun önüne geldim anlamamıştım. Otobüsün arka kapısında inip karşımda ki ışıklı tabelaya baktım; Konur Tatto...
Siyah film çekili cam kapıyı itelediğimde. İçeriye girip etrafıma bakındım görünürde kimse yoktu. Oysa burası tıklım tıklım dolu olurdu.
"Kimse yok mu?"
Merakla etrafa baktığımda bir kaç adım daha atıp stüdyonun tam ortasında durdum.
"Yusuf ağabey?"
Nerede bu adam acaba gitmiş miydi? İyi de dükkanı açık bırakıp neden gitsin ki? Hem de kimse yokken.
Oflayarak etrafı incelediğimde gözüme takılan masa ve malzemeler ile adımlarımı oraya yönlendirdim. Bunlar çok ürkütücüydü benim tenime değmesine izin vermezdim ki. Elime kalem benzeri şeyi aldığımda merakla incelemeye başladım. Çok ilginçti ve birazda ürkütücü, yani onu ürkütücü yapan deriye bıraktığı izdi sanırım.
"Kurcalama."
Bir anda duyduğum sesle çığlık attığımda arkamı döndüm. Yusuf elleri cebinde durmuş bana bakıyordu.
"Ya sen manyak mısın?" Diye söylendiğimde elimdeki malzemeyi geri yerine koydum.
"Hırsız gibi ne yapıyorsun burada?"
"Seslendim ama duymadın beni."
Kendimi savunmaya geçtiğimde aramızdaki mesafeyi kapattım miyop olduğum için yüzünü net göremiyordum.
"Gitmemişsin?"
Evet, ama bu gitmeyeceğim anlamına gelmiyor o kadar hazırlandım elbette gideceğim.
"Buradan çıktıktan sonra gideceğim." Dediğimde anladım dercesine kafasını salladı.
"Elbisen güzelmiş."
Ay tabi güzel olacak kaç para verdim ben buna.
"Teşekkür ederim, Yusuf ağabey sende gelsene."
Lütfen bu ses benim değil deyin.
"Nereye?"
"Partiye."
Evet ben kesinlikle katıksız bir salağım.
"Geleyim."
Gelme! Şimdi orada sana biri aşık falan olur. İyi de banane bundan?
"Tamam o zaman sen hazırlan ben seni kapıda bekliyorum."
Kaçsam mı? Gelemez belki.
İçimden oflayarak kendimi dışarı attığımda Yusuf Bey'i beklemeye başladım bu gece uzun olacaktı ve içimden bir ses sinir hastası olacağımı söylüyordu.
★★★
Hemen nasıl 20 parlayan yıldız oldu :O
E o zaman sınırımız 30 olsun. Sınırı geçtiğimiz anda bölüm gelecek 🌸
