1 - Armin

51 9 3
                                    

"The thought of you intoxicates me"

-

Bölüm Fotoğrafı:

"Armin!" Bahçede gözlerim Eren'i ararken zıplayarak el sallayan bir çocuk gördüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Armin!" Bahçede gözlerim Eren'i ararken zıplayarak el sallayan bir çocuk gördüm. Bağırıp duruyordu.

"Deli midir nedir." Söylenerek bahçede Eren'i aramaya başladım. Ta ki Eren'in o çocuk olduğunu anlayana kadar.

"Eren! Niye herkesin içinde ismimi haykırıyorsun?" dedim yanına yaklaşırken. Kızardığıma emindim, bünyem oldukça hassastı. Utangaç bir insandım -hayır, çok utangaç bir insandım.

"Ee servisi kaçıracağız." dedi saçlarını toplarken. Küçüklüğümüzde benim saçlarımda tıpkı onun ki gibi uzundu, onunkiler ise tıpkı benimkiler gibi kısaydı. Ancak artık çocuk değildik, o kadar değişmiştik ki sınıf arkadaşlarımızdan rastgele birisine çocukluğumuzu ve şuan ki halimizi göstersek, eminim ki biz olduğunu anlamazlardı.

"Telefon diye bir şey var, bağırma. Utanıyorum." dedim ensemi kaşırken. Yine olmuştu işte, sesim boğuk çıkıyordu, her utandığımda olduğu gibi.

Utanacak ne vardı?

"He Armin he. Koş, hadi!" Ona ayak uydurarak adımlarımı hızlandırdım. Beni ciddiye almamışa benziyordu.

Çok yakışıklıydı be. Sonuçta kimin arkadaşı.

Bu hiç benim düşüneceğim türden bir şey değil aslında, zihnimin içine Jean'ın girmeye başladığını düşünüyorum.

Tam servis kalkmadan önce yetişmeye başarmıştık. İkimizde nefes nefeseydik. Artık Eren'de benim gibi kıpkırmızıydı, koştuğunda böyle olurdu.

Başımı koltuklarda gezdirdim, kalabalıktı ancak yan yana boş iki koltuk bulabilmiştik. Güç bela kendimizi koltuklara attık.

Sırtıma değen çantam beni rahatsız etmeye başladığında çıkararak kucağıma aldım. Başımı çantama yasladım. Artık rahattım. Eren de beni taklit ederek aynısını yaptı.

Bizim sınıftan pek birisi yoktu serviste. Birbirleri ile fısır fısır dedikodu yapan kızlar, kızlara laf atan erkekler, sürekli somurtan şoför, her tarafa yemek döken, benimle en arkada oturan Sasha, birde Eren ve ben. Bu kadardık.

En arkada ve en köşede oturuyordum evet, insan içinde olmak benim için sorun değildi ama dedikleri en ufak bir şeyde telaş yapıp utangaçlığa bağlanıyordum. Orası güvenliydi.

Normalde benimle kimse oturmazdı, Eren ile konuşacağımızı bildiğim için ben istemezdim. Bir gün yanıma üçüncü sırada oturan at kuyruklu kız geldi.

"Yanın boş mu?" demişti. Başımı sallayarak yer açtım. Ondan sonra hep orada oturdu. Başlarda Eren kızın benden hoşlandığını -bunu söylemek çok zor çünkü çok utanıyorum-, bu yüzden benimle oturduğunu söylüyordu ama sonradan gerçek nedeni ortaya çıktı.

Sıra altından yemek yemek için...

Kiloda almıyordu, anlamıyordum ki.

"Hey, Armin baksana." Eren'in dirseği ile omzumu dürtmesi ile kafamı kaldırdım.

"Hm?"

"Kızlara bak." Az önce dedikodu yapan kızları gösteriyordu.

Ha?

Kısa, siyah saçlı olan kız öğrenci kimliğini bu tarafa çevirmişti. Açıkça belli ediyordu.

Mikasa Ackerman.

Onun yanında ise sarışın, saçlarını topuz yapmış olan kız Mikasa'nın omzuna yaslanmış uyuyordu. Hayır, yüzüne doğru kaldırdığı telefonuyla Instagram'ını bize gösteriyordu.

Annie Leonhart.

Çok güzeldi, haddinden fazla güzel. İnsan olmak için fazla güzeldi. Tanrıça gibi, melek gibi.

"Sağdaki benim soldaki senin Armin."

"Sarışın?"

"Aynen."

"Saçmalama Eren!" dedim utanmama engel olmayarak. Tamam, adının Annie olduğunu öğrendiğim sarışın kız resmen dünya güzeliydi -eminim kişiliğide öyledir, kötüler meleklere benzemez- ama bunu yapamazdım.

"Yaz işte! Sen olduğunu anlamaz nasılsa. Kimseye Instagram'ını verdiğin yok ki, yinede fake hesaptan yazsak iyi olur."

"Telefonu bize gösteriyorlar, fake hesaptan yazsak ne olur?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Doğru." dedi kafasını telefonundan kaldırarak. Derin bir nefes aldı.

"Mesaj alındı!" diye bağırdı birden.

"Eren!" dedim omzuna vururken

"Ne?" dedi sırıtarak.

"Sakın bir daha öyle bağırma!" Kızlar Eren'in ne demek istediğin anlamış olacaklar ki Annie telefonunu, Mikasa ise öğrenci kimliğini cebine koydu.

"Bingo! Valla ben yazıyorum kardeşim, keyfin bilir." diyerek önüne döndü. Gülüp duruyordu.

Aslında bu yaptığım doğru değildi, hele hele Armin'e hiç uygun değildi ama,

O gece o kıza yazdım.

Evet, yaptım bunu.

-

Odamın içinde gidip gelirken dayanamayıp telefonumu çıkardım. Instagram'da arama kısmına girerek "Annie Leonhart." yazdım.

Zaten tek bir hesap çıkmıştı.

@rebelhightitan

Takip edip ilk mesajımı o gece attım.

wantseesea:
Selam

Hayır Armin! Ergen misin sen!? Doğru dürüst bir şey yaz. Hem ne bu samimilik, daha tanışmadınız bile.

Doğru.

wantseesea:
Merhaba.

Oğlum bu ne resmilik? Birde nokta koymuşsun!

Doğru.

wantseesea:
Selam Annie! Umarım rahatsız etmiyorumdur. Konuşabilir miyiz?

Saat gecenin kaçı oldu Armin tabii ki ediyorsun.

Bu da doğru.

O gün sabah saat dörde kadar ne yazsam diye düşündüm ve en sonunda yazdığım şey şu oldu:

wantseesea:
Bugün anladım ki sadece alkol ile sarhoş olmuyor insan.

wantseesea:
Seni düşünmek bile beni sarhoş ediyor zaten.

Deniz Kokusu | AruAnnieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin