...
■İlâhi bakış açısı
Tanrıça hala uyanmamıştı ve bu durum hem mühürlüsünü, hemde halkını korkutuyordu.
"Sonya, neden uyanmadı hala? Niye böyle oldu?"
Sonya üzüntüyle abisine baktı."Carlos, korkmana gerek yok. Mühürün etkisi sürüyor hala. Endişelenme." Diyerek sarılmıştı abisine.
"Bilmiyorum sonya, Onu ne zamandır aradığımı biliyorsun ve şimdi onu tam bulmuşken kaybetmek.. bu düşünce beni kahrediyor."
Carlos gözlerini Noria dan alamıyordu. Fazlasıyla güzel bir kadındı. Kıskanılacak bir güzelliğe sahipti.
Zaten sırf bu yüzden afrodit iftira atarak, onu kutsal diyardan sürdürmemişmiydi?
Noria yavaş yavaş kendine geliyordu. Gözlerini açtığında ise karşısında Carlos'u görmeyi beklemiyordu. Fakat şaşkınlığı kısa sürdü.
"Ne o köpekcik, aşık mı oldun bana? O kadar süre başımda beklediğine göre." Diyerek gülmüştü Noria.
"Kurt olmana rağmen, bana köpek demen de ayrı bir ironi tanrıça."
Noria gülmüştü buna. Adam haklıydı nihayetinde.
"İsterseniz ben çıkayım da siz rahat rahat flörtleşin ha ne dersiniz?"
Dedikten sonra direkt odadan dışarı kaçtı sonya, malum o espiriden sonra can güvenliği tehlike altına girmişti.Noria da içinden sonyaya sövüyordu. Bu kız iflah olmazdı.
Yataktan kalkarak karşıdaki aynaya ilerledi Noria. Boynundaki mühür büyümüş, göğüslerine doğru uzun bir yol çizmişti. Tanrı biliyor ya, harika görünüyordu. Noria da hayran kalmıştı, boynundaki mühre.
Noria aynadan mühüre bakarken, bir anda beline dolanan eller ile irkildi, lakin bir tepki vermedi.
Carlos ona arkadan sarılmıştı ve Norianın bir tepki vermemesinin üzerine, kafasını boynuna gömerek mühürün olduğu noktaya uzun bir öpücük kondurdu.
"Napıyorsun?" Diye boğuk bir sesle konuşmuştu Noria. Bu adam onu ne ara bu kadar etkileyebilmişti anlamıyordu.
"Eşimi öpüyorum. Bir sakıncasımı var lunam?" Diye aynı Norianın ki gibi boğuk bir sesle konuşmuştu Carlos.
Sakıncası yoktu lakin, biraz daha böyle kalırlarsa Noria kalp krizinden gidebilirdi.
Sen ölümlerden dön, işkenceler çek, hiç birine sesini çıkarma. Adamın biri gelsin seni darmaduman etsin. Ne güzel iş ya. Diye kendine sövüyordu Noria.
Onlar böyle sarılı dururken bir anda kapı çalmış, ve hizmetli kadının sesi gelmişti;
"Efendi Carlos, yemek salonunda herkes sizi bekliyor efendim." Diyerek uzaklaştı hizmetli.
Noria, Carlostan ayrılarak kapıya yöneldi. Carlos ise hala olduğu yerde bekliyor, Noriayı izliyordu.
"Ne dikiliyorsun hala orada? Bizi bekliyorlar, duymadın herhalde." Diye sırıtarak konuşmuştu Noria.
Carlos, hiç bir şey demeden Noria ya ilerlemiş, elini beline atarak onu yönlendirmeye başlamıştı. Yemek salonunun kapısına gelene kadar konuşmadılar. Kapının önüne gelince Carlos konuşmaya başladı;
"Noria, babamın yanındaki o kadın bir şey derse sakın onu takma! O boş konuşmayı sever."
"Şu işe bak. Ne tesadüf ki, Bende boş konuşanı hiç sevmem."
Diyerek içeri girmişti Noria. Carlos ise hiç gecikmeden Norianın yanına varmış, elini beline atarak ilerlemeye başlamışlardı.
Noria içeri göz attığında, en baş köşede oturan kral ve yanındaki kadına baktı ilk önce, sonra ise teker teker gözleri masadaki herkeste dolaştı. Bu masada yanlızca sonyayı tanıyordu.
"Sonunda gelinimi bulmuşsun Carlos." Diye keyifle konuştu kral.
"Ben bulmadım baba, o beni buldu."
Kral buna büyük bir kahkaha atmıştı.
Bu kadının gerek gücü, gerek zekası onlara fazlasıyla destek çıkacaktı. Ve bu da kral Boris'i keyiflendiriyordu.Fakat, karısı Aurora ise Noriadan hiç haz etmemişti. Carlosun yanında kadın görmekten hoşlanmıyordu.
Noria ise, Geldiğinden beri kendisine kıskançlıkla bakan kadına iyice ayar olmuştu.
"Bu canavarı nereden buldun Carlos? Bu kadının nasıl bir yaratık olduğundan haberiniz yok mu sizin? Olamaz. böyle bir kadınla olmana katiyen müsade etmiyorum." Diye bağıra çağıra konuşmuştu o kadın.
"Bana bak-" diye Carlos tam kadının üzerine yürüyecekken. Noria, Carlosun sözünü keserek konuşmaya başladı;
"Kimsin, nesin bilmem. Seni tanımıyorum, ve tanımayada gerek duymuyorum. Lâkin görüyorum ki sen beni çok iyi tanıyor, namımı ve kim olduğumu biliyorsun. Canavar lakabı ile tanınan bir kadınla.. daha da üstü, bir Tanrıçayla, böyle konuşarak canından olmayımı amaçlıyorsun? Eğer öyleyse seni temin ederim ki ölümün benim elimden olacak."
Diyerek kadının üzerine yürümeye başladı. Norianın her bir adımında cam, çerçeve ne varsa kırlıyor, etrafa sıçrayarak paramparça oluyordu.
Kadının gözlerinde gördüğü korku Noriayı yeterince tatmin etmiyordu. Kan istiyordu, bu kadını paramparça etmek istiyordu.
Askerler içeri girmişti ve hepsinin mızrakları Noriaya doğrultulmuştu.
"Onun saçının teline dahi zarar gelirse, sizi mahvederim! Duydunuzmu lan beni?" Diye kükremişti, Carlos.
Bir anda ortalık ana baba gününe dönmüştü. Ve Noria durdurulmazsa bu kadın acı bir şekilde can verecekti.
Bunu fark eden Carlos,
Çok geçmeden Noriayı, omuzuna atarak ilerlemeye başladı.Noria, ilk ne olduğunu kavrayamadı. Daha sonra ise Carlosa ağzına geleni saymaya başladı.
"Bırak beni Carlos! Bırakta şu gerizekalının kafasını kopartayım."
"Tam da bunu yapmaman için seni götürüyorum ya zaten." Diye gülerek konuşmuştu Carlos.
Noria hala söyleniyordu. Bir türlü susmamış, onu indirsin diye Carlosu, darlayıp durmuştu.
Carlos, en son dayanamayıp Noriayı indirdi. Noria, tam kurtuldum diye sevinirken, Carlos hızla onu duvara yaslayarak kıskaca aldı.
"Biraz daha konuşursan susturmaktan hiç çekinmeyeceğim güzelim." Diyerek Norianın dibine girmişti. Ve Carlosun dudakları, konuşurken Norianınkilere değmişti.
"Sustursana." Diye fısıltılı bir sesle konuştu Noria.
Böyle bir karşılık almasıyla, Carlos son bir kez Norianın gözlerine bakarak dudaklarını, Norianın dudaklarına bastırdı.
...
■Carlos?
Noria?
Kraliçe aurora?
Sizce neden Aurora, Noriayı istemiyor?Devam edecek
Arkadaşlar, vote atarsanız çok sevinirim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVAR
WerewolfŞeytan, kutsal diyara indi ve Bir dağ yamacına oturdu, o sırada yedi tüy koptu kanatlarından. Yedi büyük günahı simgeledi o yedi karanlık tüy; kibir, şehvet, haset, oburluk, açgözlülük, tembellik ve öfkeydi bu yedi ölümcül günah. Önce insanları kaos...