Medya: Güçlü
_________________________________________Mart ayı yerini nisan ayına bırakıp, aradan yaklaşık bir ay geçtiğinde, Çağrı ve Peri'nin iletişimi yavaş yavaş kopmuştu. Çağrı işinin, Peri son senesi olduğundan mütevellit derslerinin derdine düşmüş, birbirlerini unutmuşlardı. Genç adam tayfa ile buluşmak için hazırlanmış, beyaz tişörtün üzerine kot ceketini giyip, baharatlı bir parfümü adeta üzerine boca etmişti. Çağrı kendi parfüm kokusundan öksürerek, odadan dışarı çıkarken, Derya Hanım kahvaltı masasını topluyordu.
"Annem, yardım edeyim mi?"
"Yok oğlum, ben hallediyorum."
Çağrı masadaki tabakları alıp, mutfağa götürürken, Derya Hanım oğlunu süzüp, "Hayırdır, nereye böyle iki dirhem bir çekirdek?" diye sordu ima ile. Çağrı sırıtıp, "Hiç bana imalı imalı bakma anne, bizim tayfanın yanına gidiyorum." Derya Hanım'ın hayallerini suya düşürürken, Derya Hanım, "Hazal ile hiç görüştünüz mü?" çekinerek sordu. Çağrı iç çekip, annesinin yanağını öptü ve seri adımlar ile mutfaktan çıktı.
"Ben çıkıyorum görüşürüz!"
Genç adam, annesine seslenerek, cüzdanını alıp evden çıktığında, aheste aheste arabasına doğru yürüdü. Bir kaç metre ötesindeki Hakan, Çağrı'nın evden çıktığını; gördüğünde usulca yanına yaklaştı.
"Ne haber kardeşim?"
"Ölmedim ama yaşamıyorum, senden ne haber?"
"Fena değil de, niye, ne oldu?"
Çağrı sıkıntı ile arabanın kilidini açıp, arabaya binerken, Hakan da yan koltuktaki yerini almıştı.
"Bir dünya borç birikti, ne olacak başka."
"Benim peder de yakında atacak beni dükkandan."
"Sen şu zamana kadar atmadığına şükret."
Arabayı çalıştırıp, "Güçlü çıkmış mı evden, bir arasana." dediğinde, Hakan cıklayarak, kaşlarını hayır anlamında kaldırdı.
"Ekti o bizi haberin yok mu?"
"Ohoo hanımcı oldu çıktı başımıza o da! Kim geliyor şimdi onun yerine? Halı sahayı da ekmezsin, çiğnenmez bir kuraldır bu!"
"Benim eski mahallemden birini ayarladım."
"Senin eski mahallen Tarlabaşı Hakan, düzgün birini bulmuşsundur inşallah."
Hakan arkasına yaslanıp, sırıtırken, "İnşallah." diye mırıldandı. Çağrı, Hakan'ın sözlerini işitip gülerken, torpidoyu açıp, güneş gözlüğünü aldı. Çağrı torpidoyu açtığında, torpidodaki küpe Hakan'ın gözünden kaçmadı.
"Küpe kimin?"
Çağrı varlığını unuttuğu küpenin Hakan'ın radarına takıldığını gördüğünde, omuz silkip, "Peri'nin galiba, arabada buldum, bir aydır orada duruyor, vermeyi unutmuşum." dedi umursamayarak.
"Siz görüşüyor musunuz Peri ile hâlâ?"
"Biz Peri ile görüşmüyorduk Hakan, ben, Peri'ye ders çalıştırıyordum ki sadece bir gün sürdü."
"Hastaneye falan gelince, bilemedim yani."
"Hakan, halı sahaya bir kişi daha bulmak zorunda bırakma bizi kardeşim."
"O niyeymiş?"
"Sen biliyorsun niyesini."
"Peri de güzel kız şimdi-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aman Kimse Görmesin!
Romansa"Bazı yollardan dönülmez, bazı günahlar affedilmez... Ben, sana dönemem ama sen affet beni!"