04. Yıldız Avcısı

51 9 13
                                    

26 Eylül 1768, Pazartesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

26 Eylül 1768, Pazartesi

Charlotte korkunç bir rüya görerek gözlerini araladı. Nefes nefese kalmıştı, öyle çok terlemişti ki cübbesi su içindeydi. Derin uykusuna dalmadan önce zihnini dolduran düşünceler yeniden gözlerinin önünde gelirken ağlamak üzereydi.

Kural 1: Kimseye zayıflığını gösterme.

Charlotte ilk kuralını yıkmıştı. Bütün okulun önünde aptal bir kavgadan dolayı bilincini yitirmişti. Gözünden akıp çenesine süzülen bir damla yaşa mâni olamadan diğer kuralları hatırladı.

Kural 2: Kimseye güvenme.

Charlotte kendisinden nefret ederek beyan etti, Jenny'ye güveniyordu.

Kural 3: Kimsenin seni tanımasına izin verme.

Yaşlarla parıldayan açık yeşil gözleri boşluğa daldığında aklında yalnızca bir isim vardı.

Ash.

Onun adı Ash'ti. Kül. Büyük yangınların ardında kalan siyah zerre parçası. Bir kez daha ağlamamak için direnirken ince parmaklarını dizlerine dolayarak tırnaklarıyla kendi bedenine kırmızı çizgiler bıraktı. Annesinin sözleri kulağında çınlıyordu. Aptal Charlotte, şanlı adımıza leke sürmekten başka bir şey yapmıyorsun. Zayıfsın, Charlotte. İnsanlara güvenecek kadar zayıfsın. Asla baban ve ben gibi güçlü bir büyücü olamayacaksın. Küçük bir kül yığınından ibaretsin, o yangını çıkaran hiçbir zaman sen olmayacaksın. Arkada bırakılan olacaksın. Herkes senden nefret edecek, ne sanıyorsun? Ailesi yerine kitaplarına sarılan bir ucubenin hor görülmeyeceğini mi?

Kül.

Jenny onun bir kül yığınından ibaret olduğunu görmüş olmalıydı. Ucubenin teki olduğunu biliyordu. Charlotte gözlerini kapatarak yüzünü kendisine çektiği dizlerine dayadı. Kurallarını hiçe saymakta sorun görmemişti ve bir kez daha cezasını çekecekti, yalnızdı.

"Asha?"

Kafasını kaldırdı ve sesin sahibine baktı. Kızarmış gözlerinden akan damlalar her şeyi buğulu gösteriyordu. Birkaç tıkırtının ardından bir kez daha sesi duyduğunda artık yanında olduğunu biliyordu.

"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu Jenny.

Charlotte cevap vermedi.

"Hey, beni duyabiliyor musun?"

Charlotte cevap vermedi.

"Oh, Bay Albert!" Jenny endişeyle arkasını döndü ve hastane kanadından sorumlu şifacıya seslenerek aceleyle koşturdu.

Charlotte elinin tersiyle yüzünü sildikten sonra çıplak ayaklarını uzattı ve yattığı yataktan çıktı. Arkadaşının adım seslerinin yeterince uzaklaştığından emin olduktan sonra yatağının etrafına çevrilmiş perdeyi aralayarak küçük adımlarla dışarı çıktı. Konuşmak istemiyordu. Kimseyle konuşmak istemiyordu. Her şeyden, var olan her şeyden nefret ettiğini hissetti. Gözlerinden akan yaşların yanında kalbinden başlayıp bütün vücudunu ele geçiren bu his, adımlarını daha sert attırır olmuştu. Nefret ediyordu işte, Slytherin'e layık değildi. Yalnızca kendi soyuna değil, Salazar Slytherin'in yıllardır süregelen onuruna da leke vuruyordu. Kül'dü sonuçta.

Once Upon A TimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin