2. Bölüm: Ad

47 4 3
                                    

Evett ben geldim hadi bakalım yorumlarda bekliyorum sizi

İyi okumalar...

İnsanlar doğar, büyür ve ölür bu zaman diliminde kendilerince bir yol izlerler bazıları iyiliği bazıları kötülüğü seçer seçimleri sadece kendilerini değil eşini dostunu hatta tüm dünyayı etkiler

...
Hilmi komutan nefes alıp verdikten sonra gözlerini bana çevirdi

"Son olarak yüzbaşı ezgi yapılan izmir doğumlu okulunu ikincilik ile bitirdi ve bu süreçte hep uzaktan bizzat ben tarafından izlendi" dedi ve gülümsedi

Bizzat ben tarafından izlendi hiç farketmemiştim iyi de beni neden takip etmişti hem de kos koca tuğgeneral

Masanın üzerinde ellerini birleştirdikten sonra hilmi komutan konuşmasına devem etti

"Şaşırmış olman çok normal ezgi bundan dört yıl önce başka bir yerde tim kurmak için görevlendirilmiştim şans eseri İzmir'e yolum düştü senin okuduğun okulda muhsin yarbay ile bir geçmişimiz vardı İzmir'e gelmişken onu da ziyaret etmek istemiştim odasında otururken camdan seni gördüm çalışma yapıyordun ama diğerleri gibi değil daha hırslı ve daha azimli sonra muhsine seni sordum bana dediği tek şey zamanı gelince sana önereceğim birisi okulun en azimlisi en çalışkanı bu sözleri duyunca seni takip etmeye başladım okuldan ikinci olarak mezun oldun bir çok albay'ın, yarbay'ın hatta bir maraşel'in korumalığını yaptın bu yaşta bu kadar şey yapmak kolay değil" gülümsedi ve ayağa kalktı biz de kalktık ve hazır ola geçtik

"Yeni görev daha doğrusu görevler sizi bekler erkan albay size gerekli konular hakkında bilgi verecek" dedi gururla ve ardından yarbay ile birlikte çıktı oda da sadece biz ve Erkan albay kalmıştı "rahat evlatlar yerlerinize oturabilirsiniz" emri aldıktan sonra sakince yerlerimize geçtik ve erkan albay'ı pür dikkat dinlemeye başladık

"Siz özenle seçildiniz bunu biliyorsunuz hepiniz bizim için değerlisiniz" diye söze girdi albay ellerini masanın üzerinde birleştirdi ve devam etti "unutmayın bu yolda şehitlik de var gazilik de tim'den sorumlu kişi ezgi yüzbaşı'dır bunu tuğgeneral'in dediğinden anlamış olmalısınız" dedi ve bana baktı başımı emredersiniz demiş gibi salladım

"Asıl önemli meseleyi sizinle konuşmak isterim ki o da güvenliktir ben de bir evladım benim de canımdan çok sevdiğim anam ve babam var eşim ve kızım,haber almak elbet isterler ama unutmayın siz özel harekat timisiniz ayrıca da birer bordo bereli"

Dedikleri çok doğruydu bu konuşmanın sonunun nereye gideceğini çok iyi biliyordum gözlerim murat abi ile kesişti deneyimli birisiydi o da anlamıştı bu işin sonun nereye gideceğini

"Uzun lafın kısası" diye devam etti albay "kendinizi koruyun tabi ki biz de koruyacağız ama siz kendinizi bizden fazla koruyun cansuzlara dikkat edin heran her yerde bir cansuz olabilir belki şuan bile aramızda bir cansuz var"

Tim birbirine baktı ama o bakışlar öyle bakışlar değildi gözlerinde sakladıkları bir korku akıllarında belli etmedikleri bin bir çeşit soru vardı

"Ve son olarak sizin için askeriyenin yakınlarında bir lojman ayarladık bizim askeriyede ki çoğu rütbeli kişiler orda kalır güvenli bir yerdir sizin için üç daire ayarladık kendi aranızda konuşun kararlaştırın ama ondan önce tim'e bir isim bulun ezgi yüzbaşı tim'in ismini kararlaştırın sonra yanıma gel imzalaman gereken şeyler var" dedi ve ayağa kalktı biz de kalktık tabi ki asker selamı verdiğimiz albay'da selam vererek odadan çıktı

Bu konuşulanları tam anlamıyla anlamak tabi ki kolay değildi odaya bir sessizlik hakim olmuştu bu sessizliği bozma işini ben üstlenmiştim

Masaya elimi yavaşça vurdum "Tim ağzınızı bıçak açmıyor" herkes olduğu yerde bi sıçramıştı

"Düşünüyoruz komutanım" diye söze girdi emre

"Ne düşünüyorsun anlat bakalım çaylak?" Çaylak lafını duyunca emre hariç herkes yerinde gülmeden durmaya çalışıyordu emre ise şaşkın şaşkın bakıyordu "noldu olum benim bildiğim tim'in en küçüğüne çaylak denir e sen de en küçüğümüzsün" dedim emre'ye baktım ve sırıttım

"Harbi ya madem baş başa kaldık söyleyin bakalım lakaplarınızı emre senin söylemene gerek yok biliyoruz zaten" dedi selim gülerek
Emre selim'e baktı ve "komutanım acaba çaylak değil de başka bişey mi olsa?"

"Ne olsun çaylakcığım" dedi efe Emre'ye dönerek murat abi lafa atladı ve "şey diyelim yere bakan" emre iyice şaşırdı pelin'in sesi geldi sonra "aman yapmayın iyice korktu"

"Ne korkması komutanım hiç asker adam korkar mı?"

•••

Konuşmanın sonunda herkesin lakabını öğrenmiştim birbirleri ile konuşmaya daldıkları sırada sarı deri kapaklı not defterimi ve tükenmez kalemimi elime aldım ve yazmaya başladım

Selim:Hızından dolayı AVATAR

Pelin:Ezber yeteneğinden ve gördüğünü unutmadığından KARTAL

Emre:Nedeni belli ÇAYLAK

Cihangir:Heran her yerinden kesici delici aletler çıkarıyor BATAK

Efe:Baya iyi keskin nişancı o yüzden AVCI deniliyor

Murat:Yaptığı tedavilerden dolayı CİVAN

Poyraz: Şifre onun işi sinsilik onun göbek adı o yüzden KARA

Defteri kapatıp kafamı kaldırdığım da tüm tim'in bana baktığını gördüm

"Noldu? Neden öyle bakıyorsunuz?" Diye sordum emre saçlarını karıştırdı ve "komutanım sorması ayıp ne yazdınız oraya"

Gülümsedim ve "sorması ayıpsa neden soruyorsun çaylak" selim emre'nin kafasına yavaş bir şekilde vurdu ve "ayıp lan ayıp" dedi

"Tamam tamam bu defter benim gözlem defterim kolay ezber yapan biriyim ama elimde bir belgenin olması hoşuma gidiyor"

"Komutanım gerçekten çok düzenlisiniz"

"Saol pelin" dedim ve time baktım "evet tim birbirimizi az çok tanıdık şimdi yavaştan görev için hazırlık yapmalıyız öncelikle tim'e bir isim bulmamız lazım fikirleri alayım" dedim ve ellerimi masanın üzerinde birleştirdim iki üç dakika sessizliğin ardından

"Pençe timi" dedi cihangir ve bana baktı

"Olabilir siz ne düşünüyorsunuz"

"Komutanım pençe timi biraz değişik yani nasıl diyim pek güzel değil" efe'nin dediği cümle üzerine cihangir sırıttı ve "söyle bakayım kardeşim ne olsun timin adı" efe direk "geçilmez" dedi hep birlikte güldük murat abi

"Geçilmez mi?" Dedi selim efe'nin yüzüne bakarak

"He geçilmez ne güzel işte kimse bizi geçemez der gibi" dedi efe

"Geçilmez ne olum inan pençe bunun yanında daha iyi"

"Bak bunda murat abi haklı" pelin bu dediği cümleden sonra elini hafif yukarı kaldırdı efe sırıttı ve karşısında oturan pelin'e bakıp

"Pelin okulda mıyız?" Dedi pelin efe'ye ters bir bakış attı ve ciddiyetini bozmadan "her zaman disiplinli olmayı sevmişimdir çürük avcı" dedi efe'nin yüzünde ki gülümseme gitti ve yerine ciddi bir bakış geldi "çürük avcı mı? Haha çok komik yapmacık kartal" ikisi de birbirine çok ciddi daha doğrusu sinirli bakıyordu boğazımı temizlemiş gibi yaptım herkes bana baktı benim ise gözüm bi efe'de bi pelin'deydi "size bir görev verdim unutmayın burada benim sözüme karşı gelecekseniz işiniz de yok" dedim ve ayağa kalktım benimle birlikte tim de ayağa kalktı ciddiliğimi bozmadan

"Bizden yardım bekleyen bizim onların hayatlarına kurtaracağımıza inanan insanlar var çocuklar var işimiz kurtarmak gerekirse şehit olmak içinizden eminim ki ne diyor bu kadın diyorsunuz ama bunlar gerçekler şimdi bize yakışan bir isim bulalım"

Murat abi bana baktı ve "komutanım eğer siz de isterseniz DOĞUŞ TİMİ olsun bizden umut bekleyen insanlar için bu isim timimizin adı olsun"

Gayet güzel isimdi anlamı da çok güzeldi tim'in adını doğuş timi koymaya karar vermiştik

Aşkım Savaş (Doğuş Timi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin