Çalan bilmem kaçıncı alarmla hızla gözlerimi araladım. Siktir iş başvurusu vardı bu gün. Kendimi tanıtmadım, hemen tanıtıyorum.
Ben Asel, Asel Tanlar. Şu anda ise turboya bağlamış bir şekilde hızla hazırlanıyordum. Aynadan kendime bir öpücük atıp odamdan çıktım. "Selin ben çıkıyorum!" Seslenmemle canım, biricik ve tatlı ev arkadaşım ağzında bir şeyler geveleyerek onayladı beni. Allah bilir kaçıncı rüyasını görüyordu.
Ayaklarıma elbiselerim ile asla uymayan spor ayakkabılarımı geçirip kapıyı kapatıp çıktım evden. Koşarken göz ucuyla saatime baktım. Caddede iki tarafa baktığımda araba olamadığı için geçerken telefonuma gelen bildirimle yavaşlayıp baktım. Saat gözüme takılınca koca bir siktir çektim içimden. Diğer caddeye geçtiğime adımlarımı hızlandırdım. Aniden gelen korna sesi ile irkilerek kafamı çevirdim.
Araba son dakika durmuştu, o anki panikle geri çekileyim derken ayağımı burkmuş yere düşmüştüm.
Ne kadar nazlı bir şey çıktın ayol. Hemen kendini yere atmalar felan?
Arabadan inen adam sinirle ve ateş saçan gözlerle bana doğru geldi. "Önüne neden bakmıyorsun? Kör müsün sen?" Şokla açılan ağzımla başımda dikilen adama baktım. Ciddi mi lan bu?
Sanırım ciddi, ay bu gelecekte bize aşık olmasınn?
Acun sana daha geçen gün dedim. Her çarptığımız veya her göz göze gelip bakıştığım kişiler bana aşık değil !
Hah sen öyle san !
"Bana çarpan sensin." "Önüne bakmayıp yola atlayarak sana çarpmamı da sen sağladın." Adam haklı beyler dağılın. "Benim acelem var da koşuyorum, sen niye önüne bakmıyorsun?" "Kendini haklı çıkarmaya çalışma asabımı bozma benim." Sinirle soludum, işe görüşmesine de bayağı fazla geç kalmıştım zaten. "Başlarım senin asabına, zaten geç kaldım iş görüşmesine, almayacaklar beni işe." Gözlerim dolarken titrek bir nefes aldım.
Adam kafasını kaldırıp çenesini sıvazladı. "Bela oldun başıma, kalk bir sürü araba arkada dizildi." Kafa sallayarak kalkmaya çalıştım ama sadece çalıştım. Bu sefer dayanamayarak gözlerimden bir bir yaşlar akmaya başladı. "Ağlıyor musun sen?" "Kör müsün ağlıyorum be adam !" Cırlamamla adam yüzünü buruşturdu. "O sesinin ayarını kıs, bu ne sestir?"
Kaşlarımı çattım. Adam bana doğru eğilip beni kucağına aldığında hızla ellerimi boynuna doladım. "Ne yapıyorsunsun be, kendim yürüyebilirim." "Nasıl yürüdüğünü gördük. Şimdi kes sesini, ben çok acıktığım için kahvaltı yapmaya gideceğim ve sende benimle geliyorsun." "Sen açsan ben niye geliyorum, ayrıca aç değilim ve sen kimsin de böyle bir emir veriyorsun?"
Adam derin bir nefes alarak koyu irislerini bana çevirdi. "Kes sesini, geleceksin." "Bela mısın aç değilim neden anlamıyorsun." Kaşlarımı çatmış ona bakarken gelen sesle gözlerim büyüdü.
Rezil oldun.
Karnım guruldayınca adam alayla baktı. "Aç olmadığına emin oldum." Dilimi ısırarak başımı eğdim. Adam beni arabasına bindirip şoför koltuğuna geçti. Şu anda tanımadığım bir adamın arabasında olduğumu yeni yeni idrak ederken kafamı kaldırdım hızla. "Nereye gidiyoruz." Tek eli ile sigarasını çıkararak bana kısa bir bakış attı. "İçmesen olur mu? Astımım var." Kafa sallayıp sigarasını geri bıraktı. "Hastaneye gidiyoruz, oradan sonra da kahvaltı yapmaya gideceğiz." " Hastaneye gerek yok, beni durağa bıraksanız yeter." Adam kafasını iki yana salladı. "Boşu boşuna nefesini yorma hastaneye gideceğiz ve kahvaltıya da aynı şekilde." Anlamadığım şey onunla neden kahvaltıya gideceğimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİSTANIM
Teen Fiction"Beni asistan olarak seçeceksiniz!" Karalı sesimle kaşlarını çattı. "Ne?" Dediğim şeyin farkına varınca dilimi ısırdım. "Yani beni işe alır mısınız? Lütfen." Ellerimi çenemin altında birleştirdim ve tatlı olduğumu düşündüğüm bir yüz ifadesi ile karş...