50. Görünmez Bağ

669 67 38
                                    

Nazara mı geldik - Mehmet Elmas



Şergede Holding'in kapısından giriş yapan sarışın genç, Turan ile birlikte Rafet Şergede'ye ait ofisin önüne gelmiş içeri girmek için kapıda dikiliyordu.

"Buyrun Güney bey, beyefendi sizi bekliyor."

Hiç beklemeden içeri girdi. Hafif gergin tavrı geniş ofise girer girmez koltukta oturan bir adamın başında dikilmiş olan Sami denen herifi görmesiyle yerini sinire bıraktı.

Karşılıklı ters bakışmalar eşliğinde adamın karşısında oturmuş olan Rafet Şergede'nin karşısına geçip sakince selam verdi,

"Beni çağırmışsınız Rafet bey? Dedi yandakilere bir bakış attı.

"Gel Güney," dedi adam, üst üste attığı bacaklarının üzerine dayadığı elinde bir kadeh vardı, "Tanıştırayım Aziz Atşan ve kardeşi Sami Atşan. Kendileri limandan ortaklarımızdır. Duyduğuma göre Sami ile aranızda tatsız bir olay olmuş. Tabii bizim Turan'da da kabahat var, sana hürmet göstermen gereken dostlarımızı eksik anlatmış sanıyorum."

Güney'in bakışları önce koltukta oturmuş kızıl-kahve kıvırcık saçlı tuhaf tipli herife sonra da kardeşi olduğunu öğrendiği başında dikilmiş ona pis pis bakan Sami'ye gitti. Atşan'lar, yani Susuzlar çetesi dedi içinden. Lanet olsun kimlere bulaşmıştı böyle!?

Zahit'le ne işleri vardı? Hiç sormamıştı? Basit bir mahalle kavgası sanmıştı.

"Olur böyle şeyler, küçükler hata yapar, büyüklere affetmek düşer." Diyen adama dikkat kesildi yeniden.

"Aynen öyle Azizciğim. Şimdi öpüşüp barışın da işimize gücümüze bakalım? Dedi Rafet bey, doğrudan Güney'in gözlerinin içine baktı, o kanlı kara gözler her seferinde ürpertiyordu sarışın genci.

İstemeye istemeye kendisine büyük bir zevkle yaklaşan Sami'ye yaklaştı o da, derin bir nefes alıp elini uzattı ama Sami uzattığı elini bir anda kendine çekip sarıldı ona ve sırtını sertçe pat patlayıp geri çekilirken gözlerinin içine baktı delice parıldayan bakışlarla.

Kendilerine bir kaç nasihat veren adamları dinleyemeyecek kadar rahatsızdı burada olmaktan ve yüz ifadesindende fazlasıyla belli ediyordu saklama gereği duymadan.

Atşan kardeşler vedalaşıp gitti. Güney hâlâ düşünceler içinde ayakta dikilmişken, Rafet bey masanın çekmecesinden bir kutu çıkardı ağır ağır gencin karşısına gelip kutuyu açtı. Güney kurbanlık koyun gibi sol kolunu uzatırken, Kadranından, kayışına kadar siyahın en koyu tonu, üzerinde rakam ve zaman göstergeleri olmayan saati gencin bileğine takan Rafet bey kaşları çatık gence döndü,

"Derler ki, kabirde bizim gibilere ışık yoktur, ve zaman sadece faniler içindir. Bu yola baş koyan herkes bilir ki, nefesleri sayılı, vakitleri sınırlıdır."

Esmer adam donup kalan gence bir bakış atıp yerine tekrar geçerken "otur" dedi karşısını işaret ederek.

Güney, dediğini yapıp oturdu az önce Aziz denen adamın oturduğu yere. Öne doğru gelip kollarını dizlerine dayadı, başını eğmiş, hâlâ kolundaki o siyah saate dikmişti bakışlarını, artık bir Şergede üyesi olduğunu gösteren o kelepçeye..

"Güney... Bir söz vardır, yola ikna edilmişlerle değil, inanmışlarla çıkılır. Eğer bugüne kadar o işareti koluna takmadıysam, sebebi bana ve davama olan inançsızlığındı. Ama tamamiyle kendi pervasızlığın yüzünden taktın o saati, seni korumanın tek yolu buydu."

"Yani," dedi sarışın genç sonunda oturduğu yerde dikleşip Rafet beye dikti keskin bakışlarını,

"Yani," dedi sarışın genç sonunda oturduğu yerde dikleşip Rafet beye dikti keskin bakışlarını,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
GÜNEY | GELENEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin