62. Yağmur

449 60 70
                                    

Karakol - Mabel Matiz

Karakol - Mabel Matiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"GÜNEEEY !!!

Güney, nefes nefese istemsizce yavaşlayıp ardına baktı. Sami tabancanın namlusunu Said'in kafasına tutuyordu...

Günlerdir soğuk ve açlıktan bitap düşen bedeni artık bacaklarını taşıyamıyordu.Titrek nefeslerinin arasında büyüyen gözbebekleri Sami'nin acımasız bakışlarına dönmüşken Sami silahı biraz daha doğrultup Said'e hedef aldı. Parmağı tetiğe baskı yaptı.

İnce yağmur tanelerinin düştüğü ormandan yükselen sağır edici kurşun sesi ürkek kuşları havalandırdı. Ancak şok atlatıldığında vurulan Said değil Sami'ydi!

Omzunu tutan adam silahını öfkeyle ormanın derinliklerine doğru çevirdiğinde Güney'in tüm bedeni titredi. Elleri aceleyle üzerini arayıp silahını bulmaya çalışırken o silahı Said'i indirdiği yerde bıraktığını anımsadı. Korkudan titreyen bacakları öne doğru bir adım attığında ikinci kurşun sesi ormanda yankılandı! 3-4-5-6...

"ŞAFAAAK !!!

Onlara haykırarak silahını doğrulttu Said, biri vurulup düşerken diğerleri ona kurşun yağdırdı.

Sayamadı Güney kaç kurşun yağdığını, belki yağmurdan bile fazla..

Ayakları kaskatı kesilmiş bedenini geri getirirken, buz mavisine dönmüş gözleri az ileride bir ağacın dibinde yatan narin bedeni gördüğünde damarlarında akan kan bile dondu.

Diğer tarafa donuk bir ifadeyle baktığında yerde can çekişen Said'in kanlı gözleriyle bakıştı.

Soğuk metal alnının ortasına değdiği an ürperdi. Bakışları gözünün önündeki acımasız yüze gitti.

Birşeyler söylüyordu, öfke saçıyordu dudaklarından ama Güney algılayamıyordu. Acımasızca boğazı sıkılıp diz çöktürüldü. Sami küfürler ede ede namluyu tekrar alnına dayayıp tetiğe baskı uygularken Güney'in gözleri gökyüzüne gitti. Yağmur taneleri ne de güzel düşüyordu... tıpkı o gün gibi...

"Kaldır ayağını! Biraz daha dizine kadar!

"Yapamıyorum işte! Olmuyor! Yağmur yağıyor, kaygan yerler!

"Engin! Buraya gel!

Ömer bey diz çöküp sarı kaşları çatılmış kendisinin kopyası olan oğlunun yüzüne baktı,

"Ne demek yapamıyorum!? Elinden gelenin en iyisini yaptın mı!? Doğruyu söyle?

"Baba..

"Yaptın mı dedim sana!?

"Yapmadım...

GÜNEY | GELENEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin