...
■Hareket etmiyordu, dudakları, dudaklarımın üzerinde öylece duruyordu Ve bu sinirlerimi bozmuştu. Ani bir cesaretle ellerimi boynuna dolayarak ben attım ilk adımı ve onu öpmeye başladım.
Şaşırmıştı, hissedebiliyordum fakat bu şaşkınlığı kısa sürdü ve elini belime atarak o öpmeye başladı bu defa. Hızına yetişemiyordum lakin elimden geldiğince karşılık veriyordum.
Eli kalçalarıma giderek sertçe sıktığında ağzına doğru boğuk bir inleme gönderdim. Bu onun bana kendisini daha fazla bastırmasına sebep oldu ve dudaklarımı az öncekine nazaran daha sert öpmeye başladı.
Garip bir şekilde tamamlandığımı ve güvende olduğumu hissediyordum. Bu adam beni mahvediyordu, cayır cayır yakıyordu, ve ben bundan zerre korkmuyordum, aksine hoşuma bile gidiyordu.
Ben böyle düşüncelere dalmışken dudaklarımdan ayrılan dudaklar ile boşluğa düşmüş gibi hissettim. Nefes nefese bakışlarım gözlerine çıktığında ise koyulaşmış hareleri ile karşılaşmak beklediğim bir şey değildi.
"Ne oldu güzelim bir anda düşüncelere daldın?" Demesiyle derin bir nefes aldım. Hissetmişti.
"Düşünüyorum Carlos. Yanlızca düşünüyorum."
Yüzünde ukala bir sırıtma belirdi."Benimi düşünüyorsunuz tanrıçam."
"Evet" böyle bir yanıt beklemediğinden olsa gerek ki, yüzünde şaşkın bir ifade belirdi.
"Seninle daha yeni tanıştım, fakat bana bu kısa sürede yaşattığın hisler.. beni düşünmeye itiyor Alfa."
Yüzündeki şaşkınlık yerini ufak bir tebessüme bırakmıştı. Benim bakışlarımı görünce daha da gülümsedi ve anlıma ufak bir öpücük bırakıp geri çekildi.
Geri çekilmesiyle, tam kaşlarımı çatmış konuşacaktım ki sonyanın sesini duymamla sustum.
"Oo çifte kumrular hiç bir fırsatı da kaçırmıyorsunuz bakıyorum." Diyerek kahkaha atmasıyla kaşlarımı çattım.
"Eşimle olan yakınlaşmam seni ne kadar alakadar ediyor abicim?" Carlos, Tek kaşını kaldırarak tehditkar bir sesle konuşmuştu.
Bir dakika. Oha! Carlos bana eşim demişti. Bana demişti. Eşim demişti. Yanlış duymamış olmayı diledim. Tanrım, onun bir kelimesi dahi kalp ritmimi hızlandırmaya yetiyordu.
Bir anda kulağımın arkasında bir nefes hissetmemle irkildim.
"Nefes al güzelim. Kalbin fazla hızlı atıyor sanki ha? Ne dersin." Diye konuşmasıyla kendime geldim. Gerçekten de bu adam dengelerimle oynuyordu.
"Ne alaka be!" Diye söylenerek saray kapısına ilerlemeye başladım. Hava almam lazımdı. Yoksa kalp krizinden öteki tarafı boylayabilirdim.
Bahçeye çıktığımda gördüğüm görüntü beni fazlasıyla etkilemişti. Bahçe.. çok güzeldi. Fazla güzeldi.
Ben böyle hayranca bahçeye bakarken arkadan kraliçenin, yani kralın eşi aurora'nın sesini duydum.
"Masumu oynamayı ne zaman bırakacaksın Noria? Senin nasıl bir canavar olduğunu tüm alem biliyor, ama sen hala masumu oynuyorsun."
Sözleri ile arkama dönerek büyük bir kahkaha attım. Komik kadındı vesselam.
"Ben mi masumu oynuyorum aurora? Güldürme beni. Burada ki şeytanın kim olduğunu ikimizde biliyoruz. Birbirimizi kandırmayalım." Derken ona doğru bir adım atmıştım
"Bana bak. Sakın ola Carlosun aklını saçma sapan şeylerle doldurmayı deneme! Seni öldürüm. Ortada ne canavar kalır, nede Noria." Ses tonunu yükseltmesiyle sinirlendiğimi hissettim. Hiç kimse benimle böyle bir uslûp ile konuşamazdı.
Hızlı adımlarla ilerleyerek tam önünde durdum ve elimi atarak boğazını kavradım. Bununla birlikte acı bir çığlık atmıştı.
"Bana bak aptal kadın; bir daha benimle bu ses tonu ile konuşursan senin o dilini kopartırım. Senin karşında bir Tanrıça var. Sen beni ne sanıyorsun? Eşime olan ilgini bilmediğimi zannediyorsan çok yanılıyorsun. Ona olan sözde aşkını anlamayacak, yada göremeyecek kadar bunamadım."
Diye adeta kükrememle gözlerinde korkuyu görmüştüm.
"S-sen nasıl?" Kekeleyerek konuşması ile büyük bir kahkaha attım.
"Benden habersiz kuş dahi uçamaz bu âlemde. Benim herşeyden haberim var kraliçe ve eşimi sana kurban etmeyeceğimden emin olabilirsin."
Duraksayarak derin bir nefes aldım. Ve cümleme devam ettim.
"Canavar diyip duruyorsun ya bana. Herkes içinde bir canavar besler aurora. O canavarı çıkartmak ve ona hakim olmak ise herkesin harcı değildir. Korkaklar o canavarın esaretine girer, Cesurlar ise o canavarı kendilerine esir eder. Ve sende bunu yapacak güç yok."
Cümlemi tamamlayarak aurora'yı yere fırlattım. Gözlerinde gördüğüm korku, beni yeterince tatmin etmişti.
Onu orada bırakarak arkamı döndüm ve tam gideceğim sırada gördüğüm kişi ile yutkundum.
Carlos.. Gözlerindeki öfke ve nefret ile kraliçeye bakıyordu. Onu durdurmazsam bu aptal kadını öldüreceğinden adım kadar emindim.
"Carlos." Diye fısıladadım. Fakat o bana gözlerini dahi değdirmemiş hızla yerde yatan kadına ilerliyordu.
Koşarak önüne geçtim. Durması gerekiyordu. Bu kadına zarar verirse başına iş açılırdı.
"Carlos, lütfen dur." Diye adeta yalvaran bir sesle konuştum.
Bana sinirle bakıp bileğimden tutarak kayalığa fırlattı.
O kadar ani bir şekilde yapmıştı ki, ne olduğunu fark edememiştim. Ve şuan yerde boylu boyunca uzanıyordum. Elimi başıma atmamla elime gelen sıcak sıvıya baktım. Bir Bu eksikti.
Çok sert fırlatmıştı, ama bende hemen pes edecek bir kadın değildim.
Tekrar doğrularak önüne geçtim. Bu defa daha halsizdim. Zaten mühürden sonra enerjim iyice azalmıştı. Sağ olsun çok sevgili eşim kalan son enerjimi de tüketmişti.
"Carlos, dur artık. Başına iş alacaksın benim yüzümden. Korkuyorum."
Kurda dönüşecekti. Sarı gözlerinden bunu anlamak zor değildi.
Bana dönerek hırladı. Kendinde değildi ve bana zarar vermesi de muhtemeldi.
Ve haklı da çıkmıştım. Yanlızca bir kaç saniye sonra kurt formunu almış bana hırlıyordu.
Yutkunarak ona bir adım attım. Ondan korkmuyordum. Bir zarar geleceksede ondan gelsin.
Kurt formu ile üzerime atlamış, ben fark etmeden dişlerini boynuma geçirmişti.
Acıyla inledim. Ona zarar vermemek için hiç bir gücümü kullanmıyordum. Dişlerini daha derine bastırarak beni ağaca fırlatmıştı.
Açıkçası, direnecek gücüm kalmamıştı, ve gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Son kez şansımı deneyerek adını fısıldadım.
"Carlos.. buna bir son ver sevgilim."
Gözleri bana dönmüştü, ve son gördüğüm şey ise; insan formunda endişeli gözlerle koşarak bana ilerlemesiydi.
...
■Sizce Aurora bunu hak etti mi?
Peki ya Carlos?
Kraliçenin, Carlosa aşık olması şoku peki ksbsjsnsjnsDevam edecek

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANAVAR
WerewolfŞeytan, kutsal diyara indi ve Bir dağ yamacına oturdu, o sırada yedi tüy koptu kanatlarından. Yedi büyük günahı simgeledi o yedi karanlık tüy; kibir, şehvet, haset, oburluk, açgözlülük, tembellik ve öfkeydi bu yedi ölümcül günah. Önce insanları kaos...