"Anlamadım." Genç kız, Çağrı'nın sözlerine anlam veremeyerek, başını kitaptan kaldırdığında, ağabeyinin arabasını görmesi ile "Ağabeyim mi o?" diye sordu sesi titreyerek.
"Ağabeyin."
Çağrı, Güçlü'nün arabadan inmek üzere olduğunu fark ettiğinde, masadaki çay bardaklarından birini alıp, fişek gibi ayağa fırladı ve bardağı ceketinin içine gizleyerek, erkekler tuvaletine girdi. Garson anlamsız bakışlar eşliğinde, Çağrı'nın arkasından gittiğinde, Çağrı, "Kardeşim iki dakika idare et beni. Kızın ağabeyi dışarıda." deyip, kapıdan dışarı baktı panik içerisinde.
Genç yaşlardaki garson, "Ağabey idare ederim etmesine de, istersen bardağı bana ver." dedi tuhaf tuhaf bakarak. Çağrı bardağı garsona uzattığında, garson bardağı alıp, giderek, Çağrı'yı yalnız bıraktı. Peri her şey olağan akışındaymış gibi odağını ders kitaplarına verirken, aslında içten içe ödü patlıyordu. Güçlü arabadan inip, çay bahçesine girdiğinde, gözleri ile etrafta birini arar gibi bir hali vardı. Bakışları etrafta gezinip, kız kardeşinde durduğunda, kaşları çatılıp, seri adımlar ile masasına ilerlemeye başladı.
Peri kaçamak bakışlar ile ağabeyini kontrol ederken, kendisine yaklaştığını gördüğünde, kalbi yerinden çıkacak misali atıyordu. Güçlü masanın yanında durup, tek başına ders çalışıyor gibi gözüken kız kardeşine, "Gülüm sen tek başına ne yapıyorsun burada? diye sordu.
Peri sahte bir şaşkınlık ile bakışlarını ağabeyine çevirip, "Aa ağabey, sen ne zaman geldin? Görmedim seni." deyip, elindeki kalemi bırakarak, ağabeyine döndü.
"Şimdi geldim, bir arkadaşı bekliyorum, işimiz var da, sen hayırdır?"
"Ben de arkadaşımı bekliyorum ağabey, cuma günü ingilizce sınavımız var, ders çalışacağız."
"Kimmiş o arkadaş?"
"Melek, okuldan arkadaşım, birazdan burada olur sanırım."
Güçlü ceplerine yoklayarak "İyi bakalım, yemek yedin mi sen? Para var mı üstünde?" diye sorarken, Peri, "Okulda bir şeyler yedim ağabey, param da var." dedi kaçak bakışlar ile lavabonun kapısını kontrol ederek.
"Olsun üzerinde bulunsun. Ne zaman gelecek arkadaşın?"
Güçlü cebinden çıkarttığı parayı Peri'nin eline sıkıştırdığında, Peri soğuk soğuk terleyerek, "Yoldadır herhalde." deyip, masanın üzerindeki telefonunu aldı. Peri, Melek'e mesaj atmak üzereyken, Güçlü'nün telefonunun çalması ile telefonu açıp, kız kardeşine, parmağı ile bir dakika işareti yaparak, masadan uzaklaştı. Genç kız mesaj atmadan, telefonu kapatıp masanın üzerine bırakırken, Güçlü yaklaşık beş dakika sonra telefonunu kapatıp, Peri'nin yanına döndü.
"Gidiyorum ben, aşağı sokaktaymış arkadaş onu alacağım, hava kararmadan eve git. Görüşürüz."
"Görüşürüz ağabey."
Güçlü çay bahçesinin çıkışına doğru ilerlerken, Peri elleriyle yüzünü kapatıp, sesli bir nefes verdi. Sadece ders çalışıyor olsalar da, ağabeyine durumu açıklamak, deveye hendek atlatmak kadar zor olacaktı.
"Gitti mi?"
Peri, Çağrı'nın sesini duyduğunda korkarak damağını itti ve Çağrı'ya ters ters baktı.
"Neden sessiz sessiz yaklaşıyorsun? Yeterince gerildiğim yetmiyormuş gibi korkudan öleyim diye mi?"
Çağrı, Peri'nin yanına oturup, "Özür dilerim, korkutmak istememiştim ama sorun yok, tehlike geçti." dedi sükûnet ile. Peri, Çağrı'nın sakinliği karşısında şaşıp kalırken, elinde kalan parayı hırkasının cebine iliştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aman Kimse Görmesin!
Storie d'amore"Bazı yollardan dönülmez, bazı günahlar affedilmez... Ben, sana dönemem ama sen affet beni!"