3|

43 11 2
                                    

...

"Hazırlan Siveryus, kurt krallığına gidiyoruz." Dememle siveryusun gözlerinde endişeyi gördüm.

"Tanrıçam kurtlar da en az bizim kadar güçlü. Onları karşımıza almak ne kadar mantıklı bir karar?" Haklıydı. Lakin ben kararımı çoktan vermiştim.

"Biliyorum Siveryus, biliyorum. Ama umurumda değil. Şimdi atımı hazırla. Gidiyoruz." Bakalım kurtlar kimden yana duracaktı.

Hızlı adımlarla sarayın çıkışına ilerledim. Atımı karşımda görmemle yüzümde ufak bir tebessüm belirdi. Ufak adımlarla yanına giderek, Başını okşamaya başladım.

"Nera, güzel kızım benim." Bir süre daha sevdikten sonra sırtına atladım ve kurt krallığına doğru hızla gitmeye başladık. Arkamda koca bir ordu vardı. En önde ise ben.

Savaş kapıdaydı. Ve çok yakın bir zaman da fazlasıyla kan dökülecekti. Belkide o kana benimki de karışacaktı. Korkmuyordum lakin yanlız öleceğim gerçeği canımı yakıyordu. Halkım dışında arkamdan ağlayacak kimsem yoktu. Tamamen kimsesizdim.

Derin bir nefes aldım buna üzülmemem gerekiyordu fakat, gece gündüz aklımdan çıkmıyor, ezeli bir düşman gibi her an boğazımı sıkıyordu bu gerçek.

Ben bu yolun başında yanlızlığı göze almamışmıydım? Şimdi neden küçük cocuklar gibi üzülüyordum buna?

"Tanrıçam, Tanrıçam beni duyuyormusunuz? Geldik efendim." Siveryusun sesi ile kendime geldim. Gerçektende varmıştık. Kurtların sarayının önündeydik.

Atımdan inerek kapıya doğru ilerledim. Benim attan inmemle tüm ordum inmişti. Hepsi arkamda bekliyor, benden gelecek bir işareti gözlüyordu.

"Kapıyı aç asker." Dememle kapıdaki asker başını korkuyla iki yana sallamıştı.

Tam ağzımı açıp bir şey diyeceğim sırada kapı açılmış ve genç güzel bir kadın, iki erkek, yanlarında ise bir sürü asker ile beraber dışarı çıkmışlardı. Kadın bana bir yerlerden tanıdık geliyordu. Ama nereden?

"Tanrıça Noria sizi buraya hangi rüzgar attı?" Diye konuşmuştu o kadın.

Kim olduğunu hatırlamamla beni büyük bir şok dalgası ele geçirmişti. Bu beni yıllar önce ormanda vampirlerden kurtaran kadındı.

"Sonya." Diye şaşkınlıkla ismini söyledim.

"Bir an beni hatırlamayacaksın sandım Noria. Kaderin cilvesine bak ki bizi yeniden karşılaştırdı."

Demesiyle bana sarılması bir oldu. Bende büyük bir mutlulukla sarılmasına karşılık verdim.

"Ne cilve ama." Dedim hala sarılıyken. kelimenin tam anlamıyla dumur olmuştum. Karşımda sonyayı görmek hiç beklemediğim birşey di.

Biz böyle sarılırken arkadan atların ayak sesleri geldi. Birileri geliyordu. Fakat umursamadık.

"Sonya" Diye sert bir erkek sesi geldi kulağıma.

Sonya sesi duyması ile birlikte benden ayrılarak hızla o adama sarıldı.

"Abii seni çok özledim. İyiki geldin hem seni Noria ile de tanıştırırım."

"Tanımadığın insanlar ile fazla samimiyet kurma dedikçe benim sözümü hiçe sayıyorsun sonya. Bu hareketlerin hiç hoşuma gitmiyor."

Adam sinirlerimi bozmuştu, abisi dahi olsa onun hayatında bu kadar söz sahibi olamazdı. Bu tamamen saçmalıktı.

Sinirlenerek hızla arkamı döndüm, dönmez olaydım.

Göz göze gelince bir anda boynumda ki mühür sızlamaya başladı. Refleks olarak elim boynuma gittiğinde aynı hareketi o da yapmıştı. Benim mührümün aynısı onda da vardı.

Bir an kalbime öyle bir sancı girdi ki, dizlerimin üzerine çakıldım. Gözlerimden yaşlar akıyordu, Tanrım bu nasıl bir acıydı böyle? O adam da aynı durumdaydı. Oda kıvranıyordu. Fakat o bana nazaran daha iyi görünüyordu.

Ayağı kalkarak sarsak adımlarla yanıma geldi. Ben ise hala inlemeler eşliğinde kıvranıyordum.

"Mühür onda neden daha fazla etki gösteriyor?"
Diye endişeli bir sesle soru sormuştu.

"Efendim mühür ilk zamanlar da erkekten çok dişiyi etkiler. Bu çok normal." Demesiyle o adamın, sinirle konuşan kişinin üzerine yürümesi bir oldu. Tam üzerine atlayacakken ağzımdan ufak bir inleme kaçtı.

Anında yönünü bana çevirerek başımı kucağına aldı, ardından saçlarımı okşamaya başladı. Gözlerinde endişe vardı. İlk defa biri benim için gerçekten endişeleniyordu.

Anlıma tüy kadar hafif bir öpücük kondurmuştu ve bu haldeyken bile o öpücük ismini bilmediğim duygulara sürüklemişti beni.

Artık acı katlanılmaz bir hal almıştı ve gözlerimden yaşlar boşalıyordu. Dayanamıyordum.

Zaten bir süre sonra acıya dayanamamış, bilincim kapanmıştı. Tanımadığım bir adamın kollarındaydım. Ve o adam benim eşimdi.

...

Sonya?
Eş?
Acaba Noria eşini kabullenecekmi?

Devam edecek

CANAVARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin