1.Bölüm

43 1 0
                                    

Medya: Çağrı
_________________________________________

"Kadın sana, sesini yükseltti diye bilerek kadının arabasına çarpmak ne demek!? Hazal sen kendinde misin!? Arabayı perte çıkartmışsın!"

Genç kadın elindeki anahtarı yere fırlatıp, genç adama parmağını doğrulttu ve öfkeyle, "Kimse bana sesini yükseltemez! Sen de dahil! Ters yönde olan oydu, hatalı olan oydu ama kabahatli yine ben oldum! Sağ ol ya, bu kadar güvenme bana!" deyip, ayaklarını vura vura salona girdi. Genç adam sabır dileyerek yüzünü sıvazlayıp, ardından salona girdi.

"Hazal sen, en son ne zaman, doktorun ile görüştün?"

Hazal deri kanepeye oturup, masadaki şişelerden birini açtı ve dünden kalmış bardağı alıp, içine bir miktar viski döktü.

"Sanane? Çok ilgilisin ya sanki sağlık durumum ile!"

Genç adam, Hazal'ın elindeki bardağı alıp, sakince masaya bıraktı ve genç kadının yanına oturup, derin bir nefes alarak, ellerini tuttu.

"Hazal, ikimiz de bir psikolog yardımı alman gerektiğini biliyoruz. Ertelemenin bir manası yok."

"Çağrı zaten psikiyatriste gidiyorum, babam da, sen de bir düşseniz mi yakamdan!"

"Tek istediğim senin acılarının biraz olsun dinmesi, göreceksin düşündüğün gibi olmayacak."

Genç kadının sinirle gözleri dolarken, titreyen elleriyle sevgilisinin ellerini sıktı ve boğazına oturan yumrudan kurtulmak adına zorlukla yutkundu.

"Kabuk bağlamış bir yarayı eşelersen sadece kanatır ve iyileşmesini geciktirirsin. Psikologa gidip geçmiş meseleleri açmak, yalnızca acımı katlayacak. Bana yardımcı olmak istiyorsan sadece yanımda kal Çağrı, benim senden başka hiçbir şeye, hiç kimseye ihtiyacım yok."

Çağrı, sevgilisinin gözlerinden akan yaşları usulca sildi ve genç kadını kendine çekerek, sarıldı. Hazal kalbinin sızladığını hissederken, başını Çağrı'nın omzuna yaslayıp, ondan hiç ayrılmamayı diledi.

"Zaten kanayan bir yarayı daha fazla kanatamazsın Hazal, gerçeği sen de, en az benim kadar iyi biliyorsun."

Hazal'ın hıçkırıkları sıklaşırken, yüzünü Çağrı'nın göğsüne gömüp, "Çok yoruldum." diye fısıldadı. Genç adam üzüntüyle Hazal'ın saçlarını okşayarak, "Biliyorum." diye karşılık verdi. Geçmişin pençesinde sıkışıp kalan kadın, kendini nasıl ifade edeceğini düşünmekten yorulmuş ve yıllar önce anlatmayı bırakmıştı. Her şeyin arasında boğulduğu sırada, Çağrı ile tanışmış ve o gün hayatının dönüm noktası olmuştu.

Çağrı, Hazal'ı kucağına alıp ağır adımlar ile yatak odasına ilerledi, genç kadın iç çekerek, gözlerini yumdu ve biraz sonra soğuk yatağın sırtına değdiğini hissetti. Genç adam, battaniyeyi sevgilisinin üzerine örtüp, sessizce ayak ucuna oturdu. Hazal elini Çağrı'ya uzattığında, "Gitme." diye mırıldandı. Hazal'ın elini tutarak, "Gitmeyeceğim güzelim." dedi genç adam. "Sen git diyene kadar, gitmeyeceğim..."

Güneş yer yüzünü aydınlattığında, genç adam burnuna gelen güzel kokular ve yüksek sesli müzik eşliğinde uyandı. Üzerindeki battaniyeyi sıyırıp, uyku sersemi yatakta doğruldu. Gece boyu defalarca kez uyanmış ve doğru düzgün uyuyamamıştı. Gerinerek yataktan kalkıp, ayaklarını sürüyerek yatak odasından çıktı. Güzek kokuyu takip ettiğinde, genç kadının mutfakta kahvaltı hazırladığını gördü, dün geceye göre enerjik görünüyordu.

"Uyandın mı! Günaydın!"

Hazal koşar adım Çağrı'nın yanına yaklaşıp, gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurdu ve ocağın başına dönerek, "Sen seviyorsun diye pişi yaptım, patates de kızarttım." dedi yerinde kıpırdanarak. Çağrı gülümseyerek kapıya yaslanıp, "Eline sağlık güzelim, geliyorum birazdan." deyip, banyoyq doğru ilerledi. Hazal pişileri ve patatesleri diğer tabakların yanına masaya koyup, ocaktaki çaydanlığı alarak, çay bardaklarını doldurdu. Genç kadın tezgahtaki dağınıklığı toparlarken, Çağrı mutfağa girip, Hazal'ın beline arkadan sarılıp, boynuna bir öpücük kondurdu ve mis gibi vanilya kokusunu içine çekti.

Aman Kimse Görmesin!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin