1 Eylül 1768, Perşembe
Charlotte odaklanamıyordu. Biraz önce hissettiği yoğun boşluk duygusu oldukça kısa sürmüş, birkaç ufak saniyenin ardından zihnini birçok kasvetli düşünceyle doldurmuştu. Elbette Hogwarts'a gelmeden önce binalar hakkında araştırmalar yapmıştı. Bir kez daha yeşil gözlerini önüne çektiği yemek tabağından kopararak birkaç metre ilerisindeki kıza bakındı. Orman yeşili ve toprak kahvesinin kesişmesiyle kalbi bir atış kaçırmıştı. Esther bana bakıyor diye düşündü. Bir anda durgunlaşan düşünceleriyle istemsizce gülümsedi ve elindeki çatalı bırakmadan el salladı.
"Yavaş ol!"
Yanında bir ses duymasıyla gülümsemesinin solması bir olmuştu. Dikkatlice -çatalı ne diye öylece sallıyordu ki?- çatalı masaya bıraktıktan sonra bedenini o tarafa doğru çevirdi gözlerini kısarak karşısındaki çocuğu bir müddet süzdükten sonra konuştu. "Sen de kimsin?" dedi aşağılayıcı bir tavırla.
"Ben bir Black'im! Asıl sen kimsin de Kutsal Yirmi Sekiz'in en kutsalına karşı bu kadar iğrenç bir tavır sergileyebiliyorsun?" diye hışımla bağırdı çocuk.
Black. Charlotte hafızasını zorladı ve en sonunda anons edilen ismi hatırladı. Rotanev Black. Delphinus Takımyıldızı'nın en parlak yıldızı. Ters okunuşuyla Venator yani Latince karşılığıyla avcı. "Kara Avcı." diye tısladı dişlerinin arasından.
Karşısındaki çocuğun yüzü bir anlığına şaşkınlıkla parıldamıştı. Bembeyaz teninde koyu kan damarları kendisini belli ederken o da damarında akan kanın kime ait olduğunu hatırlamış olacak ki gergin yüz hatlarını gevşeterek durgun hâline büründü ve konuştu. "Bunu nereden biliyorsun, Redruth?" Bu sefer ses tonu daha dingindi, Charlotte'nin yıldız bilgisi onu gerçekten şaşırtmıştı anlaşılan.
"Gökyüzünü seviyorum." diye mırıldandı Charlotte. Gözleri tavanı kaplayan yıldız silsilesine bir kez daha takıldığında dudakları iki yana kıvrılmıştı. "Gökyüzü benim evim." diye mırıldandı içindeki huzuru güzel çehresine yansıtırken. Yeşil gözlerinin etrafı gülümsemesiyle kırışırken çıkan hengâmeyle bıkkın bir nefes verdi. "Şu okula geleli henüz bir saat bile olmamışken nedir bu arbede sevgisi?" dedi kendi kendisine.
"Birinci sınıflar! Birinci sınıflar, buradan lütfen! Sizi Slytherin ortak salonuna götüreceğim, lütfen sıraya girin ve beni takip edin. Merdivenler değişmeden ivedilikle hareket etsek iyi olur! Birinci sınıflar!"
Charlotte usulca ayağa kalktı ve cübbesinin cebindeki ağırlığı, kitabını, kontrol ettikten sonra yaşça büyük öğrencinin işaret ettiği sıraya girdi. Hemen arkasında duyduğu adım sesleriyle Kara Avcı'nın da onun peşinden geldiğini anlamakta zorluk çekmemişti. Yüzü sinsice kısılırken birkaç dakika sırayı takip etti, ardından hiç sıraya girmemiş gibi kalabalık öğrenci topluluğuna karışasarak izini kaybettirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Once Upon A Time
FanfictionHer cumartesi yeni bölüm! Üzerini kül kaplamış yıldızların ama yıldızlar her daim parlamış. Sarı rengin en çok zümrüt yeşiline yakıştığı, bir yıldızın içine düştüğü kül yığınını tekrar alevlere çevirdiği, bir bal porsuğunun en iyi arkadaşının zehrin...